Varto yarım bıraktırıldı!..
AKP, operasyonların tamamlanmasına izin vermedi...
Varto yarım bıraktırıldı!..
Şehit tabutlarının başındaki siyaset büyüklerinin(!) söylediklerine, Türk Bayrağına sarılı şehit cenazelerine el sürüp atılan seçim nutuklarına baktığınızda, yukarıdaki başlıklara inanamadığınızı görür gibiyim.
Maalesef doğru!.. Her türlü tehditlere rağmen gerçekleri yazmakta biz gazetecilerin üzerine düşen vatan borcu. 16 Ağustos Pazar günkü ADSIZ'da güvenlik güçlerinin PKK/KCK'nın şehir yapılanmalarının çökertilmesi için acil operasyon istemini yazmıştım. Daha önceki bir yazımda da terörle mücadelede Ankara'nın ilan edilen geçici güvenlikli bölgeler hakkındaki düşüncesinin "yeterli olmadığı" ve sivil ve masum insanların operasyonlardan zarar görmemesi, kapsamlı tam netice alacak operasyonlar için sokağa çıkma yasaklarını gündeme getirdiğini aktarmıştım. Hatırlama maksadıyla o yazılara tekrar bakabilirsiniz.
Şimdi, Varto gerçeğinin penceresini arayalım;
PKK/KCK şehir yapılanmalarına esaslı, kalıcı bir darbe vurmak için güvenlik birimlerinin istediği sokağa çıkma yasağı uygulanacak 8 pilot bölgeden sadece birisiydi Varto. Bu 8 pilot bölgeye "özerklik" faaliyetlerinin de sona erdirilmesi için eş zamanlı bitirici operasyonlar planlanmıştı. Devletin gücünün gösterilmesi önerilmişti. Çözüm sürecini buzdolabına aldığını ilan eden AKP iktidarı sadece Varto'ya izin verdi. Muş Valisi Pazar sabah 8.30'da sokağa çıkma yasağı ilan etti. Güvenlik güçlerinin masum insanların zarar görmemesi için büyük bir itina ile yürüttüğü operasyonlarda 4 PKK'lının leşi alındı. Tespit edilen silah ve mühimmatın tamamen yok edilmesine uğraşılıyordu ki Pazartesi sabahı 5.00 sularında sokağa çıkma yasağı kaldırıldı ve nokta operasyonlar sona erdirildi. Şaşkınlık yaratan kararın ardından bölgedeki güvenlik güçlerinden Ankara'ya şu rapor geçildi;
"Varto'daki operasyonlar tam amacına varmadan yarım kaldı. Verilen süre yeterli değil. Terör örgütünün bazı silahları alındı. Teröristler tam manasıyla etkisiz hale getirilmedi. Operasyonlar tam etkili olamadı, yarıda kesildi."
Bölge kaynaklarından ulaştığım bilgilere göre, Varto'da PKK'nın depoladığı silah ve mühimmatın ancak yarısına yakın bölümüne el konulabildi.
İlk etapta 8 pilot bölgede KCK yapılanmalarının çökertilmesi için izin isteyen güvenlik kaynakları Varto'daki operasyonun yarım bıraktırılmasına isyan ederken YENİÇAĞ'a şu bilgiyi verdi;
"8 pilot bölgede bu operasyonları tam olarak yapsak KCK'lıların hepsi bulundukları yerleri boşaltarak kaçar. Sonra da ortada ne özerklik kalır ne de başka bir şey. Devletin gücünün gösterilmesi için bu operasyonların acil yapılması gerekiyor. Cizre'de evlerin altında 1.70 cm boyunda insanların rahatlıkla yürüyeceği tarzda tüneller var. Bazı tünellere de plastik patlayıcılar döşenmiş. Birini patlatsalar 1 mahalle havaya uçar."
Buzdolabındaki sürecin bu bir yüzü. Diğer yüzü ise her gün ocaklara ateş düşerken, şehitler verilirken neden Kara Kuvvetlerine ve bağlı komando birliklerine PKK'ya karşı operasyon izni verilmediği. Yanlış anlamaya mahal vermeden bir noktanın da altını çiziyorum. Terör örgütünün yoğunluklu olarak Jandarma birliklerini ve özel harekat birimlerini hedef almasına. Dün Ankara'ya çok önemli bir bilgi düştü. Oldukça sağlam kaynakların iddiasına göre; "10 gün önce terör bölgesinde Jandarma komutanları ve Valilerle toplantı yapıldı. Ve 'sert operasyonlar yapmayın' talimatı verildi." Dehşet veren bu iddiayı Ankara'da çok çeşitli kaynaklardan teyit ettirmeye çalıştım. Önce şu cevabı aldım, "toplantı doğru..." İçerik iddiası için de ısrarlı sorularıma "doğrulamayız", "yalanlıyor musunuz"a da "hayır, yalanlamayız" diye cevap verdiler.
Tüm bu olup bitenlerin kısa bir özetini yapmamı isterseniz; başkentte devlet koridorlarında "danışıklı dövüş mü "şüphesi derinleşiyor. Şehit cenazeleri gelirken, iktidar ve bazı devlet kurumlarının arasındaki çatırdamalar çok can sıkıyor. Buzdolabından yayılan çürük kokular bir yerlerde kısa devre yapıp şalteri attırabilir!..
Geçtiğimiz Pazar günü önemli bir bölümünü özet verdiğim can alıcı devlet değerlendirme raporuna devam edeyim;
TSK'nın da içinde bulunduğu güvenlik kurumlarının raporunda, terör örgütünün şehir yapılanmalarına acil müdahale istenirken önemli tespitlerin de yapıldığı görülüyor. HDP'ye gösterilen aşırı toleransa işaret edilerek "çözüm süreci" için "gözüm süreci" benzetmesi yapılan rapordan can alıcı tespitler şöyle;
"Terörist başı Öcalan ile 'Kürt sorunu' görüşmesi, muhatap alınması baştan beri hataydı. Hiçbir ülkede terör örgütü lideriyle Anayasa şekillendirmeye kalkılmaz. HDP'nin kesinlikle muhatap alınmaması lazım. Konu acilen parlamentoya gelsin.
.... gözüm sürecine devam edilirse bundan sonra neye dönüşeceği bilinmez."
Ankara'da devlet koridorlarının AKP iktidarını uyardığı bir konu daha var;
"ABD bizi ısrarla IŞİD ile mücadeleye çekip PKK/KCK mücadelesinden uzaklaştırmak istiyor..." IŞİD'in Türkiye'yi hedef almaktan ısrarla kaçındığına dikkat çeken kaynaklar; "İki cephede savaşmak Türkiye'yi zayıf düşürür. Bu ABD ve AB lehine bir gelişme olur. PKK/KCK'nın sonu getirilmeden, bitirilmeden yapılan operasyonlar makyajdan öte olmaz. Başka amaçlara da hizmet eder" diyor.