Ya KKTC tanınacak ya konfederal çözüm
Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs'taki hedeflerinin Enosis olduğunu, adada Kıbrıs Türküne yaşam hakkı vermemek olduğunu, yıllardır yazıp, söylemekte ve uyarmaktayım. Rum tarafı 1963-64 Kanlı Noel ve sonrasındaki terör olaylarının ardından adanın tek hükümeti payesini almış, Türkleri ortaklık Cumhuriyeti'nden dışlamış ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yıktıktan sonra Güney Kıbrıs'ta bir Rum devleti kurmuştur. Ne var ki dünya bu Rum devletini, 1963-64 olayları sonrasında yıkılan, Kıbrıs Cumhuriyetini, meşru devlet olarak kabul etmektedir. Rum tarafı bu statü ile başvurduğu Avrupa Birliği'ne üye yapılmıştır. Bundan tamı tamına 14 yıl önce gerçekleşen Annan Planı referandumunda 'hayır' demesine rağmen Rum ödüllendirilmiştir.
Rum tarafı bu durumu kullanarak anlaşmaya varmamakta, Kıbrıs Türkleri ile yeni bir ortaklığa razı gelmemektedir. Rum'un, Federal Birleşmiş Kıbrıs projesine, Türklerle eşit ortaklığa razı olmadığı son 2 yıllık süreçte bir kez daha anlaşılmıştır. Mayıs 2015'te Cumhurbaşkanı Akıncı ile Anastasiadis arasında başlayan görüşmeler 2017 Temmuz'unda çökmüştür. Rum, Türkiye'nin garantör olmayacağı, askerlerini hemen çekeceği, KKTC topraklarının dörtte birini geri alacağı ve AB vatandaşlarının Kuzey Kıbrıs'ta 4 özgürlükten faydalanacağı bir düzen talep etmiştir. Rum adanın tek sahibi olduğu iddiası ile Kıbrıs'ın doğal kaynaklarını da kafasına göre değerlendirme peşindedir. Kıbrıs etrafındaki karasularda, yaptığı tek taraflı anlaşmalarla, keşif ve sondaj yaptırmakta, petrol ve doğal gaz çıkarılması için yabancı şirketlere lisans dağıtmaktadır.
***
16 Nisan akşamı yemekte buluşan Akıncı ve Anastas birbirlerinin niyetlerini öğrenmeye çalışmış ve yapılan açıklamalara göre de tarafların bilinen pozisyonlarını ve tezlerini korudukları öğrenilmiştir. Rum, anlaşma adına zerre kadar geri adım atma veya iyi niyet gösterme gailesinde değildir. Rum, müzakereleri yeniden başlatarak kendi hedefleri doğrultusunda sinsice ileri adım atma peşindedir. Zaten daha önce de belirttiğim üzere Rum tarafı bugüne kadarki tüm müzakere süreçlerinden karlı çıkmasını bilmiştir. Bu nedenle müzakere tuzağına düşmememiz gerekmekte ve yeni Kıbrıs siyasetimizi acilen belirlememiz şarttır.
Cumhurbaşkanı Akıncı Anastasiadis ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylemiştir. Zaten yemekten önceki bir açıklamasında da artık yol ayırımına gelindiğini, Rum tarafının zihniyet değişikliği içine girmemesi halinde, herkesin kendi yoluna gideceğine vurgu yapmıştır. Bu arada bir son dakika haberine göre Amerikalı Diplomat Rosemary DiCarlo'nun, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi olarak atanacağı iddia edildi. Bu iddianın Rum basınında yayınlanmasının ertesinde yapılan yeni açıklamalarda BM'nin yeni bir inisiyatif almayacağı belirtilmiştir.
BM'nin de devrede olmadığı bu kritik safhada artık alınması gereken kararları almamız, atılması gerekli adımları atmamız gerekmektedir.
İşte tam da bu amaç için geçtiğimiz hafta KKTC'ye gelen Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Akıncı ve Meclis'te temsil edilen siyasi parti liderleri ile Saray'da toplantı yaparak istişarede bulundu. Bu önemli toplantı sonunda her zaman yapıldığı gibi Akıncı-Çavuşoğlu basın toplantısı yapılmaması dikkatlerden kaçmamıştır.
Bu önemli toplantıda Rum tarafının malum tutumu nedeniyle önemli karar alınması beklenirken, Çavuşoğlu'nun 'iki devlet' veya 'konfederasyon' çözüm modelini öne sürdüğü, Cumhurbaşkanı Akıncı'nın itiraz ettiği, TDP Genel Başkanı Özyiğit'in ise partisinin ilgili kurullarına danışması gerektiğini söylediği iddia edilmektedir.
Akıncı, Çavuşoğlu ile görüşmesinin ardından, sosyal medya hesabından açıklama yapmakla yetinmiştir. Akıncı açıklamasında, "T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile her KKTC ziyaretinde olduğu gibi, önce baş başa sonra da Hükümet ve Cumhuriyet Meclisi'ndeki parti başkanları ile birlikte geniş ve detaylı bir görüş alışverişinde bulunduk, son gelişmeleri değerlendirdik. İstişarelerimiz devam edecek" diyerek toplantı detaylarına değinmemiştir.
Bana ulaşan en sağlıklı habere göre Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun, Türkiye'de 24 Haziran'da yapılacak seçimler sonrasına kadar, Kıbrıs Türkleri'nin bir karar üretmesini istediği yönündedir.
Kıbrıs Türkünün bundan sonra atması gereken adım ile ilgili gayet açık bir çağrı yapmaktayım. Ya KKTC tanınacak, adada iki devletin varlığı kabul edilecek ya da konfederal bir çözüm yolu bulunacaktır. Siyasiler gerekli adımları atmada tereddüt içerisinde iseler konuyu halkımıza sormalı, referandum yapılmalı ve o istikamette kararlılıkla yürünmelidir.