Yalan dolan ve iftira siyaseti
17/25 yolsuzluk soruşturmasında Sayın Erdoğan'a her türlü hakareti yapan Devlet Bahçeli "Utanıp sıkılmadan yaşını başını almış bir adama iftira ediyorsun. Neymiş efendim paralel devletmiş. Sen kimi aldatıyorsun bay Recep" demişti.
Hatta Samanyolu TV'ye yapılan operasyon sırasında MHP İstanbul İl Başkanı ve bazı milletvekillerinin "Bizi çiğnemeden buradan geçemezsiniz" diye bas bas bağırdığı o günler taptaze hafızamızda...
15 Temmuz'dan sonra o güne kadar ne söylediyse hepsini unutup "Recep Tayyip Erdoğan'ın sonuna kadar yanındayız. O ne derse sözümüz odur. Allah onu başımızdan eksik etmesin" diyen Sayın Devlet Bahçeli'nin ani fren ve akabinde geri vites yapmasının gerekçesi olarak ortaya sunduğu Beka masalına da hiç inanmadık zaten..
Sayın Devlet Bahçeli bu süreçte, "Tayyip Erdoğan'ı Partili Cumhurbaşkanı yapalım parlamenter sistemden Vazgeçelim ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini hayata geçirelim " diyerek AKP'nin siyasi ömrünü uzatmakla kalmadı Recep Tayyip Erdoğan'a da adeta cansuyu oldu.
Başta Recep Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım ve AKP'li vekiller "Helal olsun Bahçeli'ye, ne zaman köşeye sıkışsak Hızır gibi yetişip bizi kurtarıyor" diyerek övgüler yağdırmıstı.
Evet MHP'li yöneticiler bugün kendileri ile ne kadar iftihar etseler azdır. Onların sayesinde yargı, yürütme ve yasama ülkede tek adama teslim edilmiş ve ülkenin kaderi Saraydaki zat-ı muhteremin ağzından çıkacak iki kelimenin insaf ve merhametine bırakılmıştır.
Tek Adamlık hayata geçirildiği takdirde siyasi ekonomik ve sosyal alanlarda her şey iyi olacak ve Türkiye uçacaktı. Ancak siyasi ve ekonomik krizlerle birlikte Türk halkının her geçen gün daha fazla mağdur olduğu ve geçim sıkıntısı çektiği acı bir gerçektir.
Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ile kurum ve kuruluşlar arasında dengeler bozulmuş vatandaşlarımız devlete olan güvenini yitirmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sadece AKP'ye hizmet odaklı olduğu için vatandaşlarımız arasında ayrışmalar ve kutuplaşmalar başlamıştır. Şimdi buradan Sayın Devlet Bahçeli'ye sormak istiyorum;
Cumhuriyet'in en büyük kazanımı olan parlamenter sistemden nasıl vazgeçtiniz. Desteğiniz karşılığında Ülkücüler, Erdoğan'dan hangi menfaatleri elde etmiştir.
Hukukun siyasallaşmasının, medyanın bürokrasinin velhasıl bütün sosyal tabakaların Recep Tayyip Erdoğan'ın emrine amade edilmesinin MHP'ye ne gibi katkısı olmuştur.
Sevgi saygı ve hoşgörü dilini bir kenara bırakarak bir zamanlar partinize oy veren milyonlarca milliyetçiye kaşınızı neden kaldırdınız öfke ve nefret maskesi taktınız.
YSK saygı duymamızı istiyorsunuz zarftan çıkan Oyların bir kısmın kabul edilip diğerlerinin kabul edilmemesini normal buluyorsunuz. Sandıktan çıkan neticeyi kabul etmediğinizi beyan ediyorsunuz ve İmamoğlu tekrar kazansa bile istanbul'un CHP'ye teslimi etmeyeceğinizi söyleyecek kadar ileri gidiyorsunuz.
Sahi biz hangi rejimle yönetiliyoruz Sayın Bahçeli. Artık Türkiye'nin yönetim şeklinin bir tarifi yapılsa da biz de rahatlasak. Hak edenin elinden hakkını almak sadece cuntacıların ve darbecilerin geleneği değil midir sizce...
YAVUZ PES ETMEZ
Yazarımız Yavuz Selim Demirağ'a yapılan alçakça saldırının hesabı elbette sorulacaktır. Ben inanıyorum ki bu ülkede hala namuslu hakim ve savcılar da vardır.
Ne yaparsanız yapın Yavuz neslini ortadan kaldıramazsınız bu ülkede. Yavuz olmak haksızlığa ve adaletsizliğe karşı durmaktır. Yavuz olmak zor ve Çetin şartlar karşısında teslim olmamaktır. Bu vesileyle Sayın Yavuz Selim Demirağ geçmiş olsun, yeniden aramıza hoşgeldin diyorum.