Virüsün tuzağına düşmeyin!...
Tarih yalnızca Coronanın yaşattığı dehşetle sarsılmıyor...
Bu ölümcül sarsıntının giderilmesi konusunda çaba gösteren bilimin çaresizliği de insanlığı şaşırtmaya devam ediyor...
Dünya genelinde vaka sayısı 3 milyonu, can kaybı ise 300 bini aşarken, bir yandan virüsün mutasyon geçirdiği tehlikesi, bir yandan yeni salgın haberleri, diğer yandan da ürkütücü gidişata karşı aşı ve ilaç çaresizliği birbiriyle çelişirken, dünya genelindeki milyarlarca insan umutsuz biçimde bekliyor...
Sormak lazım değil mi; Ay'a sefer düzenleyen, Mars'ta koloni kurmaya çalışan bilim, bir virüsle nasıl olur da baş edemiyor?..
Gerçek nettir; Son yüzyılda savaşlar, depremler ve doğal afetlerle sarsılan dünya, bilimin zirveye çıktığı bir çağda, bir virüs zerreceğinin önünde adeta boyun eğmişçesine, ne yapacağını şaşırmış durumdadır...
Aynı zamanda Rusya liderinden ABD başkanına, Avrupa'daki bilim merkezlerinden Türkiye'ye kadar müthiş bir yarış sürmektedir;
"Coronaya karşı aşıyı kim bulacak?.."
Velhasıl; Amerika'dan Avrupa'ya, Afrika'dan Türkiye'ye kadar salgının tahribatı ezici biçimde devam ederken, ne yazık ki aşı ve ilaç geliştirilmesi konusundaki çabalarda toplumu rahatlatacak bir ilerleme kaydedilmedi...
İki aydır medyaya yansıyan "aşı bulduk, aşı geliştireceğiz, ilaç bulmaya az kaldı, aşı hayvanlar üzerinde denendi" şeklindeki bütün çırpınışların sonuç verdiğine ilişkin bir emare de yok ortada...
İlaç endüstrisinin; bilişim teknolojisi ve sanayi devrimi ile birlikte saç çıkartmaktan ereksiyon ilaçlarına kadar önemli aşamalar kaydettiği bir dünyada, sürekli değişim geçiren ve öldürücü etkisini bir türlü yitirmeyen Coronaya karşı bilimin ve süper devletlerin çaresizliği insanlara tek sinyal veriyor olmalı; "Şimdilik kendinizi koruyun..."
Tehdit sürecek...
Kimileri diyecek ki, "Coronanın alt edilmesiyle ilgili hiç mi olumlu bir haber yok?.."
Her zamanki gibi doğrusunu yazmak gerekirse; salgının dehşet verici gidişatıyla bilim dünyasının çaresizliğini yan yana getirdiğimizde, yakın zamanda da umut verici bir gelişmenin olacağını söylemek mümkün değil...
İşte bu yüzden Fransa'da Corona ile mücadelenin önemli isimleri arasında gösterilen Didier Raoult'un, virüsün ikinci bir dalgası olmayacağını belirterek, "Virüs bu yıl evresini tamamlıyor" demesini de pek inandırıcı bulmadım...
Zaten dünyanın çeşitli ülkelerindeki çok önemli bilim merkezleri ve laboratuvarların Fransız uzmanın iddiasını çürüten açıklamaları, yani mutasyon ısrarları ve "ikinci dalga" endişesi son bir aydır medyada yeterince yer buluyordu...
Dönelim tekrar aşı ve ilaç çalışmalarına;
Son bir aydır bu konudaki haberleri bir tarafa bırakarak ve sadece dün medyaya yansıyan birkaç açıklamaya dikkat çekerek olayı irdelemeye çalışalım;
Teknoloji ve Sanayi Bakanı Mustafa Varank, Türkiye'deki Corona virüs aşı deneylerinin hayvanlar üzerinde başladığını duyurmuş!!!
Bu haber medyada yankı bulurken, aynı saatlerde Erciyes Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Yıldız'ın şu açıklaması da kafa karıştırdı... Dedi ki Orhan Yıldız;
"Corana 1960'lı yıllarda bulunmuş bir virüstür. Bu virüs hep vardı ve şekil değiştirdi. Virüs insanlara bulaşabilir, öldürücü olabilir bir forma ulaştı. Ortaya çıkan durum bir mutasyondur. Virüs önceden sadece hayvanlarda görülürken şimdi insanlarda görülmeye başlamıştır. Bu da virüsün geliştiğini gösterir. Corona, SARS ve MERS virüslerine oranla her yıl atak yapmıyor. 8-10 yılda bir atak yapması söz konusudur. Virüs dünyada 2003, 2012 ve 2019- 2020 tarihleri arasında görüldü. 2028- 2030 yılları arasında aşı geliştirilmezse virüsün bir başka mutasyonu ile karşı karşıya kalacağız."
Kesin çözüm ve sabır...
Meselenin özetine dikkat çekerken de, bilimin içerisinde debelendiği karmaşaya dayanmak zorundayız...
Yani kimse kendini kandırmasın; bilimsel yayınlara, gazete ve televizyonlara yansıyanlar da, özellikle Türkiye'de her konuda uzman kesilen zavallı keşmekeşçilerin dile getirdiği zırvalar da topluma oyalamaktan öteye gitmiyor...
Tekrar edelim; ortalıkta bir aşı ya da ilaç bulunmuş olsaydı, bunu en başta ölü sayısı 70 bine ulaşan Amerika test eder, duyururdu...
Salgın yüzünden ne yapacağını şaşırmış durumda olan Rusya olaya hemen el atardı...
Yıllardır diş fırçası reklamlarında bile abartılı biçimde kullanılan Avrupa ülkelerindeki üniversiteler yarıştan hiç geri durmazdı...
Evet; bilim bu dehşet verici virüse karşı çare bulana kadar, şu anda hayvanlar ve insanlar üzerinde denenen aşı ve ilaçların etkili olduğu kanıtlanana kadar, devletlerden ve bilim adamlarından önce insanlığın yapacakları bellidir;
Steril ortamlarda yaşamak, sosyal mesafeye ısrarla dikkat etmek, temizliğe olabildiğince özen göstermek ve bu konuda alınan önlemlere itibar etmek...
İlaçla ve aşıyla ilgili Dünya Sağlık Örgütü'nden net bir açıklama yapılana kadar kendinizi ısrarla korumaya devam ediniz...
Çünkü virüsün tuzağına düşmemek için şu anda başka çare yoktur...