Vahidettin’den mektup var!..
Cumhuriyet Bayramı yaklaşıyor.
Gündemde ise, türban tartışmaları gölgesinde Çankaya Köşkü resepsiyonunu protesto konusu var.
Geçen yazımda, Cumhuriyet öncesi son Osmanlı Padişahı Vahidettin’in mektubuna yer vereceğimi söylemiştim.
Vahidettin, San-Remo’da sürgünde bulunduğu günlerde ABD Başkanı’na bir mektup yazmış.
Bu mektup, Halis Reşat Bey tarafından Paris’te bulunan Amerikan elçiliğine teslim edilmiş. Elçilik de bu mektubun orijinalini ve İngilizce çevirisini 15 Nisan 1924 tarihli yazısıyla Washington’a göndermiş.
Türk Cumhuriyetine sövgü, ABD Cumhuriyetine övgü!..
İhsan Güneş adlı araştırmacıdan yararlanan Sinan Meydan’ın son kitabına koyduğu bu mektupta Cumhuriyetimiz kötüleniyor,
TBMM “isyancı fitne” olarak nitelendiriliyor,
Türk ordusu “dini, ırkı ve vatanı belirsiz karışık askerlerden oluşan şer zümresi” olarak tanımlanıyor, kendi güvenliğimiz yerine büyük ülkelerin iç güvenliğinin tehlikede olduğu vurgulanıyor, şeriata aykırı kararlar için ABD’den yardım isteniyor ve “ABD Cumhuriyetine” övgü düzülüyor.
(Vahidettin’in mektubu Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Arşivi’nde 86700/1788 numarada kayıtlı imiş.)
Cumhuriyet Bayramı öncesi bu mektubu bilmek çok önemli.
İşte mektup:
“Amerika Cemahir-i Müttefikiye Reisi Mösyo Coolidge Cenablarına
Siyasi olayların ve gelişmelerin tüm iç yüzünü, hangi nedenlerden dolayı Saltanat merkezimi geçici bir süre için terk etmek zorunda kaldığımı biliyorsunuz. Bu konuda ayrıntılı bilgi sunmayı gereksiz görüyorum.
Bu süresiz uzaklaşmanın, babadan kalma sahip olduğum Saltanat ve Hilafet makamından vazgeçtiğim anlamına gelmeyeceği açıktır. Ankara meclisi gibi bir isyancı fitnenin bu konuda alacağı tüm kararların geçersiz olacağını bildiririm. Şöyle ki;
İslam Hilafetinin Osmanlı Saltanatı’ndan soyutlanması ve ayrılması ve Hilafetin tümüyle kaldırılması dini, kavmiyeti, vatanı belirsiz ve karışık askerlerden ve öteki sınıflardan oluşan küçük bir şer zümresinin kısmen zorla ve kısmen bilgisizlik ve gafletle yönlendirdiği beş-altı milyonluk Türk kavminin yetki alanı içinde değildir.
Bu ancak tüm İslam dünyasınca atanan uzman kişilerden oluşan bir meclisin toplanması ve tüm din bilginlerinin ortak kararı ile çözümlenecek büyük bir evrensel sorundur. İslam bilginlerinin bildiği üzere, şeriata aykırı kararlar herhangi makamdan olursa olsun sonuçsuz kalmaya mahkumdur.
Bundan başka bu durumun, içinde bulunulan koşullarda İslam dünyasında sonuçları pek vahim olabilecek büyük bir heyecana yol açacaktır. Ayrıca gelişmiş ülkelerin iç güvenliklerine de büyük bir etki yapacaktır.
Hanedanımın ileri gelenleri aleyhinde Ankara meclisi tarafından kabul edilen sürgün ve kovma, emlakine ve bireysel mallarına el koyma gibi haksız kararları hanedanım bireylerini, insan ve kişilik haklarından soyutlar mahiyettedir.
Bu konuda yüce kişiliğiniz ve Cumhuriyet hükümetiniz tarafından olanaklar ölçüsünde yapılabilecek yardımları pek değerli sayacağımı açıklamaya gerek yoktur. Bu vesile ile sağlıklı olmanızı yüce haktan niyaz eylerim.
13 Mart 1924. Mehmed Vahideddin”
* * *
Cumhuriyet Bayramı şimdiden kutlu olsun.
HAYAT DEĞİRMENİ
TV’lerde, şehidine ağlayanların görüntüleri yasaklanmış.
Atalarımız bugünü görmüş de demiş: Ölmüşüz de ağlayanımız yok!