Vural Avar'ı uğurlarken silah arkadaşlığının hukukunu hatırlatalım!..
Türk Ordusunda binlerce yıllık gelenek vardı. Subay-astsubay ve diğer personel emekli olsa bile ölene kadar kurumunun gözetimi altındadır. Vefat ettiğinde bile Türk Ordusu personelinin ölüsüne bile sahip çıkar, tabutuna Türk bayrağı sararak, askerlerin omzunda top arabasına ve cenaze aracına koyup, toprağa verdikten sonra da bayrağı törenle sarıp ailesine teslim ederdi.
Türk Ordusunun personelinin rütbelerinin sökülmesi, orduevlerine giriş-çıkışlarının yasaklanması da geçmişte "Divan-ı Harp", "İstiklal Mahkemeleri" ya da "Askeri Mahkemeler" tarafından karara bağlanırdı. Darbe, siyasi iktidarların tercihleri gibi dönemlerde bile bu kural hiç değişmedi. Emekli de olsa tüm personelin her türlü durumunda TSK''nın kuvvetlerinden oluşan "Merkez Komutanlığı" il ve ilçelerde devreye girer, merhum personelinden kalan "Miras silah"ın ruhsatına kadar ilgilenilirdi. Personelin eşi ve çocukları da kurumun koruma ve etki alanındaydı.
Türk Ordusuna hizmet eden personel şehit olduğunda, doğal ölümle yüzleştiğinde bile geride kalanlara sahip çıkılacağından emin vaziyette yumardı gözlerini. Ne de olsa "Silah arkadaşlığı hukuku" her şeyin üzerindeydi. Hiç biri gelmiş-geçmiş iktidarların kendilerinden şu ya da bu şekilde "İntikam" alınacağını akıllarına bile getirmemişlerdir. Harp Okulunda taktıkları "Meç" ile mezuniyette kuşandıkları "Kılıç" duvarlarında asılıdır. Beylik tabancaları eşleri, çocukları ve torunlarına emanettir.
Bürokrasi, ajans ve haber unsurlarının vazgeçilmezidir emekli generallerin cenaze törenleri. Devletin TRT kanallarında 45-50 saniye bile olsa yayın akışında yer bulurdu. İstiklal Harbi, Kore Savaşı ve Kıbrıs Gazilerinin cenaze haberleri de haber bülteninin demirbaşıydı.
Tamam Fetö, kılcal damarlara sızdığı gibi TSK''ya da sızdı. Ama Millî Eğitim Bakanlığı''na, Adalet Bakanlığı''na, Sağlık Bakanlığı''na sızmadı mı? Emniyetin yüzde 80''ine hükmetmedi mi? Doktorların akademik kariyerleri, hakim ve savcıların, polis müdürlerinin rütbeleri söküldü mü? Bir kaç Fetö ile mücadele eden dışında polis müdürü yok! O da iktidarın hoşuna gitmeyen "Adam"larla ilgili.
***
Gelelim AKP''nin "Dindar ve Kindar nesiller" gerçeğine!.. Dindarlığın yerini "Kindarlık" aldı şüphesiz. Kindarlık ise "İntikam" olgusu ile bütünleşti.
Ankara''nın sembol caminin mimarının Vedat Dalokay olduğunu hatırlatırken baba dostum Dalokay''ın CHP''den Belediye Başkanı olduğunu dahası ilk "Metro projesi"nin sahibi olduğunu vurgulamalıyız. Vedat Dalokay''ın mimarı olduğu Ankara Kocatepe Camisi''ne emekli Korgeneral Vural Avar''ın cenaze namazına giderken değişik duygular yaşadım.
Vural Paşa, Türk Hava Kuvvetlerinde "Harekat Başkanlığı" görevini yürütüp, Türk sınırlarının korunması ve terörle mücadelede "Stratejik görevler" yüklenmiş rütbeleri hukuksuzca sökülse de "Adam"dı... "Adam"ları kendi aralarında mukayese etmenin anlamı yok! Aradan 25 yıl geçmesine rağmen kindarlıklarında kararlı olanlar, yaşları 74 ile 91 arasındaki 14 generali Fetö''nün savcı ve hakimlerinin iddiaları ile tutukladılar. Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapan Ahmet Çörekçi 91 yaşında. Aydan Erol, Cevat Temel Özkasnak, Balyoz ve Ergenekon''da bile intikam almaya kalkıştıkları Çetin Doğan hastaneye sevk edilip, rapor almaya bile tenezzül etmeyerek "Onurlu duruşu"ndan taviz vermiyor. Çetin Saner, Çevik Bir tahliye edildi. Erol Özkasnak''ı tanırım. Jandarma Genel Komutanlığı yapan Fevzi Türkeri, lakabı "Peygamber Hakkı" olan Hakkı Kılıç, MGK Genel Sekreterliği yapan İlhan Kılıç, Kenan Deniz ve Yıldırım Türker... Onlarla beraber içeri tıkılan Vural Avar, geçtiğimiz gün Sincan Yüksek Güvenli Cezaevinde uykusunda öldüğünde 85 yaşındaydı. İlaçlarını bile düzenli kullanamayacak halde idi. İşin bir başka detayı daha var. Çevik Bir''in "Demans" sebebi ile tahliyesinden sonra Sincan, Silivri ve Şakran''da hapis yatan emekli generaller için "Sağlık sebebi ile tahliye" taleplerine hep bigane kalındı. Adli Tıp bile vesayet altında. Lakin, kamuoyunun tepkileri üzerine "Ev hapsine çıkmaları" yönündeki istemlere de cevap verilmedi. Cezaevi yöneticileri söz konusu tutukluları tek tek çağırarak "Cumhurbaşkanından af talebi" yönünde dilekçe yazmaları durumunda tahliye edilecekleri belirtildi. Her biri "Affedilecek suç işlemediklerini" belirterek bu talebi kabul etmediler. Yani R.T.Erdoğan''ın vicdanına sığınmayı kabul etmediler. Ki aralarında 85 yaşında olan Vural Avar, af dilekçesini vermediği için hücresinde daldığı uykudan uyanmadı. Ölümü hem de "Şerefli, haysiyetli ölümü" tercih etti. Tabutunu saygı ile selamlarken bu ülkenin vatandaşı olmanın hüznünü değil utancını yaşadım.
Ömrümün sonuna kadar bir dönem Türk Ordusunun "Askerî öğrenci" personeli olarak yaşamanın onurunu yaşayacağım. Türk ordusunda "silah arkadaşlığı hukuku"nu çiğneyerek binlerce yıllık geleneği yıkanlara da lanet okuyorum! Nokta...