Vurgun çeteleri durmuyor!..
"Kurt puslu havayı sever" sözü var ya; işte bu deyimin arkasına sığınanlar, yaşamın her alanında faaliyetlerini sinsice sürdürüyorlar...
Sadece şiddetin, mafyacılığın ve terörün eylem yöntemlerindeki karanlığı anlatmıyor bu deyim...
Ekonomiden siyasete, iş dünyasından sosyal ilişkilerin her alanına kadar, sadece birilerine zarar vermek için değil, birilerinden ya da külliyen toplumdan nemalanmak için de, vurgunculuğu -yağmacılığı- ahlaksızlığı ve haram kazancı meslek edinenler için de puslu hava adeta harman zamanı!..
Hele de Türkiye gibi gündemin 24 saat içinde bazen üç kez değiştiği ve zamların bile bu karambolde örtbas edilmeye çalışıldığı bir ülkede, "gemisini yürüten kaptan" deyimi de kendisini her açıdan belli ediyor...
Üstelik devletin gaflet ve dalalete düşmesi, siyasetin vurdumduymaz olması da halka karşı utanç verici bir ihanetin pervasızca yürütülmesine ısrarla zemin hazırlıyor...
Söyler misiniz; millet Korona döneminde, sadece salgının öldürücü etkileri yüzünden mi canından bezdi?..
Bu dehşet verici salgının etkilerinin bazen turizm sezonu, bazen iş dünyasının baskısı nedeniyle, farklı sonuçlarla kamuoyuna açıklandığı bir ülkede, perde gerisinde bir ahlaksızlık salgınının at koşturmasına da zemin hazırlanıyor!..
İşte en çok da siyasetin utanç verici bir göz yumması var vurgunculuğun, yağmacılığın dörtnala gittiği bu dönemde...
Adına devlet denen olgu ise siyasetin çarkına teslim olmuşçasına, yaşanan tüm rezaletlere arkasını dönmüş, milletin fakruzaruret içinde harap düşmesini seyrediyor!..
Market kazıkçılarını durdurun...
Milleti canından bezdiren Korona salgını döneminde ülkenin büyük bölümü hastalıktan uzak durmak için canını dişine takmışken, toplumu en zayıf olduğu anlarda arkadan vurmaya çalışan tüccarlar, toptancılar, market vurguncuları, aracılar, rantiye ve bunları besleyen, destekleyen siyasetin utanç verici yağmacılığının faaliyetleri halen devam ediyor...
AKP iktidarı, son bir buçuk yıldır gıda fiyatlarındaki utanç verici artışlarla ne yazık ki mücadele etmiyor ya da edemiyor!..
Son aylarda gazetelere, muhalefet televizyonlarına, muhalefet milletvekillerinin raporlarına, açıklamalarına ve infial halindeki milyonlarca yurttaşın sosyal medya paylaşımlarına en çok piyasa kazıkçılığının fahiş rakamları ve gıda teröristlerinin halkı nasıl soyduğuna ilişkin veriler yansıyor...
Bazen Koronayı, bazen de bu ortamda döviz ve altın fiyatlarındaki artışı gerekçe göstererek, işte bu artışı en az 10''a katlayan toptancı-aracı-marketçi üçgenindeki ihanet zinciri bildiğini okumaya, halkı soymaya devam ederken, devletin denetim kurumları da göstermelik bir iki operasyondan sonra rezaleti izlemekten başka bir şey yapmıyor...
Bakanlıklar neden suskun?..
Korona ile birlikte piyasa vurgunculuğunun da zirve yaptığı 2020''nin ortalarında; halkın pazar-market ikileminde yürütülen soyguna tepki gösterdiği dönemde, Maliye, Sanayi ve Ticaret bakanlıklarıyla belediyeler, piyasadaki zam başıboşluğuna uzun süre sessiz kaldılar...
Gıda fiyatlarındaki haksız zamlar yüzde 40 ile 400 arasındaki fahiş oranlara ulaşınca da, 28 Ocak 2021''de medyaya şöyle bir haber yansıdı; "Son dönemde fahiş zam yapan firmalara karşı mücadele başlatıldı. Ticaret Bakanlığı da 81 il genelinde bir yandan market ve toptancı denetimini artırırken, Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi (Gıda Komitesi), Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan''ın ev sahipliğinde toplandı."
