Vedalaşma zamanı

Çanlar, Türkiye’yi yoksullar ülkesi yapan, işsizliği tavana vurduran, çiftçinin anasını ağlatan, oy uğruna, TSK’yı bürokratik bir güvenlik birimine çevirmeye uğraşan, yargının canına ot tıkamak isteyen iktidar için çalıyor

İsrail’in Gazze’ye uyguladığı insanlık dışı ambargoyu hiçbir şey mazur gösteremez. Ancak işin görünen yanının bir de görünmeyen yüzü var. Anlaşılan o ki, bu huruç harekâtını yapanlar, harekât planlaması uzmanları olsalar gerek.
(...) Geriye dönüp, olup biteni bir düşünebilsek, içine düştüğümüz yaman çelişkiyi anlayacağımızı sanıyorum:
Politikamız neden Filistin ya da Hamas’a endekslendi?
Bir buçuk milyarlık İslam coğrafyasında başka kahraman çıkmadı da bu iş neden RTE’yi bu kadar ilgilendiriyor dersiniz?

Çok çabuk unutuldu
Türk limanlarını İsrail’e satan bu hükümet değil miydi?
Mayınları temizleme işini İsrail’e ihale eden RTE değil de başkası mıydı?
İsrail’le her türlü askeri işbirliği anlaşmaları imzalayan bu hükümet değil miydi acaba?
İsrail savaş pilotlarına Konya Ovası’nda atış eğitimi izni veren bu RTE değil miydi? Bu eğitimlerden sonra İsrail savaş uçakları Filistin’in üzerine ateş yağdırmadılar mı?
Güney Doğu Anadolu’nun verimli topraklarını İsrailli işadamlarına açan, toprak satışının önündeki engelleri kaldıran, her türlü kolaylığı sağlayan bu hükümet değil miydi?
Buna karşı çıkanları vatan topraklarını savunmaya çalışanları Yahudi düşmanlığı ile suçlayan RTE değil de başkası mıydı yoksa?
Son Gazze saldırısından önce Türkiye’ye gelen Olmert kimlerle görüştü?
Bir hafta sonra da Gazze saldırısı başlamadı mı?
Gül Cumhurbaşkanı olduktan sonra ilk kimi davet etti?
Perez’i! İsrail Cumhurbaşkanı Perez AKP’nin davetlisi olarak nerede konuştu?
TBMM’nde.
Yahudi cesaret ödülünü alan Müslüman Başbakanı kim?
Recep Tayyip Erdoğan.
İsrail Dışişleri Bakanı Livni, bakan seçildikten sonra ilk gezisini nereye yaptı?
Türkiye’ye.

Ne oldu da böyle oldu
İki sevgilinin arasına neden kara kedi girdi?
RTE, cihan pehlivanlığına neden soyundu dersiniz?
Ergenekon ya da Balyoz’un ömrü bitti mi acaba?
Evet, RTE’nin yeni bir şeyler yapması gerekiyor.
Ülkeyi, korku imparatorluğuna dönüştüren, işsizliği %15’le tavana vurduran, yoksulluk sınırını 2.500, açlık sınırını 1.450 TL’ye çıkaran, çiftçinin anasını ağlatan, oy uğruna, ülkeyi inanalar inanmayanlar, laikler-antilikler, açılım diye diye Türkler ve Kürtler diye bölmeye çalışan, TSK’yi bürokratik bir güvenlik birimi haline getirmeye çalışan, bunda da başarılı olan, Türkiye’yi yoksullar ülkesi yapan, yargının canına ot tıkamak isteyen, onlarca aydını, gazeteciyi içeriye tıktıran AKP Hükümeti ve RTE için çanlar çalıyor.
Yalnız “ONE MİNUTE” Sayın
Başbakan,
Türkiye insanının kanı üzerinden reyting yapmayınız.
İsrail’in yardım konvoyuna yaptığı bu baskın size kaç puan getirir dersiniz?
* Latif Okul

