Yalan Gemisi...
Bayramların bayram olması dileğiyle başlayalım. Giresun'da düşen helikopterdeki şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyoruz. Bakıyorum da "düşmanın askerleri" harekete geçerek ellerini ovuşturuyor. Neymiş efendim "askeri helikopterde subay eşleri ve ailelerinin ne işi varmış?" Keşke her şeyi sorgulayabilseler. Bayramlarda bölgenin en yüksek komutanı "moral-motivasyon" adına en ücra karakolları aileleriyle ziyaret eder. Bu Türkiye'nin her yerinde uygulanır. Terör örgütü PKK'nın Tunceli-Erzincan üzerinden Gümüşhane-Giresun hattına sızmaya kalkıştığı doğrudur. Ancak helikopterin düşmesi terör saldırısı değil, kötü hava şartlarıdır. Asıl sorgulanması gereken söz konusu örgütün faaliyetlerine yıllarca açılım adıyla göz yumulmasıdır. Alınan istihbaratın gereğinin yerine getirilmeyişidir.
***
Biz gelelim "Yalan Gemisi"ne... Bayramın ilk günü Soner Yalçın, Sözcü'de aynı başlıklı bir yazıyı kaleme alırken, bu geminin kime ait olduğu sorusunun cevabını aradı. Geminin Türkiye-İsrail ilişkilerinin gelişimi, Gazze'ye yardımın önünün açılması ile ilgisinin bulunmadığını ifade ederken, gümrük işlemlerini tamamlayan her geminin İsrail limanlarına girebileceği gerçeğine parmak bastı. Yalak-Yandaş medyanın AKP'nin zaferi olarak yutturmaya çalıştığı "Lady Leyla" adlı geminin götürdüğü yardım malzemesi at ile deve değil. Bizim topraklarımızda yer alan mülteci kamplarındaki günlük harcamasının yüzde onunu bile karşılamaz. Bu "Yalan Gemisi"nin farklı görevi var. Öncelikle bu geminin kime ait olduğuna kafa yormak lazım. Öyle ya canım memleketimin Cumhurbaşkanının oğullarının gemicikleri var. Saray darbesi ile Başbakanlık koltuğuna oturan Binali Bey'in mahdumuna ait de filocuklar var. Maşallah 15 yılda Türkiye'de denizcilik sektörünün lideri oldu zeki çocuklar. Ne hikmetse gemilerde Türk bayrağı yok. Vergi ödeme zahmetinde bulunmuyorlar. Öyle ya padişah ve sadrazam aileleri vergiden muaf...
Yalan Gemisi'nin peşine düşüp, Deniz Ticaret Odası'ndan kime ait olduğunu öğrenmek istedim. Malum bayram tatili. İmdadıma değerli dost İbrahim Birben yetişti. Lady Leyla adlı sözde yardım gemisinin Malta menşeli olduğunu öğrenmiştik. Ama "Lady"in adıyla daha 9 geminin bulunduğunu Birben, mesajla bildirdi. "Lady Gül, Lady Ayfer, Lady Alev ve Lady Arzu" Panama bandıralı. Geri kalan "Lady Hayat, Lady Nurgül, Lady Yasemin, Lady Leyla" ise Malta bayraklı. Aynı şirketin Lady olmayan gemisinin adı ise Nasip... Adı üzerinde pek(!) nasipli bir şirket. Denizcilik camiasında köklü aileler vardır. Birbirlerini iyi tanırlar. 11 geminin sahibi olan şirketin merkezi İstanbul. Sahibi sır gibi saklanıyor. Ne de olsa şirketler çaycıların, şoförlerin üzerine kurulur. Kısa sürede araştırmaya çalıştık. Camiayı yakından tanıyan tecrübeli gemi kaptanı arkadaşlarımızın ortak kanaati "Reza Zarrab'a ait" diyor sözleri ile adresi tespit etti. Bir dönem bakanların "önüne yattığı", devletin bir numarasının "hayırsever iş adamı" dediği Zarrab'ın denizcilik sektörüne girdiğini biliyorduk. Sıra, "Lady" ile başlayan kadın isimlerinin Zarrab ailesinin hangi fertlerine ait olduğunun tespitine geldi. Denizcilik geleneğinde gemi isimlerinin hanım isimlerinden seçilmesi vardır. Kimileri anası, kızı, eşinin adını koyar. Kimi de emektar kaptanlarının kızlarının adını seçer. Asıl mesele gemilerin isimleri değil. Hemen aklımıza "Reza nasıl kurtulur" sorusunun geldiğinden eminim. Ne de olsa Amerika'da Yahudi lobisi etkindir. Reza'nın önüne yatanlar, Amerika'ya sığınan Reza'yı kurtarmak için harekete geçmiş bile... Takip edeceğiz elbette...