FOX'un Çalar Saat'inde bir haber dikkatimi çekti. Bu, Çanakkale'deydi. Destanı yorumlayan görevlilerden biri konuşmasını tamamladı. Aynı anda dinleyici sıralarından bir ses duyuldu; "Sen Atatürk'ü biliyor musun?" Cevap sadece "evet" oldu. Bağıran şahıs devam etti:
- Fatiha okuduklarının içinde niye Mustafa Kemal'den bahsetmedin?
Zatı muhteremin karşılığı daha ilginçti.
- Ettim ya. Bütün Çanakkale şehitleri için dedim ya!
Hedef belli:
Araştırdım, Atatürk'ü tarihten silmek isteyen bu şahıs Diyanet İşleri'nde görevli. Eğer bu ülkeyi kurtaran, Cumhuriyet'i kuran Büyük Önder'i hatırlamayan biri, Çanakkale Zaferi'nin 104. yılını değerlendirme görevini almışsa, vay hâlimize.
Amaçları belli. Hazırlanan plan ortada. Bu memlekette hâlâ fesliler fetva veriyorsa, iyi düşünmeliyiz.
Teşekkürlerim ise iki kişiye. İlki "dinleyici sıralarından uyarıda bulunan şahsa." İkincisi de İsmail Küçükkaya'ya. Bu tespiti tekrar tekrar gözlerimize soktuğu için.
Gülden Aydın
Değerli bir gazeteciyi kaybettik. Beraber çalıştığım bayan meslektaşlarım arasında Gülden'in özel yeri vardı. Düşünce olarak farklı dünyaların insanıydık. Hatta, aleyhime haber yaptığında tanıdım. Sıkı solcuydu. Kader bu ya bizi aynı medya grubunda buluşturdu. Tanıdıkça inanılmaz dost olduk. Bana laf edenlere "dümdüz giderdi." O dönem Genel Yayın Müdürümüz olan Nurcan Akad'a bastırarak benimle iki sayfalık röportaj yaptırdı. Hem de ekiplerinden Nazım Alpman'a.
Gülden Aydın'ın Hakk'a yürüdüğü haberini alınca gerçekten üzüldüğümü itiraf etmeliyim. 60'ında bile fırtına gibi muhabirdi. Pek çok erkeğin korktuğu işlere balıklama dalardı. Gözü pekti. Başta kızı olmak üzere, tüm Aydın ailesine baş sağlığı, merhumeye rahmet diliyorum.
Kılıçdaroğlu'na darağacını işaret edenler
Adamlar, mutlaka bir delik bulup "cee" diyorlar. Bunun son örneğini CNNTÜRK'te gördük. Ekran sabıkalıları bu defa orada buluşmuşlardı.
Bu arada Turgay Bey, nasıl oldu da Ekrem İmamoğlu'nu konuk aldı diye düşünürken amacını anladık. CHP'nin İBB adayını küçük düşürmek için elinden geleni yaptı. Hedefi İmamoğlu'nu "Eee yeter artık" deyip stüdyodan kaçırmaktı.
İmamoğlu, Eyüp Sultan sabrı ile tahammül gösterdi.
Öbür taraftan bir muhabir çıkıyor ve Kemal Kılıçdaroğlu'na darağacı ipini gösterebiliyor. Bunlar nasıl gazeteci? Şaşırmadığım tek haber Erdoğan cephesinden geldi. Meral Akşener'den istenen tazminat tam 250 milyon lira.
Açıklama
Bunlar birkaç örnek. Ercan Gürses'in yönettiği "Türkiye'nin Gündemi"nde saflar belli. Bunlar arasındaki Metin Özkan'ı niçin eleştirmediğim konusundaki şikâyetler inanılmaz hâle geldi. Telefonla bunun sebebini soran yakın bir dostuma verdiğim cevabı tekrarlayacağım; "Metin, her zaman bana saygılı davranmıştır. Kimileri kızsa da, bana gerçekten iyilikleri oldu. Ataninem'in özlü sözüyle noktayı koyacağım; Gel bana bir adım, geleyim sana iki adım."
Bu yüzden Metin Özkan'a kızamıyorum. Ayrıca bunca yıl sonra değişebileceğine inanmıyorum. Okurlarımdan ricam, bana bu konuda sitem etmemeleri. İşte o zaman gerçekten üzülürüm.
***
Feriköy'deki bostanlar
* Halit Öztoplu, İngiltere'den mesaj yolladı. Pazar mavramda ele aldığım bostanlar ve semt bahçelerine değiniyor. Feriköy'den Dolapdere'ye uzanan bölgedekileri anlatıyor. Bir akrabasının yetiştirdiği sebze-meyveleri ata yükleyip sattığı yıllardan bahsediyor.
...
* Bülent Özdemir bizdeki Salı Pazarları'na takviye olarak İstanbul'un Yenisahra'sındaki fiyatları gönderdi. Bizim muhitlerden pek farkı yok. Listede patlıcan ve muzu görmedim. Son Salı ise rekorlar kırıldı. Düşünün pırasanın kilosu 14,80 liraydı.
* Özer Dumankaya New York'tan ulaştı. Futbolumuzdaki FETÖ'cülerden bahsediyor. Sözünü ettikleri, ellerini kollarını sallayarak dolaşanlar.
...
* Ahmet Kalkan'ın övgüleri için sadece teşekkür ediyorum.
...
ÖZEL NOT: Bazı arkadaşlar da yazmadığım şeyleri bana mal etmeyi seviyorlar. Ne yapmak istediklerini gerçekten çözemiyorum. B.A.
GÜNÜN SÖZÜ
Elbert Hubbard diyor ki:
Hiçbir zaman açıklamaya kalkmayın. Dostlarınızın açıklamaya ihtiyacı yoktur. Düşmanlarınıza gelince, onlar nasıl olsa inanmazlar.
