Uzlaşmaz Rum'un yeni hedefi Cumhurbaşkanı Eroğlu
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in yemekli toplantısı sonrasında Rum basınına yansıyan yorumlar ilginç ve ibretliktir.
Rum gazeteleri toplantı sonrası çıkan ilk sayılarında, yemekli toplantıyı manşet yaparak “hiçbir sonuç çıkmadığı”, “boşu boşuna çokça kahve içildiği” , Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın izinden gittiği, yemeğin “çıkmaza kapı açtığı” yorumlarını yaptılar. Rum basını her zaman yaptığı gibi KKTC tarafını ve özellikle de Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu uzlaşmaz taraf olarak göstermeye gayret etmektedir. Ben bu senaryoyu defalarca izledim; Rum’un Kıbrıs sorununun çözülememesinin yegane nedeni Türk tarafının olumsuz tutumu olduğu saçmalığını dünyaya yayma teşebbüslerini defalarca ibretle izledim. Sorunun çözümü için ömrünü bu konuya adayan rahmetli Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı bile, dünya kamuoyu nezdinde, “Uzlaşmaz Adam Mr.No” olarak damgalama teşebbüslerine şahit olduk. Rum’un her yola başvurarak olası bir anlaşmanın önünü tıkamasının çeşitli örneklerini bu köşede defalarca paylaştım. İğrenç Bizans oyunlarını detay ve belgeleriyle dikkatlere getirdim. Ve maalesef bir kez daha kapalı kapılar arkasında iğrenç oyunların oynandığı kritik bir dönemden geçmekteyiz. Rum yeni Bizans oyunlarını devreye sokmuştur.
Rum tarafında yayınlanan Politis gazetesinin, Rum tarafının, merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş örneğinde olduğu gibi Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı’ndan indirilmesi için ortam yaratmaya çalıştığını açıklaması ne demek istediğimi anlatmaya yeterlidir.
Gazete, Anavatan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu ancak, gözlemlenmekte olan çıkmazın sorumlusunun Türk tarafı olduğunun uluslararası alanda açıkça tespit edilmesi halinde “indirebileceğini” savunmakta ve Rum Yönetimi Başkanı “Anastasiadis’in geçtiğimiz günlerde ara bölgede gerçekleşen görüşmenin de tam olarak bu hedefi taşıdığını” vurgulamaktadır.
Hedef Rahmetli Denktaş yerine bu kez Cumhurbaşkanı Eroğlu’dur. Anavatan Türkiye yetkilileri ile Cumhurbaşkanı Eroğlu,Kıbrıs sorununun çözümlenmesi konusunda uyumlu bir çalışma içerisindedirler. Rum tarafı her zaman yaptığı gibi KKTC ve Anavatan Türkiye yetkililerinin arasını bozmaya çalışarak eline kozlar geçireceğini zannetmektedir.
Bu doğrultuda adımlar atmak üzere Anastasiadis geçtiğimiz hafta Brüksel’de bazı temaslarda bulunmuştur. BM’nin son iki haftadır ortak açıklama konusunda iki tarafın birbirinden uzak görüşlerinin üzerine köprü kurmak hedefiyle çeşitli metinler üzerinde çalıştığını yazan Politis gazetesi konuyla ilgili haberinde özetle şunları kaydetmiştir: “Başkan Anastasiadis’in geçen hafta Brüksel’de gerçekleştirdiği temaslar temelinde prosedüre dahil olan AB de Eroğlu’nun grubunun müzakere masasına koyduğu bazı aşırı tezlerin ılımlılaştırılması hedefiyle doğrudan Ankara’ya çağrı yapacaktır.” Niyet Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu uzlaşmaz gösterip Anavatan Türkiye’ye baskı yaptırmaktır.
Anastasiadis’in 3S’si (single sovereignty, single citizenship, single international personality /tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslar arası temsiliyet) maalesef artık BM ile AB’de anlayış bulmaktadır. Anastasiadis, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum lider Hristo-fiyasko arasında prensipte uzlaşılan bu konunun “ortak açıklama” metninde yer almasını istemektedir. Birinin Anastasiadis’e müzakerelerin nasıl yürütüleceği ve üzerinde mutabık kalınan konuların nasıl işlevselleşeceği konusunda bilgi vermesinde ve uyarmasında zaruret vardır. Müzakerelerde “tüm konularda anlaşma oluşmadığı sürece üzerinde mutabık kalınan bölük-pörçük konuların hiçbir geçerliliği yoktur” ilkesi Rum’a ve dünya kamuoyuna hatırlatılmalıdır. Adil, kapsamlı, bütünlüklü, yaşayabilir, adını ne koyarsanız koyun, bir çözüm için her konuda uzlaşılmış olması şarttır. Rum salam politikası güderek, dilim dilim elde edecekleri ile sorunu kendi istediği gibi çözmeye çalışmaktadır.
Kapalı Maraş konusu da bu doğrultuda Rum tarafınca ikide birde gündeme getirilmekte ve Anavatan Türkiye üzerinde baskı konusu yapılmaktadır. Allah’tan AB’de azınlıkta olsa da aklı başında siyasiler de vardır. AB Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle yakın zamanda yaptığı açıklamada “kapalı Maraş kentinin iadesinin Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümünün parçası olduğunu” açıklamıştır.
Rum’un hedefindeki KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu her fırsatı değerlendirerek Rum tarafı ile diyalog kurmaya çalışmakta ve sorunun çözümü için gayret göstermektedir. Anastasiadis ve ekibi ise yeni Bizans oyunlarıyla müzakere sürecini engelleyerek sorunun çözümünü ne yazık ki sabote etmekten başka birşey yapmamaktadır. Bunun böyle gitmeyeceği ve Rum’un keyfini bekleyerek anlaşma olmayacağı anlaşılmalıdır. Enerjimiz ve zamanımız KKTC’nin tanınması için harcanmalıdır. Uluslararası konjonktür buna çok müsaittir.