Vatana ihanet...
Genelkurmay Başkanları İlker Başbuğ ve Işık Koşaner’in askeri personele yönelik konuşmaları piyasaya sürülünce zil takıp oynayanları hatırlıyor muyuz? Kaldı ki Başbuğ ve Koşaner’in konuşmalarında savaş planı filan yoktu. Söz konusu dinlemelerde casusluk olaylarına karşı uyarı vardı. Bu konuşmalar servis edildiğinde, insan hakları, demokrasi, askeri vesayet nutku atanlar bakıyoruz da “devletin sırlarının sızdırılması” karşısında telaşa kapılmışlar. Askere yapılınca “ohh ne ala..” , hükümete yapılınca “mualla..” Sanki Genelkurmay karargahı devletin birimi değil de turizm şirketi.. Dışişleri Bakanlığı binasının dinlenmesi demek devletin yatak odasına girilmesi anlamı taşıyor da, kozmik odaya sızmak işportada mal almak mı? Nereden bakılırsa bakılsın rezaletin daniskası.. Konuşmaların içeriğini tasvip etmek mümkün değil. Ancak bu görüşmenin dinlenmesi gafletle, dalaletle açıklanamaz. İhanet nutuklarıyla da geçiştirilemez. Böyle bir durumda hükümetin derhal istifa etmesi gerekir. Söz konusu birimin tüm sorumluları da görevden alınmalıdır. Dahası güvenlik zaafının yetkilileri de tutuklanmalıdır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun şikayet etme hakkı yoktur. Sorumlusu bizzat kendisi olduğu için ilk istifayı onun vermesi gerekirdi. Ama seçim telaşına düşmüş, miting meydanlarını geziyor. Aynı şekilde MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in de bir saniye beklemeden istifalarını vererek, soruşturma kapsamında ifadeleri alınmalıdır. Başbakan Erdoğan’dan bu durumda devlet adamı sorumluğunu yerine getirip, erdem sergileyerek istifasını açıklamasını beklemek iyimserliğin ötesinde saf dilliktir. Ancak anayasanın verdiği yetkiye dayanarak Cumhurbaşkanı’nın hükümeti derhal görevden almasını beklemek de her vatandaş gibi bizlerin hakkıdır. Anayasa hükümlerine göre “Başkomutanlık” kimliğini de taşıyan Abdullah Gül’ün görevini derhal yerine getirmesi için bu sütundan çağrı yapıyorum. Dinlenen Dışişleri konutunda halen Gül’ün ikamet ettiğini de hatırlatıyorum. Çankaya Köşkü’ne çıktığı halde Dışişleri konutunu boşaltmayarak yasanın çiğnendiği görmezden geliniyor. Defalarca yazdık.. Bıkmadan, usanmadan “Liderler ve devlet yöneticileri sadece yaptıklarından değil, yapamadıklarından da sorumludur..” Türk ordusunu çökerterek işgale zemin hazırlamak amacıyla İstanbul ve İzmir’de yürütülen “Askeri Casusluk Davası” ne kadar haksız ve hukuksuzsa, devletin çıplak olduğunu ortaya çıkaran bu ihanet, casusluğun dik alasıdır.. Türkiye’mizin namusunu temizleyebilmek için derhal söz konusu casuslar tespit edilerek yargılanmalı ve en ağır cezalara çarptırılmalıdır.
Bir çift söz de yandaş gazetelere edelim. Dijital sahte verilerle çarşaf çarşaf Türk ordusunun cami bombalayacağını, kendi uçağını düşüreceğini yazanlar şimdi utanmadan vatana ihanetten dem vuruyor. Bu ülkede vatana ihanetin yasası ve cezası da yok bunu bile bilmiyorlar. Yeniçağ’da defalarca yazdım. Turgut Özal döneminde TBMM, vatana ihanet yasalarını kaldırdı. Vatan hainlerine yol açtı. Twitter’dan sonra YouTube’u da yasaklayarak gerçeklerin öğrenilmeyeceğini zanneden Erdoğan yarın Facebook’u da yasaklayabilir. Bütün bu tartışmaların gölgesinde Suriye’ye savaş açma gayretleri gargaraya gelecek öyle mi? Bence yemezleeer! Yiyenlere, yemiş gibi davrananlara afiyet olsun! Bu tartışmalar bile bir günde Deniz Baykal kasetini gündemden düşürdü. Sistem mühendisleri iyi çalışıyor. Erdoğan yıllardır kendi belirlediği gündem ile insanlarımızı uyuttuğunu sanıyorsa aldandığını yarın akşam öğrenecek. Bakalım bu dinleme rezaletine “Çok safmışız... Nasıl da inanmışız... Dinlendiğimizin farkına varamamışız...” diyecek mi? Yoksa paralel yapı mazeretine sığınıp memleketin güvenliğinden bihaber olduğunu itiraf mı edecek.
Not; Bu akşam(cumartesi) saat 21.00’de Ulusal Kanal’da Nihat Genç ile “Veryansın” edeceğiz. Seçim yasaklarının başladığı saatlerde siyaset yerine vatana ihanet konuşacağız. Seyircilerimizin mesajlarını bekliyorum.