Vekillerin kırmızı çizgileri...
7 Haziran seçiminin muhasebesini yapmadan koalisyon pazarlığı yapan siyasi partilerin yöneticilerinin tuzu kuru. Evet; oldular diyorum. Zira gerçek anlamda seçilmediler. Listelerin en tepesine konarak seçmenin iradesi dışında vekillik rozeti taktılar. Dahası bazıları şimdiden “bakanlık” düşleri görüyor. Hani olur da muhtemel koalisyon hükümetinde o koltuğa otururlarsa ömür boyu “Sayın Bakanım” payesini de kapmış olacaklar. Lüks makam araçları, danışmanlar, bürokratlar, harçlar, ödenekler vs. derken başları döner mi bilmem ama hayali bile mutluluklarını katmerliyor. Siz bakmayın “Kırmızı çizgi” mavralarına... Yıllardır ağızlarında sakız ettikleri kırmızı çizgilerin gök kuşağından griye dönüştüğünü cümle alem biliyor. Muhalefet partilerinin hezimet sayılabilecek seçim sonucunu “zafer!” olarak gören zihniyet, çoktan seçim bölgesini terk edip başkentte Sayın Genel Başkanın gözüne girme telaşında. İkinci, üçüncü hatta dördüncü dönem vekil olanlar, tecrübe ve kıdem ile bakan olma haklarının bulunduğuna inanıyor.
Gazetecilik mesleğimizden kaynaklanan irtibat ile bir çoğunu tanırım. “Yeter, yoruldum... Yerimizi genç kuşaklara bırakıp, tecrübelerimizle onlara yardımcı olalım” diyen neredeyse yok. Allah muhafaza oğlu vekil olmak istese “daha yaşın genç biraz daha bekle”der çoğu.
Seçim çalışmaları sırasında “Canım, cicim” dedikleri emekçi partililerin telefonlarına bile bakmıyor bir kısmı. Daha yemin etmeden vekillik havasına girip şoförüyle “toplantıdalar” mesajı gönderiyor.
HDP’yi anladık. Onların Kırmızı Çizgisi İmralı... Kandil’den gelen talimat ile Öcalan’a özgürlük diyerek listeye alınmanın, ömür boyu vekillik ayrıcalığının bedelini keyifle ödüyorlar. Ama CHP ve MHP’dekileri anlamıyorum. Bir vekilden, bir Genel Başkan Yardımcısından, “Bu seçim sistemi ve yasalar yüzünden kaos yaşanmaktadır. Seçim sistemindeki adaletsizliği gidermek için ilk şartımız koalisyon pazarlığı, ortaklık anlaşmasından önce seçim ve siyasi partiler yasalarının değiştirilerek adil hale gelmesini sağlamak asıl kırmızı çizgimiz” diyen var mı? Çıt çıkmıyor bu konuda... Nasıl olsa Meclis’e kapağı attılar. Geride kalanlar umurlarında değil. Deniz Baykal’a görev verilirse bir yolunu bulup rampa yapma planları yapanlar var. Yıllarca üç-beş parti dolaştığı halde liderin gözdesi olan eski kulağı kesiklere yakın durup işlerini yoluna sokma telaşı, ikbal hırsı gözlerini kör etmiş bir kısmının. “Koca memleket hükümetsiz kalacak değil ya, bir yolunu bulacağız” cakası satanların kahir çoğunluğunda el ile tutulur formül de yok. Meşhur kıssada olduğu gibi onların kırmızı çizgisi isot tarlası... Yani milletvekilliği dokunulmazlığı... Öncelik; arabalarının modelini değiştirip, başkentin en pahalı ve gözden ırak yerlerinde ev sahibi olmak. Tek sıkıntıları seçim öncesi Meclis kadrosunda bulunan danışmanlık ve şoförlük için bol keseden verdikleri vaat. İki kişilik kadro için bin kişiye söz verildiğinden bir süre telefonlara çıkmayıp kurtulmak en iyisi. Bakan olamazsa etkin bir komisyona girmek Meclis’in raconundandır. Meclis divanı, idari amirlik, komisyon başkanlığının da geniş makamları ile fazladan personeli ve araçları var. Parti Genel Merkezlerinin verdiği “konuşma!” talimatını yemin gibi peşinen yerine getirenlerin takip ettikleri kırmızı çizgiler şimdilik böyle. Takip etmeye, yazmaya devam edeceğiz.