Yalçın Akdoğan delil oldu...
T.C. tarihinin en derin devlet krizinin haber trafiğine kafa yorarken dün sabah bu sefer de Genelkurmay’dan yapılan yazılı açıklama ile alarm vaziyetine geçtik. Açıklama, 17 Aralık sabahından bu yana ülkeyi alt-üst eden rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile ilgiliydi. O günden bugüne ortaya dökülenlerin tümü ile ilgili acaba karargah ne yapıyor sorusuna da cevap buldum. 10 günlük süreç içinde karargahtaki (açıklamaya da yansıyan) perde arkası gelişmeleri aktaracağım. Ama önce yazılı metnin başlığına dikkat çekmek istiyorum;
“Türk Silahlı Kuvvetlerini ilgilendiren bazı yazı ve yorumlar” .
Sahibi anlar mantığıyla ustaca şifrelenmiş başlık altındaki açıklamayı, aktaracaklarımın bütünlüğü açısından bir daha gözden geçirelim;
“1. Son günlerde ülke gündeminde önemli yer tutan bir soruşturma ile ilgili olarak medya organlarında Türk Silahlı Kuvvetlerini ilgilendiren bazı yazı ve yorumlara yer verilmektedir.
2. Türk Silahlı Kuvvetleri; Anayasa ve kanunlarla kendisine verilen görev ve sorumluluklarını, her türlü siyasi düşünce ve oluşumun dışında olarak, Türk Milletine en üst seviyede hizmet etme arzusu ile yerine getirmektedir.
3. Türk Silahlı Kuvvetleri, görevlerinin ifasında Anayasada kabul edilen hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve demokratik toplum gerekleri prensiplerine bağlılığı temel esas almaktadır.
4. Bu kapsamda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bazı emekli ve muvazzaf personeli ile ilgili olarak yürütülen soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde, hukuka ve yargı bağımsızlığına saygı çerçevesinde hareket edilmesine büyük özen gösterilmiş, öncelikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurumsal kimliğinin olumsuz etkilenmemesi amaçlanmıştır.
5. Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ile ilgili adli süreçler, ilgili mevzuattan kaynaklanan görev ve sorumluluklar kapsamında takip edilmiş, hukuka uygunluğu konusunda tartışmalara ve farklı yorumlara neden olan işlem ve uygulamalar devletin en üst karar organlarına ve en yetkili makamlarına sürekli bildirilmiştir.
6. Türk Silahlı Kuvvetleri, hiçbir şekilde siyasi tartışmaların içerisinde yer almak istememektedir. Bununla birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurumsal kimliğini ve personelinin hukuki durumunu ilgilendiren konulardaki gelişmelerin hukuk devleti ve hakkaniyet ilkelerine bağlı kalınarak sonuçlandırılmasının yakından takip edilmesine devam edilecektir.”
Öncelikle şunu belirteyim; Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile ilgili tüm gelişmeler ve ortaya dökülen belgeler, yapılan açıklamalar, 17 Aralık sabahından itibaren komuta katında büyük bir titizlikle takip edilip değerlendirmeye alındı. Recep Erdoğan’ın başdanışmanı AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın 24 Aralık Salı günü Star gazetesinde çıkan “Ellerinde nur mu var, topuz mu” başlıklı yazısı ise dönüm noktası oldu. Hatırlayacaksınız; Akdoğan, yazısında Gülen Cemaatini “ülkesinin milli ordusuna kumpas kurmakla” suçluyordu.
Genelkurmay Başkanlığı’nda, tüm satırlar dikkatlice incelenip tartışıldıktan sonra Yalçın Akdoğan yazısının, TSK mensupları hakkındaki tüm dava ve soruşturmalara “delil” ve “yargı sürecini sil baştan yapılması gerektiren bir durum” değerlendirmesi yapıldı.
TSK içindeki yorumlarda ise şu ortak noktalar
çıktı;
* Deniyor ki; “para makinesi yatak odasına konulmuş” . TSK mensuplarına yapılan suçlamalar sırasında “buraya düzmece belge koyulmuş, CD koyulmuş, flaş disk koyulmuş” dendiğinde “Yok, bizim polisimiz öyle bir şey yapmaz” diyorlardı.
* Balyoz, Ergenekon, 28 Şubat, Askeri Casusluk davaları.. Burada denildi ki; “benim bununla alakam yok bu belge yerleştirilmiş”. Buzdolabının arkasından bilmem ne belgesi çıkardılar. Teğmenin telefonuna yükleme yaptılar beraat etti. Neymiş!.. “Sehven yapılmış”. “Sehven” olur mu?..
Buna benzer değerlendirmelerin ardından komuta katında 2004 MGK belgelerindeki sızmalarda dikkate alınarak, “Bu davalar çökmüştür. Yeniden yargılama yapılması gerekir” kararı alındı.
Haber takibi sırasında yaptığım tüm görüşmelerden edindiğim izlenim;
TSK komuta kademesinin, kamuoyuna 17 Aralık operasyonuyla ilgili yaptığı ilk açıklama, bir işaret fişeği. Yazılı açıklama daha da sert tonda olabilirdi. Fakat ülkenin içinde bulunduğu kritik süreç ve devlet krizi dikkate alındı. “Ülkeye bir mesaj vermek istiyorsanız bağırarak da verebilirsiniz, alçak tonla da gerekli şeyi söylerseniz karşıdaki alır. Millete zarar gelmesin” hassasiyeti ön plana çıktı. Açıklamanın 6’ncı maddesinde “TSK’ya haksızlık yapılmasına göz yummayacağız” vurgulamasına dikkat. Benim düşüncem, komuta katında yapılan tüm değerlendirmeler ve yazılı açıklamadan sonra Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, yeni “delillerle” “yargılamalar yeniden yapılsın” görüşmelerine tüm zeminlerde yeniden başlayacak.
Ha!.. Unutmadan ekleyeyim; Genelkurmay, “paralel devlet”, “devlet içinde devlet”, “darbe” ve “darbeciler” tartışmalarını da büyük ilgi ile takip ediyor!..