Yandaşlık kriterleri!
Başbakan Erdoğan seçim gezileri için gittiği Kastamonu’da, kendisini dinlemeye gelen halka, muhaliflerini, “Müfteri” ve “Fitneciler” sözleri ile şikâyet etti ve kalabalıklara, “Onların yandaş gazeteleri, yandaş kalemleri var. Yandaş gazeteleri almayın, yandaş kalemleri okumayın” telkininde bulundu. Daha dün bir işadamının bursu ile okuyabilen çocuklarından birinin iki milyon dolara gemi(cik) satın alarak armatörlüğe soyunması ve sonra da Türkiye’nin en büyük altın ve mücevher ithalatçılarından birinin bir şirketine ortak olması, yine, bir işadamının bursu ile Amerika’larda okuyabilen diğer oğlunun aynı şirkete hanımı üzerinden ortaklık ilişkisi kurması, Hükümetin de, başbakanın oğlu ve gelininin ortak olduğu şirketin iştigal alanı olan mücevher ithalatında, katma değer vergisini sıfırlaması, bütün Avrupa ülkelerinde ise mücevher ithalatına ortalama yüzde 20 katma değer vergisi uygulanıyor olması, herhalde, bir haber değeri taşır..
Gerçek böylesine apaçık ortada iken Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı herhalde bu haberi yazan ve bütün bu olup bitenler üzerine yorum yapan kalemlere “müfteri” demiyordur. Bizce, sayın Erdoğan’ın, “müfteri” dediği gazete ve kalemler, “Canım bunda ne var, Hükümet mücevher ithalatında yüzde 18 olan KDV’yi sıfırladı ise, onun yerine yüzde 22 ÖTV getirdi” dediği kalemlerdir, çünkü, mücevher ithalatındaki ÖTV, yüzde 18 KDV’nin kaldırılmasından sonra Erdoğan ve hükümeti tarafından konulmuş bir vergi değil, daha önceki hükümetler tarafından konulmuş, zâten var olan bir vergiydi.
Gerçek bu iken sen tutup AKP ve Erdoğan mücevher ithalatına yüzde 22 ÖTV getirdi dersen, bu AKP ve Erdoğan’a iftira olur ve elbette biri sizleri o zaman “müfteri” ilan eder...
Sayın Erdoğan bütün bu gelişmelere “Fitne” diye boşuna demiyor...
Yüzde 18 KDV’yi kaldıran çocuğun babası ve gelinin kaynatasına tutar yüzde 22 ÖTV getirdi, diye yazarsan, bu, ortağı oldukları şirketle çocuklar ve gelininin arasını açma teşebbüsü, yani “Fitne” değildir de nedir?!
Gelelim “Yandaş medya” meselesine..
“Yandaş” nedir?
Yandaş demek, meselâ, yanında olduğu parti ve liderin kusurlarını gazete ve televizyon olarak halkın gözünden saklamaya çalışmaktır..
Bir başbakanın bu durumlardan şikâyet etmesi kadar doğal bir şey olamaz.
Meselâ Kanal 7’nin yolsuzluğa bulaşmış bir belediye başkanı ve beraberindekilerin karıştıkları iddia edilen yolsuzlukları haberleştirirken, o başkan ve ekibi CHP’li ise, onların CHP’li olduklarını üzerine basa basa, defalarca tekrarlaması, aynı durumdaki AKP’li belediye başkanları ve beraberindekileri ise, ya hiç haberleştirmemesi, yahut da AKP’li olduklarını ağzına dahi almaması, yani halkın gözünden bu gerçeği gizlemesidir.
Siz hangi mevkutenin “yandaş” olduğunu ayırt etmek istiyorsanız, gazetelere de bu kriterle bakabilirsiniz. Eğer yolsuzluğu karıştığı iddia edilen belediye CHP’li ise ve bir gazete bunu birinci sayfasından duyuruyor ve fakat aynı durumdaki AKP’li belediyelerle ilgili haberlere sayfalarında yer vermiyorsa, o gazete, sayın başbakanın ifadeleri ile, elbette ki bir “yandaş medya” dır.. Öyleyse Başbakana kulak verin.. “Yandaş medyayı” izlemeyin.. “Yandaş medyayı” okumayın..