Yabancı kaynaklara göre Türk kimliği

Türk kimliği kurucu kimliktir. Kurucu kimlik/kurucu kültür; yan öğelerden daha büyük, kalıcı, kapsayıcı, verici kültür durumundadır. Kurucu öğe sıradanlaşırsa, kimlik yarışı başlar ve merkezden hızla savrulma dönemine girilir. Osmanlı Devleti’nin yıkılışı da merkezden çekim gücü olan bir kimliğin bulunamamasından olmuştur. Yeni bir çekim gücü bulmak için İslamcılık, Batıcılık, Osmanlıcılık gibi güçler oluşturulmak istenmişse de başarılı olunamamıştır. Milliyet fikrinin müthiş güçlendiği 19. yüzyılda Osmanlı Devleti, bir aile adı ile ayakta tutulamazdı, ki tutulamadı da... Batıcılık denemeleri (Tanzimat Hareketi) Osmanlı Devleti içindeki azınlıkları daha da güçlendirmekten başka bir sonuç yaratmadı ve bu da parçalanmayı getirdi. İslamcılık fikri; milliyetçilik duyguları kabaran Müslüman milletleri bir arada tutmakta yetersiz kaldı. Geniş bir imparatorluk parçalanırken Türk Milleti ancak kendi kimliğine (Türklük) dönerek ata yurdunu elinde tutmayı başardı. Türkiye Cumhuriyeti aslında Osmanlı zihniyetine karşı savaşılarak yaratıldı; şimdi bu Cumhuriyeti değiştirmeye uğraşanlar, tarihe karışmış Osmanlıcılıktan güç almaya çabalıyorlar. Osmanlıyı çökerten Türk karşıtı modelin Türkiye’ye kurtuluş reçetesi olarak sunulması, Türkiye Cumhuriyeti’nin de Osmanlı Devleti’nin kaderini paylaşması amacındakilerin planlamasıdır.”
Bu plan mutlaka bozulmalı. Rıza Zelyut, yukarıya aldığım satırlarında bu hain planı deşifre etmekle kalmıyor, yazdığı 560 sayfalık dev ve ciddi bir kitapla, milli planını, gerekçe ve çözümleriyle ilan ediyor Türk Milletine.
“Biz kimleriz, kimlerdeniz?” sorularına doyurucu yanıtlar bulunmalı. Bunun için, tarih iyi öğrenilmeli. Zelyut da Fark Yayınları arasından çıkan “Yabancı Kaynaklara Göre Türk Kimliği” adlı eserinde buna işaret ediyor: “Türk kimliğini doğru algılamak için Türk tarihini iyi bilmek gerekir”. İyi bilmek için iyi bildirenler gerek. Zelyut, yabancı yazarların eserlerinden yaptığı önemli alıntılarla bir tarih seyahatine çıkarıyor okurunu. Rahmet oluveriyor Türk Tarihi, teey tarih öncelerinden gelip boşalıyor algımıza ve ilgimize sağnak sağnak. Bu rahmetten sarih bir tarih ve Türklük bilinci yeşerir. Dahası da var: Türk kimliğini Osmanlı ve Anadolu ile sınırlamak isteyen ayarı bozuklara, mihenk taşı oluyor Zelyut. Türk kimliğini Kürt kimliğine indirgemek isteyenlere bilgisizliklerini, hinlik ve hainliklerini bildiriyor. Böylelerinin Atatürk’e ve eserlerine olan düşmanlıklarının gerçek sebebini de açıklıyor: “Atatürk yıkılmadıkça Türk kimliği zayıflatılamaz. (...) Kendisini sadece Müslüman olarak gören ve milli kimliğini iyice unutmuş bulunan Türk Milletini; Mustafa Kemal, neredeyse yeniden yaratmıştır. (...) Mustafa Kemal, Büyük Türk Milleti gerçeğine ulaştı”. Türk kimliği ile derdi olanların içinde “Haçı koynunda” bir zümre var, suret-i haktan görünerek işliyor melanetlerini. Zelyut; bunların yutturmak ve tutturmak istediği İslam’a “Ajan İslamı” diyor. “Cuk” diye oturmuş, sevdim bu deyimi.
Övülecek bir iş başarmış Zelyut. Okuyanlar zihnen donanacaklar, mücadele azimleri bilenecek, özgüvenleri yerine gelecektir. Bu kitapta yazılanların hepsine imzamı atarım. Hani birileri sıkça soruyorlar ya “Ulusalcılık ne?” diye. Ulusalcılık bu işte. Atatürk’te birleşmek. Türkleşmek, Atatürkleşmek. 1979 yılında yazdığı Kızıldere Destanından dolayı 18 ay hapis yatan Rıza Zelyut’la “O eski bildiğiniz ben”, şahsen tanışmasak da, atalarımızın diliyle Göktürkçe danışmakta, “Ey Türk düşün!” diyen Yuluğ Tigin’e kulak asmaktayız şimdi. Parolamız “Türk önde, Türk ileri!”. Özü çürük ya da sütü bozuk olanlar; bunu böyle bileler!

Yazarın Diğer Yazıları