Yağ damlayan tabelanın arkasında kalan sırlar...

 

 

 

 

 

 

 

Başkent caddelerini süsleyen billboardların mevzusunu hatırlatmama herhalde gerek yok.
Peki, bu görüntüyü klasik bir Melih Gökçek yağcılığına mı bağlayacağız?
“Öyle tabii” derseniz, Arkadaşları Kalkındırma Partisi’nde (AKP) olup bitenlerin sadece küçük bir bölümünü görürsünüz. Memlekete de Fransız kalırsınız.
O zaman; billboarddan çıkalım yola başlayalım anlatmaya..
“Başkanlık Anayasası”, “İmralı süreci” vs..vs..vs..
Bunların hepsi hikaye!..
AKP’nin tepe kadroları, bugünlerde yalnızca ve de yalnızca 2014 Mart ayında yapılacak yerel seçimlerin hesapları ile yatıp kalkıyor. AKP kulislerini içeren yazılarımda devamlı aktarıp duruyorum, son aylarda, anketlerinde görülen oy düşüşlerini ve de parti içindeki homurdanmaları. Bugünlerde kamuoyuna açık yapılan bazı gerçekçi anketler de manzarayı açıktan izah ediyor zaten.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in muhteşem(!) billboardları ise bu siyasi hesaplara dayanıyor. Tayyip Erdoğan’ın Melih Gökçek’ten hiç hazzetmediği ve de “bazı mecburiyetlerden dolayı” tekrar belediye başkanı yapmak zorunda kaldığını Ankara’da sağır sultan bile bilir. Melih Gökçek’in yine son bir kez daha(!) büyükşehir belediye başkanlığına aday olmak istediğini de Ankara sokaklarında misket oynayan çocuklar da söylüyor. AKP kulislerinde konuşulanlara göre, Melih Gökçek yine uykusuz günler geçiriyormuş. Muhteşem Başbakanı kendisine kapı duvar olmuş. Gönderilen hatırlı elçiler kötü mesajlarla Gökçek’e geri dönüyorlarmış. AKP kulislerinde, Melih Gökçek’i kahreden söylentilere gelince;
“Sultan” Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yakın arkadaşı ve sırdaşı Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı düşünüyormuş ve de yakın çevresiyle de istişare ediyormuş. Herkes Binali Yıldırım’ı İzmir adaylığı için beklerken böyle bir durum olabilir mi? ..
“Muhteşem” bu!.. Yapar mı yapar.. AKP kulislerinde seslendirilen iddia “Muhteşem” in başkanlık hesaplarına göre çok uygun bir hamle olarak da değerlendirilebilinir.
Geçen Salı’dan, AKP kulislerinden ilettiğim haberlerde kendi milletvekillerinin “İmralı süreci” ile ilgili yorumlarında “Gidişat kötü. Başbakan her an cayabilir” şeklindeki değerlendirmeleri aktarmıştım.
“Muhteşem”in Pazar günü televizyon kanallarında yayınlanan “Millete Hizmet Yolunda” başlıklı konuşmasını seyredip dinlememiş olabilirsiniz.
“Muhteşem”, “Yanı başımızda gençler ölürken, yanı başımızda gencecik fidanların kanı toprağa akarken, hangi vicdan sahibi insan, çıkar hesabı, oy hesabı, para pul hesabı, iktidar ve güç hesabı yapabilir? Ben her zaman ifade ettim. Askerimin, polisimin, korucumun, tek bir vatandaşımın tek bir kılına zarar gelmesindense, tek damla kanın toprağa akmasındansa, bir tek çocuğumuzun babasız kalmasındansa, her şeyimizi feda etmeye, evet serimden dahi geçmeye hazırım” dedi.
Efelenen, diklenen, sağa sola racon kesen, bölünme senaryosuna karşı çıkan ve direnenlere küfürler eden “Muhteşem” gitti, yerine ağlak, mazluma yatan “Muhteşem” geldi.
Ne oldu?...
Arkadaşları Kalkındırma Partisi’nde (AKP) uyanıklar ağır basmaya başladı.
“Oylarımız hızla düşüşe geçti. Önümüzde mahalli seçimler var. Böyle gidersen kaybederiz. Bu şartlarda Öcalan’ın istediği yasaları çıkartman da zor. 1 Mart tezkeresinin akıbetine uğrarsın. Yeni anayasada referandum için gerekli oyu bile zor görürsün. Süreci mahalli seçimler sonrasına ertele. Topu biraz dolaştır” şeklinde iyi niyetli(!) tehditler dikkate alınmaya başlandı.
Hal böyle olunca da “Muhteşem” ufaktan ufaktan çark etmenin yollarına başvuruyor. Bugünkü grup toplantısında çıkıp BDP’lilere yalandan efelenip kabadayılık yaparsa hiç şaşırıp da aldanmayın.
Niye mi?
Her uyanık AKP’linin elinde mahalli seçim adayları listesi var.
“Muhteşem”i kötü kıstırdılar.
Kurtuluşu yok. Ya verecek ya da
verecek!..
Ama hangi tarafa?..

Yazarın Diğer Yazıları