+++

Her Kırgız Fergana Vadisi’ndeki Özbek kadar Özbek’tir
Küresel emperyalist güçlerin kirli elleri Türk coğrafyasında gezinmektedir.
Bugün Türk coğrafyasında yaşanacak her türlü kargaşadan, iç çatışmadan daha doğrusu akan kardeş kanından Rusya ve ABD nemalanmaktadır. Bu küresel emperyalist güçler yaklaşık bir asırdır Anadolu topraklarında birlik ve beraberlik içerisinde kardeşçe yaşayan insanlarımızı “Türk - Kürt, Alevi - Sünni, Sağcı - Solcu” diye ayrıştırıp kardeşi kardeşe kırdırmışlardır ve halada kırdırıyorlar.
Bağımsız Türk Devletleri’nin her biri bu tür oyunlara karşı acil önlem alıp halklarını bilinçlendirilmelidir. Bugün Kırgızistan’da yaşanan bu elim hadiseler ve ayrışmalar yarın Azerbaycan’da, Kazakistan’da, Özbekistan’da, Türkmenistan’da, Tacikistan’da da yaşatılmak istenebilir. Bu nedenle kardeşi kardeşe kırdıracak her türlü oyundan uzak durmak için acil önlemler alınmalıdır. “Fergana Vadisi’ndeki Özbek ne kadar Özbek ise bizlerde o kadar Özbek’iz. Bizler ne kadar Türk isek onlarda o kadar Türk’tür. Ve Kırgızistan’daki Kırgız ne kadar Kırgız ise Kırgızistan’daki Özbek’te o kadar Kırgız, Özbek’te ne kadar Özbek ise Kırgız’larda o kadar Özbek’tir”. Kısacası “dünyada yarım milyar Türk yaşıyorsa dünyada yarım milyar Kazak, yarım milyar Özbek, yarım milyar Kırgız, yarım milyor Türkmen, yarım milyar Azeri, yarım milyar Tatar yaşıyor” demektir.
* Reyhan İşeri

+++

Bakarkörlere yuh olsun
Birden çocukluğumuzda cırt atanlara çektiğimiz “Yuhhh!..” sesleri yankılandı kulağımda.. Yuhhh!..Eksenin kaydığını yeni görenlere..
Eksen, 2002 yılının, 3 kasımında
yaşadı ilk şok kaymasını. “Kanlı mı kansız mı!?” olacak derken, Hikmetyar’in dizi dibinden çıkagelen bir yiğidin(!?), önce yüde otuz dörtle %66’lık, sonra %47 ile %61’lik Meclis çoğuluğunun milli irade(!?) olduğu
dayatmasıyla!..
Ogün bugündür kaymakta ekseni ülkenin..
Ucu açık kürt paketi, Ermeni paketi, Alevi paketi, Anayasa paketi, demokrasi paketi, roman paketi, komşularla sıfır sorun paketleri açılırken yokmuydu bu eksen kayması!?..
Müslüman bir Cumhurbaşkanı(?) seçilirken eksen yerinde mi durdu!?..
Hem laik hem müslüman olunmayacağı fetvaları çok
önceden verilmişken, belli değil miydi eksenin yerinde
durmayacağı!?
Üniversiteler medreseleştirilirken, ulemalara danışmalar kanunların önüne geçerken, kanunların arkasından dolanıp devletten puan alınırken ülkenin ekseni yerinde miydi!?..
(...)
Eğitim birliği yasasının içi boşaltılmışken, Diyanetten binlerce trasferle Milli Eğitimin tüm idari kadroları doldurulurken, hala ekseni yerindemiydi ülkenin!?..
Atatürk’ün “Bu ülke şeyhler, dervişler, müridler ve meczuplar ülkesi olamaz!” sözüne inat, tarikatları soruşturan savcılar bile, sanık sıfatıyla, özel mahkemelerde yargılanıp aylarca hapislerde tutulurken, ülkenin ekseni yerindeydi de, daha dün kaydı, öyle mi!?..
Türk Silahlı Kuvvetlerinin saygınlığı ile oynanırken, kozmik odalarına girilirken, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel yapısı ile problemi olanların alaylarına muhatap olurken, ülkenin ekseni yerindeydi öyle mi!?..
(...)
Eğer bu eksen kaymasının, “Hamas, terör örgütü değildir!” söylemi ile, Arap ülkeleriyle vizelerin kaldırılmasıyla başladığı sanılıyorsa; lafı esirgemenin anlamı yok!.. Yuuhh olsun bu aymazlığa..
Hikmetyar’a kefil olunduğunda, Başbakan ve bakan eşlerine Arap şeyhlerinin düğünleri için özel Başbakanlık uçakları tahsis edildiğinde eksen hep kayıktı!..
7.5 yıl önce kaymış ekseni, yeni gibi göstermek, yanlışın ötesinde gaflettir...
Bakarkörlere yyuuhh!...
* Mehmet Halil Arık / Denizli

