Van Raporu...
Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da yaşayan vatandaşlarımız ülkemizin başına gelenleri diğer bölgelerde yaşayanlardan çok daha erken görüyor ve anlıyorlar. Çünkü nelerin yaşandığını kendileri yaşayarak görüyorlar. Van’dan e posta ile milli dertlerini anlatan bir yurttaşımıza bana Van’daki durum ile ilgili bir rapor yazmasını istedim. Bugün sizinle bu raporun bir özetini paylaşacağım. Raporun tamamını ise www.21yyte.org’da okuyabilirsiniz.
“Van, Türkiye’de Türklük bilincinin 2009’a kadar hâlâ son derece güçlü olduğu illerden biriydi. 2007 yılında kanlı karakol baskınlarından az sonra kutlanan Cumhuriyet Bayramı’nda o zamanki Emniyet Müdürlüğü’nden Van Valiliği’ne kadar olan 2-3 km’lik güzergâh, ellerinde Türk bayrakları taşıyan büyük bir kalabalıkla dolmuştur. Bu kalabalık, ellerinde Türk bayraklarıyla terörü tel’in etmiş idi. Bu manzara 2009’dan bu yana artık hayal bile edilemez olmuştur.
2009 tarihinin önemi, bu tarihte etnik ırkçılığın, mahallî idareler seçiminden galip çıkarak bölgeye PKK’nın damgasını vurmasıdır. Van’da mahalli idare sadece belediye hizmetleriyle uğraşmamakta PKK’nın resmi propaganda organı olarak da çalışmaktadır. Van Belediyesi’nde odaların hepsinin kapısına ayrıca Kürtçe tabelâlar asılmış, Van Belediye Başkanlığı binasının kapısında dahi Kürtçe yazılarla fiilen ikinci resmi dile geçilmiştir. Son seçimlerde Van Belediyesi Sular İdaresi binasına PKK çaputu asılmıştır. Ayrıca seçim döneminde subay orduevi PKK militanlarınca taşlanmıştır.
2007 seçimlerinde basit bir ticarî araçla propaganda yapan, acınası durumdaki etnik ırkçılar, 2011 seçimlerinde Van’ın en işlek caddelerinden Kâzım Karabekir (Maraş) Caddesi’nde kocaman bir otobüsle “Vur Gerilla!” diyen bir sözde marşla gövde gösterisi yapabilecek kadar güçlenmiştir. Bostaniçi, Hacı Bekir (Bu mahalle Hacı Bekir Kışlası Asayiş Kolordu Komutanlığı yanındadır),Yenimahalle, gibi büyük mahallelerde devletin resmî memurları hiçbir uyarı veya tahsilat görevi yapamamaktadır. Kısacası bu mahallelerde “devlet” yoktur.
Van, iyi niyetli Kürt kökenli yurttaşlarımızın, sözde ifade hürriyeti beklentisiyle PKK saflarına ahlâksız biçimde çekildiği bir ildir. İşin kötü tarafı artık, PKK’nın Kürt bilincinin bir temsilcisi olduğu, meşru sayılması gerektiği kanaati en iyi niyetli Kürt kökenli yurttaşlarımıza bile kabul ettirilmiştir. Ayrıca herkesin gayet iyi bildiği gibi Van her türlü kaçakçılık faaliyetinin kavşak noktalarından biridir. Hakkâri’ye yakınlığı, İran sınırının coğrafî şartları ve PKK’nın kaçakçılık üzerinde otorite kurması gibi sebeplerden dolayı Van kaçakçılık açısından çekici bir bölgedir. Ayrıca Van, kara para aklama faaliyetlerinin, özellikle inşaatlar yoluyla yürütüldüğü merkezlerden biridir.
Van’da güvenlik güçleri başta olmak üzere devlet görevlilerinin genel zihniyeti, Van’ın çoktan elden çıkmış, görev süresinin bitiminde derhal terk edilmesi gereken bir yer olduğudur. Asker ve polis burayı ne pahasına olursa olsun savunulması gereken bir yurt parçası olarak maalesef görmemektedir. Son seçimler öncesinde, Van 6. Hudut Alayı resmen etnik terör baskısıyla kışlaya hapsedilmiştir. Van’da artık polis, eylemler öncesinde esnafı, etnik terör yandaşlarının dediklerini yapmaları, polis gücünün, elleri taşlı ve Molotoflu militanları durdurmaya yetmediği yönünde uyarmaktadır.
Etnik terör Van’da inisiyatifi ele geçirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’ne açık düşmanlığını şiddetle veya şiddetsiz, rahatlıkla ifade edebilmekte ve maalesef polisten en ufak bir karşılık görmemektedir. Van’da PKK’nın bu derece müsamaha görmeleri, Van’ın artık terk edildiği yönündeki karamsarlığı güçlendirmektedir. Özellikle 2009’dan bu yana PKK’nın dağ kadrosu, Van şehir merkezine çok yaklaşmıştır. 2010’da kayak merkezi olan Abalı’da, ayrıca şehrin çıkışı sayılan ve Kolordu Komutanlığı’nın biraz ilerisindeki Kurubaş Geçidi’nde eylem gösterecek kadar etkin olabilmeleri çok düşündürücüdür.
Van, belediyenin resmî Kürtçe afişleriyle doludur. Şehirdeki büyük reklâm levhaları Kürt etnik ırkçılığının talepleri ve tahrikleri ile işgal edilmiştir. Ayrıca belediyenin bülteninde/dergisinde, PKK çaputunun belediye başkanınca iş makineleri de kullanılarak şehre çekildiğini gösteren bir fotoğrafın 2011 yılında yayınlanabilmiş olması da çok ilginçtir.
Van kuzeyde Ahlat, güneyde Gevaş Selçuklu mezarlarıyla üzerine Türk damgası vurulmuş kadim bir şehrimizdir. Maalesef bugün, bilhassa ”Batılı” vatandaşlarımızın önyargılarından da beslenen, “Kürt şehri” imajıyla artık fiilen elden çıkması kabul edilmiş gibidir.”
Evet, raporun bazı bölümleri böyle. Mehmet Altan bile demiyor mu Ankara oraları gözden çıkarmış gibi diye...