Vizyonsuz kuşatma!..

"Her rengi boyadık fıstığı yeşil kaldı" diye bir özdeyiş var ya; Türkiye'de bürokrasinin içinde yuvalandığı çıkmaz da dehşet verici bir gereksizliğin kıskacında, çevreye umutsuzluk, pervasızlık, başıboşluk duyarsızlık ve beceriksizlik saçıyor...

Bitmiş sanki memleketin bütün sorunları;

Sağlıklı okullaşma sanki tamamlanmış, sanki öğretmen açığı kapatılmış, sanki yokluk içindeki köy okulları rehabilite edilmiş, sanki teknik ve endüstri meslek liselerindeki araç gereç- makina ihtiyacı bir çırpıda giderilmiş de, atak yapıyor sözde Milli Eğitim!!!

Sanki son 17 yılda en az 25 kez değiştirilen yönetmeliklerden sonra, sınav keşmekeşi ve eğitim- öğretim sistemi yerine oturmuş gibi, iyice çıkmaza düşen aydınlanma süreci şimdi de bir kesime yönelik ayrıcalıklarla çelişkiye- buhrana sürükleniyor!..

Şimdi de, sözde rehabilitasyon adı altında bir pervasızlık, bir başıboşluk, bir şatafat ve devasa bir israfın pençesine itiliyor eğitim sistemi...

Ve aynı zamanda, sosyo ekonomik bunalımların ortasında; vatandaşların açlık, sefalet ve işsizlik çıkmazında intihara sürüklendiği, topyekün Türkiye de savruluyor sıkıntıya!..

Bundan 5 yıl önce, bir gecede 2 binden fazla okulu imam hatibe dönüştüren AKP iktidarı, FETÖ'nün eğitim-öğretim- dershane- kurs adı altında, sinsi bir kuşatmayla ele geçirdiği Milli Eğitim sistemindeki molla-medrese boşluğunu yine "dinci" eğitim çabasıyla kapatmaya çalışıyor...

Ülkenin bütün köşelerinde, eğitim- öğretim kurumlarının neredeyse yüzde 40'ı imam-hatibe dönüştürülmüşken, imamlar- vaizler Kültür Bakanlığı üzerinden Milli Eğitim'e tayin ettirilirken, bir medrese dayatması daha Tevhidi Tedrisat'ı kuşatıyor...

Aydınlanma çabalarının engellenmesi için devlet bütçesi yine orantısız dağıtılırken; Türkiye, Mars'ta yaşam olanakları arayan dünya ülkelerinin karşısında din değil, "dinci" eğitim çabalarıyla kendine sözde yer edinmeye çalışıyor...

2.7 milyar TL nereye?..

Geçen aylarda; Doğu ve Güneydoğu'daki molla- medrese hocaları, iktidara yakın dernek-vakıf yönetcileri ve sözde kanaat önderlerinin "muhafazakar bir gençlik" yetiştirilmesi amacıyla okullarda görevlendirilmesi konusunda genelge yayımlayan Milli Eğitim Bakanlığı, çağdaş eğitimin kuşatılması için imam- hatipleşme üzerinden ataklarını sürdürüyor...

Dün medyaya yansımıştı: Milli Eğitim Bakanlığı'nın "2019- 2023 Stratejik Planı"na göre, gereksiz ve plansız şekilde açılarak son üç yılda sayıları 3 bin 635'e ulaştırılan imam hatiplerin sözde eğitim kalitesini artırmak için tam 2.7 milyar TL'lik harcama öngörülmüş!..

Yani, vatandaşın ilgi göstermediği, lise giriş sınavındaki sıkıntılar üzerinden öğrencilerin zorla kanalize edildiği imam hatipler devlet bütçesinden devasa bir parçayla daha etkin ve kuşatıcı hale getirilmek isteniyor...

Düşünsenize; çağdaş dünyaya entegrasyonun hızlandırılması için fen, Anadolu ve teknik liselere destek vermesi gereken iktidar, çoğu tarikat- cemaat müridi olan hocaların denetimindeki imam hatiplere devlet bütçesinden adeta para yağdırıyor...

Ve bu dayatmacı pervasızlık, imam hatip ortaokulu ve liselerini zorla etkin hale getirerek, eğitimin adeta köretilmesi için olağanüstü bir uğraş veriyor...

Türkiye'nin imam- hatip görevlisi gereksinimini binlerce kez karşılayabilecek kapasitede mezun veren okullar amacı dışında, hızla yaygınlaştırılırken yatırımlar da durmuyor...

Büyük bölümü öğrenci yokluğundan kapasite dışı çalışan, vatandaşın ilgisini çekmek için altınlı-bisikletli- umre gezili kampanyalarla öğrenci toplamaya çalışan imam hatiplere gerektiğinden fazla yatırım yapan AKP, siyasal ideolojisini de eğitim üzerinden adeta zorla dayatmaya çalışıyor...

Eğitimde kör gidişat!..

Peki; Milli Eğitim Bakanlığı 2.7 milyar lira gibi devasa bir bütçeyi imam- hatiplere niçin aktaracakmış acaba?..

Neymiş efendim;

"Sağlıklı bir din perspektifi sunulması için imam hatip okullarında eğitim gören öğrenciler her yönden geliştirilecekmiş!.."

Neymiş efendim, "İmam hatiplilerin mesleki gelişimlerine yönelik, akademik koçluk sistemi hayata geçirilecekmiş, bu okulların örgün eğitim içindeki niteliği artırılacakmış!!!"

Göreve geldiğinden bu yana, uygulamalarıyla toplumun büyük tepkisini çeken, lise giriş sınavlarındaki karmaşayı bile gideremeyen Milli Eğitim Bakanı'nın son imam- hatip torpili, Türkiye Cumhuriyeti'nin uygar dünyaya entegre olma konusundaki kararsızlığını da öne çıkartıyor...

Ancak sözde din eğitimi veren tarikat ve cemaat okullarındaki taciz- tecavüz rezaletleri toplumda büyük tepki çekmişken, yurttaşlar bağnaz eğitim veren merkezlerden uzaklaşmaya çalışırken; devletin imam- vaiz ihtiyacı dışında, gereğinden fazla öğrenci yetiştiren okullaşma furyasının hiç de iyi niyetli bir girişim olmadığını herkes görüyor...

Oysa bilişim teknolojisinin tüm dünyayı çağdaş uygarlığa sevk ettiği bir dönemde, devlet bilime ve sanata duyarlı, teknolojik gelişimlere hazır bir nesil yetiştirmek için fen liselerinin sayısını arttırmalı, tüm yurtta sadece tabelaları değiştirilerek sözde Anadolu lisesine dönüştürülen okulların araç-gereç donanımını yükseltmeli, eğitim kapasitesini arttırmalı, başta yabancı dil hocaları olmak üzere eğitimci sıkıntısını da bir an önce gidermeli...

Sanki bütün eğitim sorunlarını çözmüş, öğretim kurumlarındaki eksiklikleri gidermiş, öğrencilerin çaresizliğini ve karanlık gidişatını durdurmuş gibi bir algı yaratan Milli Eğitim Bakanlığı, sınıfları boş, vizyonu dar bir furyanın göbeğinde sayıları arttırılan imam hatipleri adeta devletin bekası haline getirmeye çalışıyor!!!

Heyhat ki bu boş çaba, bilim-sanat ve teknolojiden uzaklaşan, uygarlıkla çatışan ve geleceği köreltilerek karanlığa sürüklenmiş bir nesil yetiştirme çabalarından öteye gitmeyecek... Velhasıl, Türkiye'ye çok yazık olacak...

Yazarın Diğer Yazıları