Ya sonra?..

Malumun ilanıydı.. Başkentin en büyük salonlarından birinde şaşaalı bir şekilde Recep Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığı duyuruldu.
Aslında özel değil rutin bir toplantıydı. Rutin toplantının özeli ise “Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilirse sonrası” sorusuydu.
Bu soru uzun süredir siyasi kulislerin ilk gündem maddelerinden biriydi. Bu yüzden parti içi çok evvelden karışmıştı. Recep Erdoğan, sürekli “makamlar geçicidir” , “dava aşkı” masalları okudu, dün de tekrar yaptı. 3 dönem şartına takılanların tasfiye edileceğinin açıktan işaretini verdi. İç isyanı bastırmak için kendisinden sonraki dönem için istişare ile karar alınacağını taahhüt etti. Her ne kadar il başkanlarına, parti yönetici ve milletvekillerine Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlanıncaya kadar Genel Başkan ve Başbakan tartışmalarını yasakladıysa da bunun önüne geçmesi imkansız.
Neden?
Çünkü;
Olup bitenleri asla hazmedemeyen bir Abdullah Gül var.
Ağlasa sızlasa da Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlık koltuklarından birini kapamamanın hıncı ile yanan tutuşan bir Bülent Arınç var.
Bin bir vaat ile eklemlenen Numan Kurtulmuş var.
Zoraki İzmir’e sürülmüş Binali Yıldırım var.
Stratejik derinliklerde hoplayıp zıplayan Ahmet Davutoğlu var.
Prensler gibi yetiştirilen Ali Babacan var.
“Saçımı süpürge ettim” diyen Mehmet Ali Şahin var.
“Çözüm sürecinin asıl kahramanı benim” diyen Beşir Atalay var.
“Erdoğan’a Sümeyye hanımdan sonra en yakın benim, en genç ve en akıllı da benim” diyen Yalçın Akdoğan var.
AKP’de deve dişi gibi isimler var.
Her dönem şu veya bu şekilde TBMM’ye girme becerisini(!) göstermiş isimler var.
Siyaseti geçim şartı haline getirmiş isimler var.
Koltuktan kalkınca bitkisel hayata gireceklerini bilen isimler var.
Koltuktan kalkınca bir daha sokağa çıkamayacaklarını, bir daha halkın içinde dolaşamayacaklarını bilen isimler var.
Bulunduğu makamdan hiçbir zaman tatmin olmayan ve devamlı “daha fazlası, daha fazlası benim hakkım” diyenler var.
“Şunlar şunlar gitse de artık yerlerine bizler otursak” diyenler var.
“Ben emekli olunca yerime çocuğum geçer” hayali kuranlar var.
Bu parti kurulduğundan bugüne kadar Arkadaşları Kalkındırma Partisi olduğu için, tabii ki şaşılacak bir şey yok..
Menfaat birlikteliklerini ve paylaşımı, Recep Erdoğan, diktatörlüğü ve ustalığı ile iyi organize ediyordu.
Eğer seçilemezse veya eğer seçilirse AKP eski AKP olmayacak. Yeniçeri isyanı kaçınılmaz..
Şaşaalı görüntülü malumun ilanı bence iç dünyasında çok sıkıntılıydı. Bildiğim tüm somut verilerin yanı sıra şu çok dikkat çekiciydi;
30 Mart sonrasında,Cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinde kapalı odalarda sürekli Abdullah Gül ile kavga eden ve hatta ona çok ağır sözler sarf eden Recep Erdoğan dün “kardeşi” nden hiç bahsetmedi. Herkesten helallik istedi ama her daim kardeşini nasıl Cumhurbaşkanı seçtirdiğine dair havalar basan Erdoğan bir iki cümleyle de olsa Abdullah Gül’ün “hizmetlerine” değinemez miydi?..
10-28 Ağustos aralığından sonra menfaatler birlikteliği partisi AKP’de çıkacak cayırtıyı tahmin etmek için kahin olmak gerekmiyor. Bir de bunlara şu ana kadar ölü horoz numarası yapanların sarf edeceği katkıyı da ekleyin..
“Bundan sonra AKP’de neler olur” sorusunu AKP kurucularından eski Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener’e sorduk. Erdoğan’ı çok yakından tanıyan Şener şunları söyledi;
“Seçimi Başbakan kazanırsa Genel Başkanlık boşalmış oluyor. Dolayısıyla Genel Başkanlığı ve Başbakanlığı birlikte düşünmek lazım. Parti tüzüğüne göre MKYK toplanıyor, kendi içlerinden birini geçici genel başkan olarak seçiyorlar. Bu geçici genel başkan da 45 gün içinde kongreyi toplamak suretiyle bir genel başkan seçiyor. Cumhurbaşkanlığı yarışı sonrasında AKP’de yoğun bir MKYK, sonra kongrede Başbakanlık, genel başkanlık yarışı olacak diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün süresi de 28’inde sona eriyor. Kendisi de açıkladı geçtiğimiz günlerde. Başbakan’ın Cumhurbaşkanı olması ile, Cumhurbaşkanı olması için genel başkanlığının düşmesi lazım çünkü biraz zaman var. O zaman içerisinde yani o ara dönemde genel başkanlığı belirlemek için aktif bir faaliyetin içerisine gireceğine ve mümkün olduğunca partinin genel başkanını ve başbakanını kendisinin belirleyeceğini düşünüyorum.”
AKP’nin türbülansa girmesinin olası olduğuna ve kongre süreçlerinin böyle ortamlarda her zaman sıkıntılı olduğuna dikkat çeken Şener, “Başbakan’ın kafasındaki ismin Binali Yıldırım olabileceğini düşünüyorum” dedi.
Recep Erdoğan Cumhurbaşkanlığını kazansa da kaybetse de AKP eski AKP olmayacak.
Erdoğan’ın dün dediği gibi “bu yeni bir başlangıçtı” ..
Çok doğru..
Sonun başlangıcı!..

Yazarın Diğer Yazıları