Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Verdiğiniz sözleri unutmayın!

Seçim sonuçlarına ulaştık. Atatürk: “Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk denir.” diyordu. Cumhuriyeti kuran halk 92 sene sonra Cumhuriyetinin sahibi olduğunu kendisine has ağırbaşlılık, ciddiyet ve kararlılıkla ifade etti. AKP, seçime çift başlı girdi. Erdoğan, devletin bütün imkanlarını kullandı. Davutoğlu, devletin verdiği bütün fonları harcadı. Şimdi sıra AKP’nin karşısında olan, meydan meydan AKP iktidarından, Erdoğan’dan hesap soracağız; diyen üç partinin yöneticilerindedir. Millet onlara hırsızlıkların, yolsuz işlerin, kanunları çiğneyenlerin üstüne gidin ve vaatlerinizi gerçekleştirin diye oy verdi. %10 barajı halkın vicdanına ters geliyordu. Hemen her partiden yurttaş bu barajın kalkması yolunda oy kullanarak HDP’nin önünü açtı, 80 milletvekili verdi. Çok şükür HDP yöneticileri başta S. Demirtaş olmak üzere milletin bu muhteşem mesajını iyi değerlendirdi. “Bize emanet verilmiş oylara asla ihanet etmeyeceğiz” beyanıyla hakikate teslim oldu. Bu sorumlu tavrın devamlı olmasını bekliyoruz.

Kamburlar atıldı

Milletin ikinci kararlılığı Sayın Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) Devletine yüklediği ve yüklemek istediği bütün kamburları söküp atmak oldu. Meclise girmeyi başaran partiler bu kapıyı iyi görmeli ve Tayyip Erdoğan enkazını temizlemelidir. Nedir bu enkaz, derseniz; en başta yargı gelir. Başkanlık ihtirasıyla; ayıpları, kirli işleri gizlemek amacıyla Türkiye’ye öyle bir hâkim tipi getirildi ki adalet hayatımızın bütün değerleriyle kavgalı ve emireri psikolojisine girmiş bir yargı düzeni... Ancak, büyük millet seçimde bütün bunları silkeledi, başkanlık sistemi istemiyorum, “Seni Cumhurbaşkanı yaptım. Yerinde otur! Sınırlarını bil!” dedi. 13 yılın perişan ettiği maarif hayatımızın Suudi Arabistan’a döndürülmesi yolundaki gayretlere kesinlikle “Hayır” dedi.

Türkiye, Dünya Adalet Projesi (World Justice Project)’nin 2005 yılı raporunda 102 ülke arasında 59’unculuktan 80’inciliğe gerilemiştir. Şeffaf hükümet konusunda ise daha da aşağı inerek 82’nci oldu. Türkiye gelir düzeyi ile karşılaştırıldığında 31 ülke arasında 29’uncu sırada yer alıyor. 30’uncu sırada İran ve 31’inci sırada da Venezüela var. Bizim bulunduğumuz gelir düzeyinde Kostarika ise açık ara ile birinci. Bu bizim için utanç değil midir?

Dünya Adalet Projesi rakamlarının gösterdiği bir diğer acı gerçek Türkiye’de hükümetin, yargının işleyişine doğrudan müdahale edebildiğidir. Bütün bu çirkinlikler Türkiye’yi “Dünya Ezikler Listesi” ne sokmuştur.

Eğitim sınıfta kaldı

13 yıl içerisinde Millî Eğitim’deki temel gayretleri: Millî Devlet, Millet, Türk ve Atatürk kavramlarını silmek üzerine yoğunlaştı. “En büyük iftiharım Türk yaratılmamdır!” diyen Atatürk’ü hemen her vesileyle yaralamak, eğitim siyasetlerinin omurgası oldu. Onlar bu zavallı gayretle zaman kaybederken dünya, son derece hızlı bir teknolojik değişim süreci yaşıyordu. Bu değişim döneminde gençlerin başarılı olması için sahip olması gereken beceriler, maharetler sürekli değişiyor. Bizim Millî Eğitim sistemimiz ise bu değişime ayak uydurabilecek esneklikten çok uzak. Maalesef devamlı yerinde sayan bu sistemle gözlük takmış atlar gibi tek yönü gören insanlar yetiştiriyoruz. Bakanlık önce 8 yıllık kesintisiz eğitimin başarıya ulaşması yolunda gayretler sarf etti. Eğitimde sayı çoğunluğundan kaliteli adam yetiştireceğiz çizgisine geldiler ve hangi rüzgârın estirdiği 4+4+4, bir kereste gibi sistemin başına çöktü. Millî Eğitimin kaliteyi tutturmak yolundaki projeleri arşive geçti ve eğitim sistemimiz gazetelerde yer alan Cumhurbaşkanımızın oğlunun takipçisi olduğu 1 milyon imam hatipli öğrenci yetiştireceğiz iddiasıyla tam bir keşmekeşe döndü. Türkiye çağın istediği becerilere sahip teknik donanımı mükemmel gençler yetiştiremiyor. Dünya ezikler listesinde yerimizi betonarme eden elemanlar mezun ediyoruz.

Sorumsuzluk örnekleri

Şu anda Türkiye’nin karşısında bu saydığımız çözüm bekleyen çok ciddi problemlerin yanında; dış politikanın 13 yılda içine sürüklendiği çıkmaz sokak var. Türkiye’nin dünya arenasında terörü teşvik eden bir ülke olarak değerlendirilmesi acıdır. Doğu Akdeniz ve Kıbrıs sorunları aleyhimize gelişiyor. İşsizliği emecek yatırımlarla Türkiye’yi üreten, mal bolluğuna ulaşmış, ihracat yapan ekonomi anlayışına geçireceğiz. Bölgeler ve sosyal zümreler arası gelir dağılımını sağlayacak kalkınma anlayışıyla hazırlanmış, uygulanma iradesi olan ekonomik projelere ihtiyacımız var. Seçimin sonucunda ortaya çıkan tablo bütün bunlara çare bekliyor. Çarenin koalisyon olduğu kesin. Dünün muhalefeti bugünün iktidar adayı CHP, MHP ve HDP’nin sayın yöneticileri, bu gerçeği görmek ve bu boyutlarda bir hükümet programında anlaşmak zorundadır. Falan parti filan partiyle beraber olsun demeçleri, kusura bakmasınlar tipik sorumsuzluk örnekleridir. Haddinizi, hududunuzu bilirseniz koalisyonlarla pekala büyük işler başarılır. Millet karanlık bir perdeyi aralamıştır. Sorumlu siyasilere yakışan, bu aydınlıkta işi omuzlama iradesini göstermektir.

Yazarın Diğer Yazıları