Ya azatlık, ya azatlık

Bundan 28 yıl önce;

Ermeniler, Rus 366. Motorize Alayına ait 9 tank, 4 zırhlı taşıyıcı, 70 piyade zırhlı savaş aracı, 4 Strela -10 roket sistemi, 8 top, 57 havan topuyla saldırdıklarında, Hocalı, 2 bin 605 ailenin yaşadığı küçük bir kasabaydı.

Stratejik bir noktadaydı ama hiçbir askeri gücü bulunmuyordu. Sovyetler Birliği'nin son deminde, Mihail Gorbaçov'un, 25 Temmuz 1990'da çıkardığı kanun uyarınca, Azerbaycan'ın bütün bölgelerinde, av tüfekleri dahil ne kadar silah varsa toplatılmış, halk tamamen savunmasız bırakılmıştı.

Karabağ'da bu görev, bizatihi -Azerbaycan Türklerine karşı Ermenilerin yanında savaşmaları emredilen- Rus askerlerine verilmişti.

Kasaba, sadece "200 silahsız gönüllü" tarafından korunuyordu; çok caydırıcıydı! Üstelik aylar öncesinden hava ve karayolu ulaşımıyla, suyu, elektriği ve telefon hatları da kesilmişti.

İstediği kadar "İmdat" desin, duyuramaz haldeydi; keza duyuramadı.

28 yıl sonra;

Sayılar değildir alçaklığın temeli; Gence'de yaşanan da aslında aynı şeydi.

Azerbaycan'ın en büyük ikinci şehri, Bakü işgali boyunca başkent olan Gence, ilk bakışta o kadar "biçare" gözükmüyor olsa da en az "Hocalı" kadar eli kolu bağlıydı.

Belki, Rus askerleri, Hocalı'daki gibi girdikleri her evin altını üstüne getirip, Ermeni işgalcilerin burnunu dahi kanatamaz hale getirmemişti ülkeyi.

Ama…

Ermeni kökenli Rus Dışişleri Bakanı Lavrov'un dayattığı ve Ermenistan'ın uymayacağını, beşikteki bebeğin bile öngörebileceği "ateşkes"le, Azerbaycan bir kere daha "savunmasız" bırakılmıştı.

***

28 yıl önce…

Amerikalı Thomas Goltz, "Fotoğrafçı arkadaşım öyle etkilenmişti ki fotoğraf çekebilmesi için kendisini üzerlerine doğru itmem gerekiyordu. Cesetler, mezarlar, evet hepsi mide gerektiriyordu..." diye aktarmıştı Hocalı'daki tanıklığını…

28 yıl sonra…

Gence'ye yapılan füze saldırısının tanığı olan TV100 muhabiri Burak Ersemiz, ağlamamak için kendini zor tutarak şöyle anlatıyordu kameraman Bülent Kördemirci ile birlikte yaşadıklarını:

- Keşke ölseydik de görmeseydik bunu… Bu insanlık dramını ölseydik de görmeseydik… Bunca yıllık, 34 yıllık muhabirim, gazeteciyim… Bülent de öyle; 34-35 yıllık bir kameraman, usta… Birçok yerde bulunduk… Ama böyle bir vahşet gerçekten görmedik… İnanılmaz… İnanılmaz….

***

28 yıl önce…

Hocalı'dan kaçmaya çalışırken 4 kurşun yedi Rahila Guliyeva. Kurşunlardan biri göğsünü delip geçti ve sırtına bağladığı 2 yaşındaki oğlunu şehit etti. Genç kadın aynı zamanda 3 aylık hamileydi. Zarife, soykırımdan 6 ay sonra, o yaralı bedenden, nurtopu gibi doğdu. Hocalı'nın mucize çocuğuydu.

28 yıl sonra…

Füze saldırısı sonucu Gence'nin yerle bir olan binalarından birinin altında kaldı Ömer Nasirov. Saatler sonra kurtarılabildi. Enkazdan çıkarıldığında kanlar içindeki yüzünü kaplayan ifade hayret vericiydi; gülümsüyordu! Gence'nin mucize çocuğu da oydu ve yarınlara onun bedeninde taşınacaktı belki de "azatlık" umudu.

***

Azerbaycan'ın "müzakere" için iki ön koşulu vardı;

Biri, Ermenistan'ın, Azerbaycan topraklarından çekilmesi.

İkincisi, sürecin "AGİT MINSK Grubu"nun kontrolünde devam etmemesi.

***

Sonuç:

Ermenistan, işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmediği halde "ateşkes" yapıldı; "müzakere" kararı alındı. Müzakere'nin "AGİT MİNSK Grubu güdümünde devam edeceği" taahhüdü verildi!

Ha, bir de şimdilik Gence yerle bir edildi!

***

Yani diyorum ki…

Ermenistan aynı Ermenistan; değil şu 28 yılda, son 100 yılda milim değiştirmedi tercih ettiği terörist kimliğini…

Azerbaycan aynı Azerbaycan…

Rusya aynı Rusya…

Dünya, - o yerini almayı hayal ettiğimiz 'yeni dünya' hiç kurulmadı- aynı dünya…

***

Gence'ye füze emrini Paşinyan vermiş; ee?

Önceki Cumhurbaşkanı Sargisyan, bırakın emir vermeyi, Hocalı'daki soykırıma fiilen iştirak etmiş, bunu tekraren ve de gururla itiraf etmişti. Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi gereğince uluslararası mahkemede yargılanması gerekirdi. Yargılandı mı?

***

Ermenistan'ın sivilleri katlettiğini dünyaya duyurmak lazımmış.

Sunday Times'tan Newsweek'e; Hocalı'da olanları çarşaf çarşaf yazmadılar mı? "Dünya" Ermeni askerlerin binlerce aileyi nasıl yok ettiğini, Azerbaycan'ın nasıl bir "morgun mahzeni"ne döndüğünü, "derisi yüzülen cesetleri" İngiliz, Amerikan ve Rus medyasından "duymadı mı"?

Sonuç?

***

Dahası…

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı'da yaşananların "Dağlık Karabağ'ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı" olduğunu ve ölümlerde "Ermeni güçlerinin doğrudan sorumlu olduğunu" rapor etmedi mi?

Aralarında İngiltere'nin de olduğu 10 Avrupa ülkesinin temsilcileri, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ni Hocalı'da yaşananları "soykırım" olarak tanımaya çağırmadı mı?

AKPM ve BM Güvenlik Konseyi'nin, "Azerbaycan topraklarının Ermeniler tarafından işgal edildiğini" tescil eden tonla kararı yok mu?

BM İnsan Hakları Örgütü Başkanı Holly Cartner "Hocalı'da sivillerin ölümünden Ermenileri sorumlu tuttuklarını" açıklamadı mı?

***

Bu kadar uluslararası karar, kabul, tepkiye rağmen yapılmayan, bütün aktörler "aynı" olduğu halde şimdi mi yapılacak yani?

Yapılmayacak.

Azerbaycan'ın tek şansı var; topraklarını işgalden ya kurtaracak ya kurtaracak.

Yoksa, dün Hocalı, bugün Gence, yarın belki Bakü; bundan böyle, sönmeyen ateşin değil dinmeyen gözyaşının ülkesi olacak…

Yazarın Diğer Yazıları