Virüsün verdiği ders!

Dünya üzerindeki yaratıkların en saldırganı, kendi cinsine karşı en acımasız olanı insanoğludur. Yaşadığı toprağı, soluduğu havayı ve içtiği suyu kirleterek kendisi için dünyayı yaşanamaz hale getiren de insandır.

Dünya üzerinde yaşanan onca ekolojik ve sosyolojik felakete karşın insanoğlunun kâr, ele geçirme, hükmetme, kazıma ve kazanma hırsı bitmiş değildir.

Her şey sınırların aşılması, dengelerin bozulması ve amaç dışı kullanımla ilgilidir. Sonunda bir virüs insanoğluna sınırlarını, dengelerini ve eşyanın doğasını bir hamlede hatırlatıverdi.

Çin'de ortaya çıkan bir virüs çok kısa bir süre içinde İtalya'dan İngiltere'ye oradan Amerika'ya kadar dünyanın her yanına yayılıverdi.

Koronavirüs insanlık yönünden çok hızlı bir biçimde küresel tehdit halini aldı.

İnsanlık için büyük bir küresel tehdit haline gelen bir virüse karşı bütün dünya bir anda harekete geçti.

Fabrikalar üretime, okullar eğitime, turistler seyahate, bilim insanları toplantılara ara vermek zorunda kaldı.

Karnavallara, olimpiyatlara, mitinglere ara verildi.

Dünya belki de var oldu olalı, ilk kez bir hastalığa karşı bu kadar hızlı refleks vermek zorunda kaldı.

Hastalık nedeniyle kıtaların kıtalarla, devletlerin devletlerle olan ilişkisi bir yana aynı kendi evi içindeki insanın bile eşiyle ya da kendi anne ve babasıyla olan ilişkisi kesilmek zorunda kalmıştır.

Bazı devletler bir bütün olarak kendilerini dünyadan izole etmişler ve kendilerini korona virüsüne karşı karantinaya almışlardır.

ABD, belki de ilk kez bu virüs vesilesiyle kendi sağlığının Çinlinin ya da İranlının sağlıklı olmasına, İsrail ise varlığının Filistinlinin var olmasıyla ilgili olduğunu anladı.

Suriye'nin içinde kendi kaynaklarını kendisine karşı kullanarak yok eden rejim ve muhalif kesim acaba bu virüsün verdiği mesajı almış mıdır?

İlginçtir. Suriye'de savaşan taraflara seslenen BM Temsilcisi Pedersen, "(Salgın) Hiç ayrım yapmıyor. Sizin, Suriye hükümetinin (rejimin) veya başka bölgelerde yaşayıp yaşamadığınıza bakmıyor. Tüm Suriyeliler için tehlike içeriyor" diyor.

Bu korona denilen virüs; yok ederek ya da yok sayarak var olma stratejisinin bütün dünyada uygulanabilir olmadığını kanıtlamış durumdadır.

İnsanlar ya da devletler bunu anladı mı, anlamadı mı bilinmez ama ötelerin ötesinin verdiği mesaj budur.

Rakip ya da düşman için "yaşasın cehennem" mesajı değildir.

Kabul etmek gerekir ki bu mesaj alındıysa bu da az bir kazanç değildir.

Her insan bir kâinattır!

Ayet "Bir insanı öldürmek, tüm insanlığı öldürmek gibidir." demiyor muydu? Aynı şekilde bir insanı kurtarmanın bütün insanlığı kurtarmak anlamına geldiğini söylemiyor muydu?

Çin'de hastalanan bir insan bütün dünyayı hasta etmedi mi?

İnsanlık bunu düşünmek ve anlamak durumundadır. Yoksa şairin dediği gibi "bunu fehm eylemeyen müdrike-i âcizedir" der, geçilir.

Aslında dünya yalnız insanların değil bütün canlıların ortak anasıdır.

Bilindiği gibi bazı canlılar tek başlarına besin ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için başka canlılarla birlikte yaşarlar. Bu şekilde iki farklı tür arasında beslenme yönüyle bir alış veriş etkileşimi gerçekleşir. İki organizmadan birinin ya da ikisinin canlılığını sürdürmesi için birlikte bulunmalarına simbiyoz (birlikte yaşam) denir.

Bu durum beraber yaşayan iki canlının birbirinden karşılıklı olarak faydalanması anlamına gelir. Birlikte yaşayan canlıların ikisi de birbirine bağlı olup ayrılmaları durumunda her ikisi de zarar görür.

Yaban arıları ile çiçekler arasında, mantarlarla su yosunları arasında, baklagillerle azot bakterileri arasında böyle bir ilişki vardır. Birisinin varlığı diğerinin varlığına bağlıdır. Birisi diğerinden ayrılarak var olamaz!

Anlayanlar için virüsün verdiği ders de budur!