+++

Bu askerler nerede savaştı
“Seydibeşir Kuveysna Osmani Useray-ı Harbiye Kampı” size neyi hatırlatıyor.
Bu askerler hangi savaşta nerede tutsak edildiler? Kimler tarafindan hangi işkencelere tabii tutuldular? Kimler icin savaşmak üzere nereye gittiler, sonra kimler ile savaşmak zorunda kaldılar? En büyük nimetlerden biri olan görme duyunuzu 1 gün içinde kaybetmek nasıl bir duygudur? Neden hiçbir yapımcımız İMECE usulu ile bu konuyu filme almaz? Neden Polat Alemdar bu konuya bir el atmaz? Peki basınımızda neden bu konu 1 kere bile hatırlatılmaz? Dile kolay, 15.000 Mehmetçik, 1 günde görme duyularını yitiriyorlar... Filistin’e, Filistinli Arapların yardım cağrıları üzerine giden ve fakat İngilizlerin Filistinli Arapları yanlarına çekmeleri suretiyle, Filistinli Araplarla savaşmak zorunda kalan Mehmetçikler... İHH bu 15.000 Mehmetçik için 1 mevlüt okutmuş mu? Hadi vazgeçtim mevlütten, acaba bu olaydan haberleri var mı? Ama eminim ki, devlet buyuklerimizin bu konu hakkinda geniş malumatları vardır, zira, neden Mehmet Akif’in; “Türk Arapsız yaşayamaz; kim ki yaşar der, delidir Arabın Türk, hem sağ gözüdür, hem sağ elidir” dizelerini kullansın!
* Haluk Ufuk Canbek

+++

Ulus devletleri eyalet veya şehir devletciklerine ayrıştırarak daha kolay yönetilir ve yutulur kılmak için ABD nin planları devam etmektedir. Ne yazık ki ABD bu planlarını devletler içindeki işbirlikçilerine yaptırmaktadır. Etnik gruplar ülkesiyle birlik ve kardeşlik içinde olmadığı sürece emperyal güçler tarafından yutulmaktan kurtulamazlar.
* Davut Koç

+++

‘Arap.. Arap..’ çarpıtması
Bendeniz İstanbul doğumlu ve 80 yaşındayım. Araplara merak saran Başbakanın yaptığı çirkin benzetme için gerçeği açıklamak istedim. Başbakan “sokaklarda çocuklar köpekleri arap arap diye çağırılardı” şeklinde konuştu. Onun bahsettiği dönemlerde İstanbul’da acaba kaç arap vardı da çocuklar köpek muamelesi yapsınlar. Meselenin aslı şu. İstanbul oldum olası sokak köpekleri ile doludur. Dokunmazsanız bir şey yapmazlar. Bilindiği gibi bazıları boz renginde bazıları da kuzguni siyahtır. Ben dahil tüm çocuklar bu zavallı hayvanlara ekmek verebilmek için arap arap diye bağırarak çağırırdık. Meselenin aslı budur. Ve o yıllarda nufusu 600 bin olan İstanbul’da değil Arap, Rum, Ermeni ve Musevilere de kötü gözle bakılmamıştır.
* İlhan Turalı

