Vazgeçilmezler ve Toprağın Altı
Yıkmak kolaydır, yok etmek de. İtelemek, ötelemek ve örselemek için estetiğe ve zarafete ihtiyaç duyulmaz. Zayıflatmak için ayırmak, yıkmak için de kökleri temele bağlayan bağları koparmak yeterlidir. Çoğu zaman birleştirmek, bütünleştirmek ve birlik haline getirmek devâsâ gayretler gerektirdiği halde; bozmak, bölmek ve ayırmak için bir avuç yem yeterli olur. Önüne atılan bir avuç yem yalnız kuşları değil bir davanın mensuplarını da birbirine düşürebilir.
Birbirine düşürmenin onca kolaylığına, bölmenin onca basitliğine karşın birleştirmek ve bir hedefe yöneltmek o derece zordur. Hem fizikte hem de siyasette bozmak ve yıkmak en kolay yapılan bir iştir. Büyük bir organizasyonu dağıtmaya, birkaç iftira, dedikodu, entrika ve münafıklık yeterli gelebilmektedir. Aşırı kuşkucu davranışlar, kendine güveni olmayan yönetimler ve zayıf örgütsel yapılar yıkım amaçlı yönlendirme faaliyetlerine karşı sigortasızdırlar.
Siyasi ve sosyal hareketleri sloganlar, ritüeller, gösteriler ve eylemlerden ziyade hedeflerinin isabeti ve değerlerinin yüceliği bir arada tutar. Bir hareket, kendisini diğerlerinden farklı ve başka kılan vazgeçilmezleri ile ancak mensupları için bir cazibe merkezi oluşturabilir. Hareketlerin mensupları tarafından meşru ve savunulabilir olarak nitelenebilmesi, için ahlaki, insani, maddi, milli ve manevi hedefleriyle birlikte bu hedefler için ömrünü vakfetmiş olan vazgeçilmezlerinin de olması gerekir. Değerleri hem var eden hem de onlarla var olan çilekeşlerin gördüğü saygı herhangi bir hareketin mensuplarının nezdinde meşruiyetin ölçüsüdür.
Bir davanın fiziki emektarları, çilekeş düşünürleri, idealleri yüzünden yıllarca itilip/kakılmış olan bürokratları hatta bu yüzden katledilen mensupları ve sakat kalmış olan gazileri onların vazgeçilmezleridir. Yönetimler, iriliğini, diriliğini, meşruiyetini, saygısını ve gücünü bu vazgeçilmezlerinden alır. Vazgeçilmezlerine vefa göstermeyen bir hareketin ne başarısı ne de bekası olur.
Özellikle iş örgütlerinde vazgeçilmezlerini bu günkü yönetimlerini sürdürmek için tehlikeli sayarak yok sayan yönetimler, gerçekte kendilerini bir süre sonra vazgeçilir kılacak olan yolu açmış olurlar.
Kırk yılda kazanılan bir değerinden kırk dakikada vazgeçenlerin vaz geçilmezi olmaz. Akvaryumdaki tatlı su ile beslenenlerin okyanuslarda vahşi devlerle mücadele ederek bu günlere gelenlere saygısının olmadığı yerde hiç kimse vaz geçilmez olmaz. Herkesin vaz geçilir olduğu yerde, bir gün kendisinden de vazgeçileceğini bilen bir kimse büyük bir şevk ile gücünü hareketin emrine veremez. İnsanları böyle bir kuruluşta dava ve ideal birliği değil çıkar birliği bir araya getirir. Çıkarların sürdürülebilir olduğu sürece birliktelik devam eder. Meydana gelen ilk yenilgiden sonra da çıkarları bozulanlar derhal hareketi terk ederler.
İdeal birlikteliği yapmış olanların aksine çıkar birliği yapanların sarsılmaz inançlarından, değişmez değerlerinden söz edilemez. Onlar için hiç kimse ve hiçbir değer vaz geçilmez değildir. Çıkarlarını büyük ölçüde mevcut statükonun devamına bağlayan menfaat odakları için esas olan ilke, ülkü ve erdem değil başarıdır.
Herhangi bir hareket; dün ile bugünü, analiz ile sentezi, itiraz ile itaati, muhalefet ile sadakati, hedef ile değeri, parça ile bütünü bir araya getirip hedefe yönelterek ancak çilekeşlerini vaz geçilmez kılabilir. Ayırıcı, buyurucu, suçlayıcı, vaz geçici ve itici tavırlar, kurumların gönül gücünü yok etmekle kalmaz kurumların felaketine de neden olurlar.
Bir hareket değerlerinden vaz geçtiğinde iddialarından ve başarılarından da vazgeçmiş olur. Dünkü değerlilerini bugün vaz geçilir kılanlar yarınlarda da kendilerini vaz geçilir kılmış olurlar.
Yukarıdakiler, toprağın altının kendini vaz geçilmez sananlarla dolu olduğunu bilerek yazılmıştır.