Wise people
Ne zaman Türkiye’yi bir Amerikalı yetkili ziyaret etse, sırtımdan soğuk terler dökülür. Geçmiş deneyimlerim, bu seyahatler sonunda bizim mutlaka kalıcı bir kazık yediğimizi ortaya koymuştur. Bu hafta sonu ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Kerry gene Türkiye’ye geliyor. Hayırlara vesile olsun. Ya Allah Bismillah.
Birinci gelişinde İsrail’in özür dileme senaryosunun temelleri atılmıştı. Sonradan öğrendik ki Tayyip Bey’in esip gürlemelerine rağmen İsrail ile ilişkiler, hem ticari (oğlu tarafından deniz ve gemicilik işlerini sürdürerek) hem de siyasi ve istihbaratı (MİT ile MOSSAD görüşmeleri el altından yürüterek) devam ediyormuş. Olay yalnız kendi İslamcı tabanına “bakın ben İsrail’in anasını nasıl ağlatıyorum” tezini işlemek için kullanılmış.
Sonra o meşhur Netanyahu’nun özür dileme işlemi de bir halta yaramadı. Özür dileyen İsrail, Başbakan’a gelme diyen Filistinlileri cezalandırdı ve Gazze’yi bombaladı. Acaba Filistinliler, Erdoğan’a gelme dedikleri için mi bombalandı. Nedense bizim Filistin kahramanı, yeniden İsrail’i veya Yahudileri eleştirmekten kaçındı. Yani özür işi, para işine veya ziyaret işlerine bulaşınca işin tadı kaçtı.
Zaten adamcağız nasıl meşgul olsun ki, Öcalan’a bir akıl hocası belirlemek için 60 kadar akıllı adamı zor buldu. Yani düşünün 70 milyon içinden 63 kişi bile bulmakta zorlandı. Onların bile bir kısmı bu kadar da açık seçik olmaz diye Tayyip Bey’in teklifini kabul etmedi.
Akılsız ama uyanık geçinen bir gruba 63 akıllı adam belirlemek kolay mı? Tabiî ki yetmez. Nüfus ne kadar 70 milyon mu? Bize lazım 35 milyon akıllı adam. Her iki kişiye bir akıllı adam. Bizim kadar akılsızların danışacağı çok şey olacağından, ancak yeter. Aslında herkese bir akıllı adam gerek.
Geçenlerde baktım yabancı basın akil adam tabirini İngilizce nasıl veriyor diye. Reuters ve öteki haber ajansları “wise people” diye yazmışlar. Ben bu kelimenin akil adam yerine kullanıldığını bilmiyordum, ama “wise guy” (vayz gay) deyiminin bizdeki “uyanık” kelimesinin tam karşıtı olduğunu biliyorum. Bu terim bir zamanlar eski Mafyacılar için de kullanılmıştı. Meraklılara tavsiye ederim bu kelimeyi Google’a yazıp baksın ne cevap gelecek. (MOB yani Mafya çetesi üyeleri demek) Aslında Tayyip Bey tarafından belirlendiği ileri sürülen listeye bakarsanız, ne kadar az uyanığın bir arada olduğunu görürsünüz. Hâlbuki en az 37 buçuk milyon “wise guy”ın olduğu memlekette garip değil mi? Deyim de tam yerine oturmuş gibi.
Gelelim dış politika haberlerine. Başbakan emeline ulaştı 16 Mayıs’ta Obama’sı ile buluşacak ya, bilin bakalım neleri konuşup neleri açıklayacaklar. Şimdiden Washington büyükelçiliği çok meşgul. Geçen gün büyükelçinin kendisini arayıp bir Allahaısmarladık diyeyim dedim, sekreteri yerine telesekreteri çıktı, not bıraktım ama arayan olmadı. Anlaşılan ya patron geliyor ona propaganda için toplantılar düzenlemekle meşgul. Ya da tam patron gelirken düşman cephesi ile görüşmek istemedi. Ama biz ne dönen devranlar gördük, Allah ömür verirse daha çok şeyler de görürüz. Ben gene de Büyükelçiyi severim.
Ağanın ülkede demokrasiyi askıya alarak yıprattığı ezilen itibarını kurtarmak zor. Şimdi kel alaka tartışma toplantıları konuşmalar falan düzenlemek lazım. Bunların dışında ABD başkentindeki tarikatın kurdurduğu think tanklerde esip gürlemesine izin verilir mi göreceğiz. Bu arada Avrupa Bakanı Bağış’ın eskiden düzenlediği New York’taki Türk yürüyüşüne de katılacağı söyleniyor ama ben buna inanmıyorum. Yeni gelinlerin düğün gecesi beline taktığına benzer kırmızı kurdele bağlayıp korumaları olmadan koca New York caddelerinde yürümek yürek ister.
Bakarsın bir densiz kalkar yumurta atar, muz atar. Olmaz. Yıllar önce Özal’a otelinin kapısında yumurta atmışlardı ve araba sapsarı olmuştu. O zamanlar New York konsolosu olan bugün AKP’nin Dışişleri Komisyonu Başkanı milletvekili Volkan Bozkır nasıl fırça yemişti, bu saldırıyı önleyemediği için Turgut Özal’dan otelin lobisinde hepimizin önünde. Ne olur ne olmaz.