Yabancıya çalışıyoruz (22 Haziran 2017)

Kimse ciddi yabancı yatırım sermayesine karşı değildir. Çünkü bu çağda ve küresel ekonomide karşı olmak rasyonel de değildir. Zira doğrudan fabrika açan yabancı sermaye yatırım yapar, katma değer yaratır. İstihdam yaratır. Yarattığı katma değerin bir kısmını da haklı olarak dışarıya transfer eder.

Ne var ki biz ne olduğuna bakmadan, yabancı sermayeye kurtarıcı gibi sarıldık. Sıcak para yanında kârlı işletmeler, bankalar, Telekom gibi stratejik altyapı yatırımları yabancıya satıldı. Bu satışlar için Bakanlar Kurulu izin verdi

Sonuçta istihdama zararı oldu. Çünkü yabancı sermaye bir kısım çalışanı dışarıdan getirdi. Bir kısım çalışanı işten çıkardı. Üretime zararı oldu. Zira yalnızca kâr amacı olduğu için sosyal tarafı olan üretim birimlerini kapattı. Üstelik de getirdiğini kâr transferi olarak götürdü. Yabancı sermaye ileri teknoloji getirsin diye teşvik edilir.. Bizde bu da yok... TÜİK'in açıklamasına göre ileri teknoloji kullanan yabancı sermaye payı yalnızca yüzde 4.5'tir. Kalan yüzde 72.2'si orta, yüzde 23.4'ü de düşük teknoloji kullanıyor. (Aşağıdaki tablo.)

***

İmalat Sanayi Yabancı Kontrollü

Üretimde Teknoloji

---------------------------------------------------------------------------------------------

Teknoloji Düzeyi Yüzde

---------------------------- ---------------

Yüksek 4.5

Orta 72.2

Düşük 23.4

---------------------------------------------

Toplam 100.0

***

Öte yandan yine TÜİK'in açıklamasına göre Türkiye'de üretimde yabancı kontrol oranı yüzde 14.1'dir. Bu kontrol tütün ürünlerinde yüzde 84.7'dir. Stratejik sektörlerden Telekomünikasyonda yüzde 54.8 ve bankacılıkta yüzde 35.1dir. (Aşağıdaki tablo.)

Almanya'da yabancı bankaların toplam içindeki payı yüzde 3'ü geçemiyor. Fransa'da yabancı bankanın şube açması yasaktır.

***

Yabancı Kontrol Oranının Yüksek Olduğu Sektörler

----------------------------------------------------------------------------------------------

Sektör +Alt Sektör Yüzde

------------------------------------------ ----------------

Tütün Ürünleri 84.7

Telekomünikasyon 54.8

Motorlu Kara Taşıtı 44.8

Eczacılık Malzemesi 39.5

Kimyasallar 38.8

Bankacılık 35.1

Leasing 30.0

Toptan Ticaret 27.4

Elektrikçi Teçhizat 27.0

Kaynak: Bankalar dışında, TÜİK

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Bizde motorlu araç ihracatı ilk sırada yer alıyor... Ne var ki bu sektörde ithal girdi oranı yüzde 50 oranını geçiyor. Bir de ihraç ettiğimiz araç tutarına yakın ithalat yapıyoruz. İSO raporuna göre, 2006 ile 2015 arasındaki 15 yılda 155.6 milyar dolar ihracat yapmışız. 140.8 milyar dolar da ithalat yapmışız. Yani on yılda net ihracat 14.8 milyar dolar olmuş. 155.6 milyar dolar ihracatın da yüzde 50'si ithal girdi olsa, bu sektörde de yabancıya çalıştığımız net bir şekilde ortaya çıkacaktır.

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın bir araştırmasına göre, 2003 yılı ile 2010 yılı dahil, 8 yılda Türkiye'den yapılan net kâr transferi toplam 54 milyar dolar oldu. Bu hesaba göre bugüne kadar yani AKP iktidarının 14.5 yılında, son yıllardaki düşük büyüme oranlarını da dikkate alarak yabancı sermaye tarafından yapılan kâr transferinin 100 milyar dolar civarında olduğunu tahmin edebiliriz.

Sıfırdan yatırım yapmayan ve kârlı işletmeleri alan yabancı sermaye, getirdiğinden fazlasını götürüyor.

Söz gelimi Türk Telekom'un 2015 ve 2016 yıllarında net kârı daha düşük oldu ve fakat 2006 ile 2014 sonuna kadar elde ettiği kâr, 11 milyar 822 milyon dolardır. Bunun yüzde 55'i olarak ilgili firmaya düşen pay 6 milyar 614 milyon dolardır. Yani Öger borç alarak yüzde 55'ini aldığı Türk Telekom'a ödediğini 9 yılda geri almıştır. Bundan sonra 12 yıl daha Türk Telekom yabancı sermayeye çalışacaktır. Üstelik de geçen sene 4.6 milyar dolar da bankalara borcu bulunmaktaydı.

Özetle, toplum olarak yabancı spekülatif sermayeye çalışıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları