Vicdan-sızlar!
Cumhurbaşkanı Gül, emekli milletvekili maaşlarına yapılan yüzde yüzlük zammı “Kamu vicdanında yarattığı rahatsızlığı” gerekçe göstererek geri gönderdi ya; önümüzdeki günlerde Meclis’in en önemli konularından biri de bu olacak.
Sözcü’de Necati Doğru büyüğümüz, “Ne dini inanca sığar, ne Anayasal eşitliğe” diyerek bu zam hakkında bir iki kelâm etmişti, okuyanlarınız vardır:
1 işçi ölürse işçi... Eşine 280 TL yardım.
1 milletvekili ölürse... Eşine 75 bin TL
yardım...
Almanya Türkiye’den 5 kat daha zengin...
Almanya’da 8 yıl vekillik yaptıktan sonra emekli milletvekili 3 bin 782 TL(1534 Euro) maaş alabiliyor... Geçen yasa ile Türkiye’de emekli milletvekili tam 7 bin 800 TL alacak...
Demek ki Meclis’in alnında devâsa harflerle yazılan, “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin” vecizesi pek o kadar da doğru değil. Demek ki “Hâkimiyet” milletvekilinin.
Hatta...
Liderin...
Sayın Erdoğan uygun görmeseydi böyle bir emekli, dul ve yetim maaşlarına 30-40 lira zam yapıldığı bir Türkiye imkânlarında emekli milletvekillerinin maaşına neredeyse yüzde yüz zam mümkün olabilir miydi? Olamazdı... Oldu ve kamu vicdanı sızladı...
Tabii bu bir ilk değil...
2005 yılında aynı meclis seçim yatırımı olarak 90 bin muhtarın maaşına tam yüzde yüz zam yaptı. Maliye, 90 bin muhtarın maaşına yüzde yüz zam yapmayı “Bütçeye yük” olarak görmedi. Ne derlerse desinler, işin içinde yine parti çıkarı vardı, çünkü bu yatırımın oy olarak geri döneceği aşikârdı...
Lakin aynı Meclis vekilleri, İstiklâl Savaşı Gazilerine üç kuruşluk zam teklifini reddetti.. Gerekçe olarak da, “Bütçeye yük” getiriyor dediler. Oysa o gün İstiklâl Savaşı Gazisi olarak 3 kişi hayattaydı. Bu vatanı kendilerine borçlu olduğumuz 3 gazinin eline 206 lira geçiyordu o gün. Başka bir ülkede vatanı kurtaranlardan 3 gazi kalsa, o ülke o 3 gaziye her ay 10 bin lira verirdi, ellerini ayaklarını öperdi, kuş tüyü yataklarda yatırır, kuş sütüyle beslerdi. O gün 90 bin muhtara yüzde yüz zammı bütçeye yük görmeyen ve bugün emekli milletvekilleri için yüzde yüz zam yapmayı planlayan canım ciğerim Meclisimizin vekilleri o gün bu üç vekile üç kuruş zammı çok gördüler. “Bütçeye yük” dediler. Bu aslında ey gaziler, “Siz bize yük olmaya başladınız” demek gibi, ağır bir şeydi amma oldu...
Dedik ya, başka ülkeler böyle yapmaz..
Niye böyle söylüyoruz?
Bakınız SSCB dağıldıktan sonra Almanya Kazakistan’da yaşayan 100 bin Almanın ayağına gitti, onları vatanlarına getirtti. Artık siz buralarda boynu bükük yaşamayın, sizin bir vatanınız var, dedi, iş güç sahibi, mal mülk sahibi yaptı... “Almanya zengin” diyebilirsiniz. Tamam, Almanya Türkiye’nin beş katı zengin... İyi de aynı Almanya emekli milletvekiline Türkiye’deki gibi bonkör davranmıyor. Garibine, gurbettekine, yiyecek ekmek sıkıntısı çekenine sahip çıkıyor önce...
Hadi o Almanya diyelim...
Bu bir zenginlik değil bir şuur meselesi...
Çünkü aynı Kazakistan’da tam 150 bin Rum vardı. SSCB dağılınca o çelimsiz bütçesi ile Yunanistan tam 150 bin Rum’u Yunanistan’a getirtti... Yazdıkça canım sıkılıyor.
En iyisi burada kesmek...
Pekiyi buna ne demeli?
Taraf’ta okuyunca gözlerimize inanamadık.
Mavi Marmara’yı uluslararası sularda basarak Türkleri katleden, PKK militanlarına Hatay’daki askeri üsse baskın yaptırarak altı Mehmetçiğimizin şehit ettiği kesinleşen İsrail tutmuş 20 Eylül’de Hatay’ın Kırıkhan mevkiindeki askeri tesislerin üzerinde tam dört saat insansız savaş uçağı Heron uçurmuş.
Yani bir İsrail casus uçağı Türkiye sınırlarını ihlal etmiş, askeri bir tesisin ciğerlerinin röntgenini çekmiş. Tam dört saat.
Diyarbakır’dan kalkan F-16 Savaş uçaklarımız bu uçağı düşürmemiş, düşürememişler? Niye, çünkü, “Düşürün” izni çıkmamış...
Bu ne ürkeklik...
Böyle bir ülkede milli tank projesini, savaş uçakları için milli yazılım projelerini üreten bilim adamları, mühendisler elbette bir bir suikast kurbanı olur... Elbette İsrail ajanlarının yetiştirdiği PKK’lı tetikçiler askeri üsleri basar, elbette kaçakçı köylüler “terörist” diye hedef haline getirilir, elbette daha iki yıl önce “Dünyanın en güvenli tesisi” olarak denilerek hizmete giren Kırıkkale Mühimmat deposu sabotaja maruz kalır...
Taraf’ın haberi inşallah doğru değildir...
Eğer bu haber yalanlanmazsa Türkiye resmen bitmiş demektir. İsrail, işgal altındaki Irak’ta bile bu kadar at oynatamıyor, sözü sadece Barzani bölgesinde geçiyor...
Ayıp...