Yangın var (01 Eylül 2016)
AKP iktidarı, son 10 yıldır, ülke içinde ve dışında, gidiyor çeşitli yerlere ateş atıyor, sonra da avazı yettiği kadar yangın var diye bağırıyor. Eskiden sadece kendini destekleyenler koşup yardım etmeye çalışırdı, şimdi, silahlı kuvvetler, yargı, polis ve başta MHP olmak üzere muhalefet top yekun yangını söndürmeye koşuyor. Kılıçdaroğlu ve Doğu Perinçek de dahil. Ülkeyi bir korku sardı; iç savaş çıkarsa, Suriye'ye giren ordu büyük bir yenilgi yaşarsa, ülkemiz Suriye ve Irak gibi parçalanma sürecine girerse gibi korkular başladı. Bu korkular sosyal medyada sürekli işlenmektedir. Ülke konusunda genel bir endişe başladı, bu sadece AKP karşıtı olanlar da değil, aynı zaman da yurt sever iktidar destekçileri de artık endişelerini yüksek sesle dile getirmeye başladı. Vatandaşın psikolojisi bozulma aşamasına geldi, büyük endişe başladı. TSK'nın 24 Ağustos'da Suriye'ye resmen girmesiyle oluşan endişenin en önemli kaynağı AKP'nin beceriksizliği, maceracılığı, ideolojik tavrı ve dış dünya ile olan kavgalı halidir. Türk halkının tamamına yakını TSK'ya destek vermektedir. Ama AKP ve Erdoğan bu desteği kendisine yapılmış gibi göstermektedir. Bu doğru olmadığı gibi, bu destek AKP yönetimini yanlış yere de götürebilir endişesi başlamıştır. TSK'nın Suriye'ye girip sınırını IŞİD ve PYD militanlarından temizlemesi normaldir ve meşru hakkıdır. Zira güvenliğine yönelik reel tehdit mevcuttur. Ancak ABD, bu hareketten çok rahatsız ve söylenmeye başladı. ABD, üst yönetiminden peş peşe rahatsızlıklarını belirten demeçler geliyor. Savunma bakanı Carter ve Bakanlık sözcüsü Cook, mealen şöyle diyorlar; Türkiye güneye değil, batıya doğru ilerlemeli. Bunun anlamı; Kürtlerin kontrol ettiği topraklara değil IŞİD'in sahip olduğu topraklara doğru savaş demektedir. Amerikalılar, bölge ülkelerini salak yerine koyuyor. Menbiç'te Kürt nüfus yok, Arap ve Türkmenler yaşamaktadır. Buna rağmen, ABD, orada göz boyamak için, PYD yerine kendi kurduğu örgüt, DSG ( Demokratik Suriye Güçleri) adı altın da tamamına yakını Kürtlerden oluşan militanlarla Menbiç'i elin de tutuyor. Bu nedenle Türkiye'ye; güneye (yani Menbiç'e) gitme diyor. ABD'nin bütün derdi ileride kullanmayı düşündüğü Suriyeli Kürtlere bir alan yaratmaktır. Amacı çok yıpranan PKK ile çok pahalıya patlayan ve mızmızlamaya başlayan Barzani yerine bölgede, yeni bir Kürt maşa yaratmaktır. Bu nedenle, Türkiye, PYD'yi değil IŞİD'i vurmalıdır, Türkiye amacına ulaştı, artık geri çekilsin demektedir. Bu tehdidini de, üç tane Türk tankını PYD Kürt militanlarına tahrip ettirerek lafta bırakmamış ve güçlü bir mesaj vermiştir. Bu davranışın, diplomasi de ve uluslararası ilişkiler teorisi ve pratiğinde, müttefiklikle, ittifakla ve stratejik ortaklıkla bir ilgisi yoktur, Türkiye'ye, dolaylı savaş ilanıdır.
Çaresi nedir?
Amacımız kimseyi rencide etmek değil, ama, başımıza gelen bunca belalar, önündeki duvarı görmeyip, duvar ötesindeki cenneti hayal edip duvara toslayan akılsız ideolojik ihtiraslı muhteris danışman ve politikacılar yüzünden gelmiştir. Bu belaların ceremesini sadece onlar çekse ağzımızı açmayacağız ama bedelini bütün ülke ödüyor. Bu çıkmazın çaresi vardır. AKP yönetimi son dönemlerde iyi başladığı işlerde tekrar çıkmaza girme sinyalleri vermeye başladı. Eskiden olduğu gibi gereksiz bir özgüvene geri döndüler ve tekrar şımarık ve ideolojik tavır sergilemeye başladılar. Erdoğan'ın tavrını ve politikalarını sevmediğimiz herkesin malumudur, ancak pragmatik olduğunu ve bunun da politikada ve diplomaside önemli olduğunu biliyoruz. Erdoğan, bu yönünü kullanarak Türkiye'nin düştüğü ABD-PYD çıkmazından kurtarabilir. Şöyle ki, Türkiye IŞİD'den temizlediği Cerablus ve Mengiç bölgelerini kendi desteklediği ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) vasıtasıyla kontrol edip, bunları Esad rejimi ile barıştırıp bölgeyi dolaylı veya doğrudan Şam yönetimine teslim edip Suriye'den acilen çıkmalıdır. Sonra da ABD ve PYD'nin önüne bir çuval pirinç koyup buyurun pirincin taşını biraz da siz ayıklayın demelidir. Bu harekete Rusya ve İran da destek verecektir. Aksi taktirde bu Suriye macerası başımıza ciddi sorunlar açacaktır, korktuğumuz bütün belalar başımıza gelecektir.