Ya YPG'nin katlettikleri?..
Mevzubahis şehitlerimiz olmasa, "Okurken gülmek serbest" diyeceğim de; nasıl diyeyim!
***
Haber şu:
- ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, geçen yıl Suriye'nin İdlib kentinde Beşşar Esed rejiminin hava saldırısında şehit olan 33 Türk askerini andı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Price, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Bir yıl önce 33 Türk askeri, İdlib'deki masum Suriyeli sivilleri Esed rejimi ile onun Rus ve İranlı destekçilerinin vahşetinden korurken hayatını kaybetti. Onların hatırasını ve fedakarlıklarını anarken NATO müttefikimiz Türkiye'nin yanındayız" dedi.
***
Duyan gören de sanır ki, Türk askerleri Suriye'de sadece Suriye devletinin yahut Rusya'nın sorumlu olduğu saldırılarda şehit edildi.
Ya, YPG/PKK'nın katlettikleri?
ABD'li Sözcü, onları da aynı duygularla anıp anmadıklarını, dahası onların katillerini de aynı şekilde lanetleyip lanetlemediklerini, o katillere karşı da "NATO müttefiki Türkiye"nin yanında yer alıp almadıklarını ilan edebilir mi?
Türk Dışişleri, tam yerine denk gelmişken, ABD'ye bunu sorabilir mi?
***
Hani şu, vaktiyle Trump'ın, Pentagon'u silah vermesi konusunda yetkilendirdiği YPG-PKK'dan söz ediyorum...
Hani şu, ABD'li Koalisyon Sözcüsü John Dorrian'ın, ağır makinalılar ve zırhlı araçları imha edebilecek kapasitede olanlar da dahil silahla donattıklarını ilan ettiği ve eğittiği YPG-PKK'dan...
Hani şu, ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas'ın, 'Türkler mevzuya uyanmasın diye', PKK'nın Suriye ayağı olan YPG'ye nasıl isim değişikliği önerisi yaptıklarını ve adlarının ortasına "demokratik" ifadesi koyarak onlara nasıl "itibar sağladıklarını(!)", gururla anlattığı YPG-PKK'dan…
Hani şu, "Yeni ABD yönetimiyle ortak bir program hazırlayacaklarını" açıklayan Mazlum Kobani'nin başında bulunduğu…
Hani şu, ABD'li koalisyonun sözcüsü Wayne Marotto'nun "DEAŞ ile mücadele için Suriye'nin kuzeydoğusundaki misyonumuz değişmedi. Koalisyon güçleri, SDG ile birlikte DEAŞ'ı yenmek için çalışıyor" diyerek ortaklıklarını itiraf ettiği…
Hani şu, ABD Merkez Komutanlığı'nın "Kobani'nin sözde özgürlüğünü" kutladığı…
Hani şu, Uluslararası Koalisyon Sözcüsü Albay Myles B. Caggins'in, sözcülük görevi sona erdiği için ortak basın toplantısı düzenleyip, gözyaşları içinde vedalaştığı terörist sürüsünün saldırılarında verdiğimiz şehitlerden bahsediyorum…
Çocuklar için pandemi arkadaşları
Bulduğum her fırsatta -bulabilirsem tabii-, çocuk kitabı okuyorum bu ara, hem bir anne olarak, "geleceğe yatırım" olsun, hem de pandemi dolayısıyla iyiden iyiye körelen hayal kurabilme kabiliyetimi yeniden kazanabileyim diye.
İşe yarıyor, tavsiye ederim.
"Çocuklardık, parlak yıldızlardık o zaman" diyor ya şarkı; işte öyle bir ışık, ışıltı bu kitapların da yaydığı…
Va fakat; seçici olmanız kaydıyla.
Her ebeveynin kendi çocuğuna aşılamayı öncelediği değer ve hassasiyetler farklılık gösterebileceği için, asla söz konusu tercihlerinizi etkilemeyi amaçlayarak değil ama bugünlerde "arkadaş"a hepimizden çok muhtaç haldeki çocuklar için kurgulanan yeni hikâyeler, öyküler, masallar, velhasıl "arkadaş"lar, nelermiş, kimlermiş bir fikriniz olsun diye, şu dönemde daha sık bahsetmeyi düşünüyorum çocuk kitaplarından size.
BENİM ADIM AFET
Kalbini ayrı seviyor olmamdan kaynaklanan bir torpil asla söz konusu değil; Özlem'i hiç tanımıyor da olsaydım, "Benim Adım Afet" kendi çocuğum için oluşturacağım kitaplıkta bulunurdu mutlaka…
Benim Adım Afet, "gazeteci Özlem Özdemir"in, "yazarlık" kariyerinin dördüncü kitabı; ki artık "yazar Özlem Özdemir" olarak da anılmaya başlanmalı. Kimi röportaj, kimi araştırma ve biri de, ilk defa "kurgu" olan bu dört kitabın da ortak noktası, hemen her sayfasının buram buram Atatürk'e sevgi ve minnet ile Cumhuriyet'e sadakat kokması.
Afet adındaki bir kız çocuğunun, öğretmenin verdiği ödev doğrultusunda, adının taşıdığı mananın peşine düşmesi ve annesinin ona bu adı verirken ilham kaynağı olan Afet İnan'la "rüya buluşması"nın hikayesi Benim Adım Afet.
Atatürk'ün manevi kızının ağzından, Atatürk sevgisini ve onun gösterdiği yolda yürünerek nelerin başarılabileceğini, kullanılabilecek en yalın dille anlatmış Özlem.
Türk çocuklarını "Süperman", "Batman", "X-Man"lere mecbur bırakan kahraman ve rol model kısırlığının aşılması yolunda manalı bir adım da olmuş kanımca…
Bugün itibarıyla, Özlem Özdemir'in, Afet İnan'la ilgili olarak "büyükler için" kaleme aldığı yaşam öyküsü de kitapçılardaki yerini alacak ama ben çocuk kitaplarının devamını dilerim mutlaka.
UMAY VE PEGASUS
Ve bir "rüya buluşma" hikayesi daha:
Umay ve Pegasus.
Kendisi de 17 yıl savaş pilotluğu yapan Halil Açıkgöz'ün kızları Asya Eren ve Mira Umay'a ithaf ettiği kitabı, uçmayı her şeyden çok isteyen Umay adındaki bir kız çocuğunun, Pegasus'un sırtında yaptığı ve hayatının rotasının çizildiği uçsuz bucaksız yolculuğu anlatıyor.
Kitabın kapağı da dahil olmak üzere bütün resimlendirmesinin, Açıkgöz'ün kızı Umay tarafından yapılmış olmasının kitaba apayrı bir samimiyet kattığını da belirteyim.
Sanat tarihi kökenli olduğum için, kitabı, Pegasus'un Umay'ı götürdüğü diyarlar ve ona tanıttığı karakterlere yabancılık çekmeden, farklı bir ilgili ve merakla okudum ama naçizane bir ukde de bırakmadı değil içimde;
"Keşke" dedim, "Umay'ın uçan atı 'Pegasus' değil de 'Tulpar' olsaydı da, Açıkgöz, sadece 'Mustafa Kemal Atatürk'ün yolunda semaya kanat açacak çocuklara ve gençlere' değil, onlar tarafından keşfedilmeyi bekleyen Türk Mitolojisine de bir kapı aralasaydı…"
***
Tiyatrocu Levent Üzümcü, "Gerçeklere gözünüzü kapatmayın, öyle çocuklar yetiştirin, asıl cesaret budur" demiş, Umay ve Pegasus'un arka kapağına yazdığı yazıda…
"Dikkate alın" derim; anne ve babalara…