Vatandaşını terör örgütüne terk eden “devlet” mi olur
Yokken, “yok”tan bir “dil” yarattılar:
- Kurs açalım, enstitü, üniversite kuralım, sözlük hazırlayalım, “paralel eğitim” verelim, “paralel yayın” yapalım; tez elden doktorlar, doçentler, profesörler yetiştirelim ki gün yüzüne çıkarsın “kayıp kültürel miras(!)” ınızı! Kim bilir ne çok sözlü ve yazılı kaynağınız vardır da sırf “dil”iniz yasaklandı diye bugünlere taşınamamıştır; derhal kazıya başlayalım, hepsini bulalım, yoksa da olduralım!
***
Yokken, “yok”tan bir “vatan” yarattılar:
- (Hoş, olmayan bir dilde coğrafi isim üretilmiş olması imkansızdı, Türkçe’den döndükleri yer adlarının da büyük bölümü ironik biçimde ya Türkçe, ya Ermenice, ya Arapçaydı, ama olsun...) Diyarbakır değil “Amed”, Güroymak değil “Norşin”, Aydınlar değil “Tillo” olsun ki; söke söke aldık diye anlatabilecekleri “vatan destanları” kalsın yarınlara!
Boşuna mı açılıyor o “şehitlikler” değil mi ama!
Boşuna mı eşeleniyor o kuyular; köpek kemikleri bile boşuna mı “faili meçhullere ait” diye yutturulmaya çalışılıyor!
Üç vakte kalmaz; “27 Kasım 1978’de ‘Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır’a çıkışıyla’ başlayan ‘Kurtuluş savaşı’mız, Lice’nin Fis köyünde düzenlenen kongre sonrası yayınlanan ‘Kuruluş Bildirisi’ ile resmen ilan edildi” diye tarih kitapları okutmaya başlarlar çocuklarına!
***
“Yok”tan bir “tarih”, “yok”tan bir “ülkü” yarattılar;
“Ben Türk’üm” diyenin bile zorla “Yooook, sen Kürtsün” diye kafasına vura vura, “yok”tan bir “millet” yarattılar!
Beşir Atalay’ın akıllara zarar “Beğenin ya da beğenmeyin, Öcalan Kürtlerin lideri” çıkışına bakılırsa, şimdi bir de “kurucu baba” yaratıyorlar;
Bir Kürt Başbuğ’u!!!
“Başbuğ” namzedinin kendisinin Kürt olup olmadığı bile şaibeli ama ileride “Vatan-millet(!) uğruna dağlarda çarpıştı, zindanlarda çürüdü ama devlet(!)imizi kurmayı başardı” diye pazarlanabilecek bir “tanrı-imparator” mayası olsun da mühim değil “aslı-astarı” o kadar!
“Ellerinin altında” ya; Neo-Osmanlı sultanı “Mısır valisi” tayin eder gibi “Kürdistan” eyaletine vali tayin edecek İmralı’daki caniyi; otur otur, kalk kalk, son tahlilde “payitaht”a bağlı olacak, “yerli malı, ecdad yadigarı bölünme”; oldu da bitti maşallah!
En stratejik enerji nakil hatlarından birini, dahası dört ülkeyi birden yerinden hoplatmaya, sınırlarını bertarafa muktedir o “yumuşak karnı” yedirirler çünkü sana, sen böyle ülkeyi paramparça etmenin bile “tozpembe hali”ni hayal et daha!
“Düşman”larına söylüyor ama, haşhaş kafasıyla intihar eylemine kalkışan kim diye sormadan da edemiyor insan böyle zamanlarda!
***
Dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’in, Oslo pazarlıklarının deşifre olmasından sonra yaptığı “Bu saatten sonra PKK yok edilemez. Meşru zemine çekilebilir. Bu da çözümün nihai sonucu değil” açıklamasını ve Başbakan’ın kafasındaki “nihai çözüm”ün “bölgesel özerklik” olduğunu açık açık söylediğini düşününce, terör örgütü başını, meşru-siyasi liderleştirme denemelerine şaşırmış gibi yapmanın alemi yok. Görünen köydü; adım adım yamacına kadar yaklaşıldı. Ama “şaşırmıyor olmak” böyle bir vahameti kanıksamayı da gerektirmez tabii!
Ne demek “Öcalan, Kürtlerin lideri”?
Evlatlarının eline çocuk yaşta silah verilen ve bir meçhule sürüklenen Kürt analarına, kızları dağa kaldırılan, mağaralarda PKK’lıların tecavüzüne uğrayan Kürt babalarına, haraca bağlanan Kürt köylülerine, tehditten, şantajdan, alın terlerinin gaspından bıkan, Kürt iş adamlarına sorun bakalım Öcalan “liderleri” mi?
TSK’deki Kürt kökenli subaylara, generallere sorun; Öcalan “liderleri” mi?
MHP Diyarbakır İl Başkanı’nın lideri mi Öcalan; olabilir mi?
Son yıllarda “makbul” sayılmak için birer birer “Kürtlüğünü” ilan eden gazeteciler, yazarlar, aktörler, aktristler, şarkıcılar buyrun sahne sizin;
Ellerinde 40 bin kişinin kanını taşıyan Öcalan sizin “lideriniz” mi?
Beşir Atalay bu açıklamayı yapmadan önce Mehmet Şimşek’e, Ömer Çelik’e, Mehmet Metiner’e, İhsan Arslan’a, Hüseyin Çelik’e sordu mu mesela, Öcalan onların da lideri mi;
Hayır biz Kürt kökenli olmakla birlikte “liderleri”nin Erdoğan olduğunu sanıyoruz da o bakımdan!
Atalay’ın, bu ülke kurulduğu günden bu yana bir ve bütün olarak yaşamış bir milleti, ilk defa bu kadar açık-seçik olarak, “ırkçı” bir yaklaşımla “bölen” sözlerinden sonra hiç kimse itiraz edemez artık AKP’nin PKK’nın yapamadığını yaptığına!
PKK bile yapamamıştı; AKP, bütün Kürt kökenli vatandaşlarımızı teröristlerle, bölücülerle, katillerle, hainlerle bir tuttuğunu ilan ederek, hepsini Öcalan’a mahkum etti!
Eyyy Erdoğan; bırak “paralel devlet”le uğraşmayı da “vatandaşını terör örgütüne terk eden devlet mi olur” sen onu söyle!