Var bizim de unutmadığımız bir şeyler…
PKK''nın hem Kandil, hem Avrupa, hem İmralı hem de siyaset ayağıyla ayrı ayrı müzakerelerin yürütüldüğü "Çözüm Süreci"ni topluma "hazmettirmek" üzere faaliyet gösteren "Akiller" heyetinin de üyesi olan bir zat, İstiklal Caddesi''ndeki PKK saldırısından sonra yayınlanan yazısında aslında makul-mantıklı olan bir hatırlatma yapmış:
-Toplumsal hafızamızla dalga geçmeye kalkan ABD''nin, daha kısa bir süre önce Dışişleri Bakan Yardımcısı Ethan Goldrich ve heyetini PKK/YPG elebaşı "Mazlum Abdi" kod adlı Ferhat Şahin''in ayağına yolladığını unutmadık. Öldürülen PKK/YPG''li bir terörist için taziye mesajı yayınladıklarını da unutmadık. Yetmedi, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) komutanı Michel Erik Kurilla''yı da YPG elebaşı Şahin''e taziye sunmaya gönderdiğini de unutmadık.
*
Ama işte laf ne kadar doğru olursa olsun; o lafı edenle arasındaki bağ sorunlu olunca karşılık bulmuyor…
*
Zira…
Biz de, toplumsal hafızamızla dalga geçmeye kalkan iktidar döneminde;
-"Kürdistan"ın, devleti yönetenlerin konuşma ve yazışmalarında kullanılarak, nasıl resmîleştirmeye çalışıldığını unutmadık…
-İmralı''daki cani Öcalan''ın çağrısıyla teslim olan ve sadece Öcalan''ın çağrısına uymak üzere teslim olduklarını, PKK''ya mensup olmaktan pişmanlıkları bulunmadığını alenen açık eden PKK''lı teröristlere nasıl "pişmanmış" muamelesi yapıldığını, "çadır mahkemesi" diye anılan o utanç organizasyonunu, teröristlere "festival gibi" karşılama yapılmasına nasıl göz yumulduğunu unutmadık…
-İstihbarat yetkilileri ile PKK''lı KCK üyesi Mustafa Karasu, PKK''lı Sabri Ok, Kongra-gel Başkan Yardımcısı Zübeyir Aydar arasında Oslo''da kurulan masayı ve o masada yapılan, okurken yüzümüzü kızartan konuşmaları unutmadık…
-Dönemin BDP Milletvekillerine düzenlenen İmralı turlarını unutmadık…
-PKK''nın cani başı Öcalan''a, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olarak tutulduğu İmralı''dan Kandil''e ve Avrupa''ya mektup yollama imkanı tanınmasını, dönemin BDP milletvekillerine "kuryelik"/"postacılık" izni verilmesini unutmadık…
-Bir terör örgütünün, elinde on binlerce insanın kanı olan cani başının yazdığı mektubun bu ülkenin meydanlarında, binlerce kişiye hitaben okutulup naklen yayınlanmasını unutmadık…
-Kandil''in "Bitiririz ha" tehdidinden sadece birkaç gün sonra açıklanan sözde demokratikleşme paketiyle farklı dillerde eğitime, Türkçede olmayan "x", "w", "q" harflerinin kullanımına izin verilirken aynı paketle Andımız''ın nasıl kaldırıldığını unutmadık…
-"Kürdistan" adıyla parti kuruluşuna izin verilmesini unutmadık…
-Lice''de, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı kışlasındaki Türk bayrağının hangi cüretle indirilebildiğini unutmadık…
-Dönemin Başbakan Yardımcısı''nın "Kandil''le direkt görüşme arzusu"nu unutmadık…
-Dolmabahçe buluşmasını unutmadık…
-Devletin resmî haber ajansı mikrofonunun, terör örgütü ele başının "basın toplantısı" masasına konduğu günü unutmadık…
-"0" noktasına gelmiş PKK terörünün bunlar gibi sayısız tavizle nasıl yeniden canımızı alır hale geldiğini; Dağlıca''yı, Çukurca''yı, Beşiktaş''ı, Güvenpark''ı, Kayseri''yi unutmadık…
*
Mevzubahis, ilk günden itibaren bu terör örgütünün hamisi olan ABD''ye tavır almak veya almamak ise;
İktidar sahiplerinin, bu küresel işgalci devletin Türkiye''yi hedef alan iftiralarına tepki göstermesini beklediğimiz ikili görüşmede, "hamdolsun konu gündeme gelmedi" diye nasıl mutlu olduğunu hiç unutmadık…
*
ABD''nin PKK terörüne desteği bugünün, YPG''nin, PYD''nin, Mazlum Kobani''nin meselesi mi!
Mevzubahis bu bağlamda bir tavır geliştirmek yahut geliştirmemek ise Wilson''a kadar yolu var;
-Buna dayanarak, "Kürdistan haritasını dünya milletlerine kabul ettireceğiz. Irak''tan sonra ikinci mücadele cephemiz Türkiye olacaktır" diyen Mustafa Barzani''nin emanetçisi olan…
-Öcalan''ın da sorgusunda, "Amerika''nın bütün meselesi Barzani ve Talabani''yi devlet haline getirmektir. Asıl prensleri Barzani''dir, aynı İsrail''in prensi olduğu gibi…" diye jurnallediği…
-ABD''den, "Irak Kürdistanı''nı Türkiye''den korumasını" talep eden ve Bush''un da "Türk askeri Irak''a girerse karşısında Amerikan askerini bulur" diye cevap verdiği…
-ABD''de "Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başkanı" sıfatıyla karşılanan…
-Mesut Barzani için kimlerin "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganları attığını hiç unutmadık!
*
-Türk askerinin "terörle mücadele" kapsamında Irak''a girmesi durumunda karşısına dikileceğini ilan eden, nitekim, Süleymaniye''de askerimizin başına çuval geçiren ABD''li komutanlara gösterilen muhabbeti, "nota" talepleriyle hangi tonda alay edildiğini hiiiiç mi hiç unutmadık!
*
Sadece İstiklal Caddesi yahut sadece failinin Suriye çıkışlı olduğu değil, ülkemizdeki hiçbir PKK saldırısında, bölgemizdeki hemen hiçbir terör saldırısında, ABD''nin "taziyesi" zaten kabul edilemez; ve fakat bu kabul etmeme hâlinin konjonktürel olmaması da gerekli değil midir?