Ve Türk Halkı, Ticaret Bakanlığı''nda, adı "Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu" olan bir birimin varlığından da ilk kez haberdar oldu!!!
İşte o kurul aylar sonra harekete geçirilmiş olmalıydı ki, Ocak ayı sonunda 120 firmaya sadece 3 milyon 595 bin lira idari para cezası uygulandığı duyuruldu...
Ticaret Bakanlığı''nın bir başka duyurusunda da, sözde denetimlerin sonuçları şöyle açıklanmıştı;
"3 bin 386 dosya karara bağlanmış, gıda, temizlik, hijyen ürünleri gibi temel ihtiyaç maddelerinde fahiş fiyat artışı yaptığı değerlendirilen 495 firmaya toplam 15 milyon 480 bin lira idari para cezası uygulanmıştır..."
Peki; Ocak 2021''deki bu göstermelik operasyonlardan sonra Türk halkı hangi vurgunculuk ve başı boşlukla baş başa bırakıldı?..
Ve piyasa sahtekârlarına karşı operasyonlar neden durdu ya da yapıldıysa neden açıklanmadı?..
Devlet gıda soygununu seyrediyor!..
Milletin Korona salgını sırasında piyasa vurguncuları, market talancıları ve hırsız aracıların insafına terk edildiği 2021''in başından bu yana, bu köşede, "Bir millet nasıl soyuluyor", "Millet sefalette, siyaset gaflette" ve "Operasyon yapılmayan tek örgüt" başlıkları altında yazılar yazdığımıza göre, halkı soyanlar faaliyetlerine devam ediyor...
İşte; altın ve döviz fiyatlarının düştüğü yaz ayında, sebze meyve fiyatlarının da dip yapması beklenirken, tam aksine her şeyin fiyatının zirve yaptığı bir dönemde, bakliyattan hububata, süt ürünlerinden yağ, zeytin ve makarnaya kadar yüzlerce ürünün fiyatı fahiş biçimde yükselmeye devam etti...
Baksanıza; son 1 yılda tavuk eti yüzde 64, zeytinyağı yüzde 39, mercimek yüzde 40.8, margarin yüzde 53.8, ayçiçeği yüzde 60.8, makarna yüzde 22, yumurta yüzde 40.9 ve nohut da yüzde 34 zamlanmış...
Geçen ay markette 2.65 TL olan bir paket makarna 4.25 TL''ye yükselmiş...
Tuvalet kağıdı 27 liradan 33 liraya çıkmış, fasulyenin fiyatı ise ikiye katlanmış.
Elektrik, doğal gaz fiyatlarındaki utanç verici kazıkları ise söylemeye gerek yok artık...
Tüm bunlara rağmen "Türkiye"den habersiz bir gazete dün "Gıda ve inşaatta zamlara tedbir" gibi komik bir manşet atmıştı ama, ülkenin asıl gündemi muhalefet gazetelerinin manşetine şu başlıklarla yansımıştı;
"Gizli zam oyunları", "Enflasyon kontrolden çıktı", "TÜİK''in enflasyonu yüzde 9, halkın enflasyonu yüzde 31."
Evet; bu köşede defalarca sorduğumuz soruya bir kez daha dikkat çekelim: Türk halkı, üretici-aracı-pazarlamacı üçgeninde bir buçuk yıldır pervasızca soyulurken Maliye, Sanayi, Tarım ve Ticaret bakanlıkları ne yapıyor acaba?..
Fiyat anarşisi uygulayan market zincirlerine, fiyatları şişiren toptancılara, saat başı etiket değiştiren market zincirlerine neden operasyon yapılmıyor, defterleri neden incelenmiyor, vurgunun boyutları niçin ortaya çıkartılmıyor, halkı soyanların yakasına neden yapışılmıyor?..
Velhasıl; devleti yöneten AKP neden susuyor, neden göz yumuyor, otomatiğe bağlanan zam rezaletinin üzerine niçin gitmiyor?..
Peki; halkın desteğini almak isteyen muhalefet, Türkiye''yi soyan gıda teröristleri, aracı çeteleri, toptancı vurguncuları ve market yağmacıları ile onların siyasi ortaklarını ve vurguna göz yuman bakanlıkları, bürokrasiyi neden deşifre etmiyor, üzerlerine gitmek için ne bekliyor?..