+++

Resim dersi de nostalji oldu
Resim dersinin ilköğretim programından çıkarıldığını, yerine Görsel Sanatlar diye bir ders konulduğunu öğrenir öğrenmez, on yıllık emekli olduğum halde, öğretmenlik damarlarım kabardı. Bir dizi “Resim Yapmayı Öğreten Boyama Kitabı” hazırladım. Bu çalışmayı promosyon ürünü olarak dağıtacak gazete veya basacak yayınevi bulamadım. Boyumdan büyük borca girdim, Boyama Kitabı 1-2-3-4’ü bastırdım. Dağıtımcı ve satıcı bulamadım. Kitapların bir bölümünü parasız dağıttım. Bütün çocuklara ulaşabilsin diye, kitapçıkların içeriğinin tamamını internete koydum. Kitapçıkları tanıttığım internet sayfasını görmek için, http://deftercikler.blogspot.com adresini ziyaret eder misiniz?
* Cahit Çelik / Emekli Öğretmen

+++

Biri ‘neden şimdi’mi dedi!
Taşları bağlayıp da itleri salanların “Neden şimdi?” diye sormaya hakları var mı?
Tavşana kaç, tazıya tut diyenlerin “Neden şimdi?” diye sormaya hakları var mı?
PKK’nın korkulu rüyası olan özel birimleri dağıtanların, şimdi düzenli
orduyu dağa taşa gönderenlerin
“Neden şimdi?” diye sormaya
hakları var mı?
Ülkenin kaderini başka ülkelerin kaderine bağlayanların “Neden şimdi?” diye sormaya hakları var mı?
Sözde açılım adı altında, bölücünün yollarına, utanmasalar kırmızı halılar serecek olanların “Neden şimdi?” diye sormaya hakları var mı?
2000’li yıllara doğru PKK’yı bitirme noktasına getirenler nerde diye sorarlar adama!
PKK’yla mücadelede destanlar
yazan komutanlar nerde diye sorarlar adama!
Adını duyduğunda, bölücü eşkıyaya soluğu Irak topraklarında aldıran efsane kahramanlar nerde diye sorarlar adama!
* Mehmet Demirkol

+++


Devlet yok
hükmünde(!)

Eğer Anayasa toplumsal uzlaşma metni ise, Anayasa’yı yok saymak, tüm toplumsal uzlaşmaları yok saymak anlamına gelir.
Uzlaşmanın olmadığı bir yerde, bir düzen, bir nizam olmaz. Taraflar haklarını güç kullanarak almaya kalkarlar.
Bir başka ifade ile bu uzlaşma(Anayasa) yoksa bir devlet yok demektir.
Anayasa Mahkemesinin kararını yok hükmünde saymak, devleti tanımıyorum demektir. Türk Devleti yoksa ve ortada bir irade varsa, bu irade kimin iradesi olur?
* Bülent Esinoğlu

+++

MİNİ YORUM

Gazze’de bugün kimse ölmedi

Yazıyı yazarken şehit sayısı 10’du. Yaralı sayısı 16. Gün boyu sokaklardaydım. Geçtiğim yerlerde muhtemelen iki hafta önce eline Filistin bayrağını kapıp meydanlara koşanların evleri de vardı, işyerleri de... Metrobüste illa ‘onlardan biri’ yolculuk ediyor olmalıydı. Otobüste ve vapurda öyle... Ama tık yok! Ses yok, bayrak yok, gözyaşı yok... 10 canımızı daha kaybettik, kaç 10 daha kaybedeceğiz... Ama her şey yolunda Türkiye, Gazze’de bugün kimse ölmedi!

Yazarın Diğer Yazıları