Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR
İsrafil K.KUMBASAR

Yalanlar ile devlet yönetmenin sonu

1915 olaylarının 100’üncü yıldönümü olan 2015 yılına yönelik hazırlıkların bir parçası olarak “Ermeni soykırımı’ tasarısı ABD’de yeniden gündeme gelince teslimiyet iktidarının bir anda gardı düştü.
Düşmese şaşardık; zira ‘yanlış kulvarlarda’ koşturduklarını, çizdikleri ‘pembe’ tablonun ‘yalancı bahar’ olduğunu kendileri hariç herkes biliyor.
Sıfırı tükettikleri gibi ‘geçmiş kesesinden’ yemeyi, devleti ‘birtakım taahhütler’ yoluyla küresel güçlere karşı ‘borçlandırmayı’ kafalarına koymuşlar bir kere.
Ellerindeki temel şablon şu:
“Eğer dış politikada bir problem varsa, ‘geçmiş’ hükümetlerin üzerine yık. Hatta bu sorunların ‘derin provokasyonlar’ olduğu tezini işle. Statükonun idareyi elde tutmak için yalan yere ‘maraza’ çıkardığı iddiasını gündeme getir. O zihniyetle hesaplaşmak, ‘evrensel değerleri’ hâkim kılmak için kılıç çektiğini ifşa et.
Ama olmuyor işte; reçeteyi elinize tutuşturanlar, ‘üç adım sonrasını’ göstermiyorlar.
Çünkü üzerinize yükledikleri misyonun adı ‘yıkım taşeronluğu’ olarak literatüre girdi.
Batı sizi sadece Türkiye’yi ‘istediği kıvama’ sokabilmek için bir ‘araç’ olarak görüyor. Tıpkı sizin ‘birtakım hesapları’ lehinize çevirmek için birtakım şeyleri ‘araç’ görmeniz gibi.

***

Yalnızca dışarıda değil, içeride de eldeki ‘sihirli değnek’ bildiğiniz mavalın benzeri.
‘Nimet’ olunca üşüşmek, ‘külfet’ olunca “80 yıldır...” diye söze girmek ve mangalda kül bırakmamak. ‘Hatadan münezzeh’ durumdalar ya, ters giden bir şey olunca anında arkalarına dönüp ‘geçmişe’ çemkiriyorlar.
İyi hoş da, 12 yıldır ‘aynı tekerlemeler’ eşliğinde ‘zeytin dalı’ uzatmadığınız, ‘sırtını’ sıvamadığınız, ‘madalyasını’ göğsünüze asmadığınız ülke kalmadı.
Lâkin geldiğiniz noktada pek bir yalnızsınız.
Onu da mı ‘Cumhuriyet’ dayattı?
İşin sırrı, ‘kafaların hayli karışık olmasında’ yatıyor.
Ne zaman ki her konuya ‘serbest piyasa ekonomisi’ gözüyle bakmaya başladılar, orada hatlar koptu; garip, ‘ucube’ bir anlayış dört bir yana hâkim olmaya başladı.
‘Komünist’ gibi düşünen, ‘kapitalist’ gibi tüketen, ‘mümin’ gibi tedirgin, ‘anarşist’ gibi saldırgan, ‘vatansız’ gibi hayta kişilikler türedi kamunun karar mercilerinde.
Kutsal olarak addettikleri tek şey ‘birey’ olup çıktı.
Şimdilerde birer birer ‘kapı önüne’ konulmalarına şahit oluyoruz.

***

Türkiye her şeye ama her şeye rağmen çok büyük bir devlet.
Getirildiğimiz noktanın ‘nelere mal olduğunu’ göz önüne alırsak eğer, yine de şükretmek gerek.
Böylesi ‘rüzgâr gülü’ politikalara, böylesi ‘akşamdan sabaha’ değişen stratejilere rağmen ayakta kalışımız küçümsenecek bir şey değil.
Hani ağızlarını açtıklarında lâfını ettikleri ‘küresel güç’ teraneleri var ya, iyi bilinsin ki bunu hazretlerinin abuk sabuk icraatlarına değil, dünün fedakâr, vatansever “Önce ülkem” parolası ile hareket eden kadrolarına borçluyuz.
Bunların yaptığı olsa olsa ‘el kesesinden’ hovardalıktır.
‘Mavi boncuk’ dağıtıp da sonra ‘kanlı bıçaklı’ oldukları komşularla ‘orta yolu’ nasıl bulacaklar, bekleyip göreceğiz.
Şimdi oy veren vermeyen herkesin onlardan beklediği bir tek şey var:
Madem işi ‘Arapsaçına’ çevirdiniz, daha ileri gitmeyin; taşeronluğunu yaptığınız küresel güçlerin gölgelerini ‘kendiniz’ zannedip de memleketi ‘yeni bir ateş çemberinin’ içine atmayın.
Bugün dünya âlem görüyor ki, ‘çapınızı’ aşan bir operasyon yürütülüyor bölgemizde.

***

Millet artık ‘atacağınız’ adımları da ‘yürürlüğe koyacağınız’ yaptırımları da ezberledi.
En fazla bir ‘büyükelçiyi’ bir haftalığına geri çekip, sonra ‘hiçbir şey olmamış’ gibi gerisin geri gönderiyorsunuz.
Hiç değilse bu tür ‘palavradan’ tepkileri dilinize dolayıp da gülünç duruma düşmeyin. Kabullenin artık; ‘sıfır’ hükmünüz kalmadı.

Yazarın Diğer Yazıları