Yakın tarih düşmanlığı
2 Nisan Cumartesi günü bazı İstanbul gazetelerinde çok önemli bir tespit ve fevkalade haklı endişe ve şikayetler vardı. Bu arkadaşlar Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'nın Orta Öğrenim sınıfları için hazırladığı tarih dersi program taslağındaki ters mantığı ele alıyorlardı. Taslakta T.C. Hükümeti, ifadesinden kaçınıldığı Türk Milleti ifadesinin ders başlıklarında hiç bir şekilde kullanılmadığı görülüyordu. Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal Atatürk sözcüklerine tam bir sansür uygulanıyor. Bu taslak hayata geçerse 9,10, 11 ve 12. sınıflardaki Türk gençliği bu dersleri okuyacak olursa; ne Kurtuluş Savaşı ne Türk Milleti ve ne de Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bilgi sahibi olabilecek. Eğitim-İş Sendikası'nın hazırladığı raporda; "Atatürk'ün isminin hiç geçmediği tespit edildi. Buna mukabil 235 kez Osmanlı, 213 kez ilim ve 82 kez din ile 57 kez de 'kadim' sözcüğü kullanıldığı görülmüştür" tespiti yapılmaktadır.
***
Siyasi iktidarın cumhuriyetin temel felsefesiyle olan kavgasını biliyoruz. Bu illet her gün yeni bir vesile icat ederek Millî Mücadeleye, Atatürk'e, Cumhuriyetin temel değerlerine hakaret derecesinde çirkin sözler edebiliyor. Halbuki memleketin 14 yılda geldiği durumun vahim, acınacak tablosu ortadadır. Dünya üzerinde yapayalnız kalmış, itibarsız bir Türkiye Cumhuriyeti var. Talim Terbiye'nin mensuplarından onurlu davranış sahibi olarak tarih kitaplarıyla ilgili bu deli saçmalığına "hayır!" demelerini beklerdik. Ama ne gariptir Talim Terbiye kendisinin 14 yılda Türk Eğitim Sistemi'nin ne kadar perişan hale geldiğini, millet ve tarih önünde bütün bunların hesabının verileceğini hiç düşünmüyor. Bugün Talim Terbiye'nin sayın üyelerine yakışan, Türkiye'deki genç varlığı, eğitim sisteminin nasıl erittiğini, yok ettiğini görmek acil bir biçimde bunun çarelerini düşünmektir. Ne yazık ki ilköğretimden üniversiteye -"Bazı istisnaları olmakla beraber"- kadar öğretim kurumlarımız çok ciddi bir çöküşün içindedir. Neredeyse bütün liseler Anadolu Lisesi veya Fen Lisesi yapılarak mevcut başarılı Anadolu ve Fen liseleri bitirilmiştir. Üniversiteye gelen çocukların %90'ı maalesef okuduğunu anlamayan, analiz-sentez melekesinden çok uzak et ve kemik yığınından meydana gelen bir canlı görünümündedir. Üniversiteye giriş sınavında her yıl doğru cevap ortalaması düşmektedir. Matematik doğru cevap ortalaması 40 soruda 5 civarındadır. Bunun anlamı şudur; Geleceğimizin garantisi olacak çocuklarımız kaybolmaktadır. Bu durumun sebebi ise AKP döneminde eğitim ve bilimin siyasallaşmasıdır. Talim Terbiye'nin çok muhterem mensupları geleceğimiz, her şeyimiz ümidimiz olan gençlik bitirilirken siz neredesiniz? Atatürk'le, O'nun silah arkadaşlarıyla, Cumhuriyetin temel değerleri ve felsefesiyle uğraşacağınıza, kendi sorumluluklarınızı düşünüp eğitimi getirdiğiniz perişanlıktan utanç duymanız daha doğru olmaz mı? Siz ne zaman; gelişmiş ülkelere göre genç bir nüfus yapısına sahip olan Türkiye'nin, mevcut genç demografik yapısının eğitim ve beceri düzeyinin düşük olması yüzünden, 21. yüzyılın sanayi ve bilgi toplumlarıyla rekabet şansını kaybetmekte olduğunu göreceksiniz?
***
TÜİK verilerine göre; iş gücünün %14'ü yüksek öğrenim, %26'sı lise ve dengi %60'ı ortaokul ve altı eğitime sahip olan ülkemiz bu oranlarla eğitim düzeyi açısından OECD ülkeleri arasında en alt sıralardadır. Eğitim sisteminin kalitesine yönelik uluslararası karşılaştırmalarda en gerilerde yer almaktadır.
Türkiye kendisine hedef olarak; "orta öğretimin ikinci kademesindeki öğrenci oranlarını %65 teknik meslek lisesi, %35 genel liseler" şeklinde koymasına rağmen, 2014-2015 öğretim yılında ortaöğretimde meslekî ve teknik liselerde okuyan öğrencilerin oranı %39,3; genel liselerde ise bu oran, %51,12'dir.
2014-15 eğitim istatistiklerine göre 2 milyon 902 bin öğrenci genel liselere devam ederken açık öğretim lise kayıtları 1 milyon 470 bine çıkmıştır. Böylesine yüksek bir rakam "TEOG Sistemi" yüzündendir. İstemediği halde meslek lisesi veya İmam Hatip Lisesi'ne kaydı yapılan öğrencilerin bu okullarda okumak yerine açık liseye kayıt yaptırmalarıdır. 12 yıllık zorunlu eğitim hedefinin gerçekleşmediğini de böylece görüyoruz.
***
Talim Terbiye Kurulu'nun üyeleri bu yürek yakan rakamlar sizin muhteşem başarınızın ifadesi oluyor(!) Ağaç kesmeyi bilmeyenler çoğu kere balta salladıkları ağacın altında kalır. Bütün mukaddeslerimizi şuursuzca yıkmaya çalışanların akıbetlerini hep birlikte göreceğiz.
Türkiye'nin bir numaralı sorunu eğitimdir. İnsan yetiştirme düzenimizi yeniden ele almak zorundayız. Kalkınmanın yolu ancak böyle açılır.