Uyutulan Türkiye manzarası!..

Siyasetin pervasızlığı ve karmaşası içerisinde toplumsal duyarsızlık bir de kitlesel körlükle buluştuğunda, içinde yaşadığımız topraklarda basit, hatta magazinsel olaylar asıl sorunları öylesine derin çıkmazlarda hasıraltı ediyor ki, memleket buhranlı bir girdabın ortasında savrulmaktan bir türlü kurtulamıyor...

Hele bir de, toplumun önemli bölümü, kimseyi ilgilendirmeyen, kimsenin üzerine vazife olmayan sorunların cenderesine kendini öylesine kaptırıyor ki, yaşamı- işi- ekmeği- geleceği ve sağlığı vuran darbeler bile artık görmezden geliniyor...

Bunun nedeni yalnızca son dönemde yılgınlık nedeniyle salgın hale getirilen "banane"cilik hastalığı değil...

Yandaşlık çukurunda bocalayan medya pembe tablolar çizmek uğruna öylesine zavallı algılar yaratıyor ki; Türkiye, gerçekle yalanın ortasında, ayağından adeta uçuruma çekilircesine ıstıraplara sevkediliyor...

Velhasıl, Türkiye yalnızca kendi yaşamsal gündeminden uzaklaştırılmıyor, toplum da aynı zamanda yalancı bir gündemin perde gerisinde, gerçekleri görmekten kaçınıyor ve bu sırada ülke, rantiye-siyaset-yandaş üçgeninde sömürüldükçe sömürülüyor...

İşsizlik, talan, zarar...

Yukarıda, umutsuz görülen bir vahim manzarayı neden mi çizdik acaba?..

Aşağıdaki tabloya bakınca, hem umutları tüketen manzaranın nedenlerini hem de içinde bulunduğumuz toplumsal vahametin sarsıcı boyutlarını anlayacaksınız...

Bakınız; son iki günde gündemin asıl gerçekleri olarak sıralanabilecek hangi skandallar, yıkımlar ve rezaletler yansıdı medyaya:

- Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Ekim döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 608 bin kişi artarak 4 milyon 396 bin kişi oldu... İşsizlik oranı 1,8 puanlık artış ile yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 2,1 puanlık artış ile yüzde 15,7 oldu...

- Tarım dışı işsizlik demişken, Ziraat Bankası'nın bir önceki yıla ait kredi tutarı yüzde 24.4 artış gösterirken tarım sektörüne verilen kredilerin artış oranı 17.4 de kaldı... Bu da tarım sektöründeki çöküşün önemli bir işareti olarak yorumlandı....

- 2019 yılı boyunca, toplamda 52 milyon 578 bin yolcunun kullandığı İstanbul Havalimanı'nın, beklenen yolcu sayısının altında kaldığı anlaşıldı...

- Özel davet usulüyle ihalesi 170 milyon liraya verilen Çamlıca TV-Radyo Kulesi'ne 342 milyon liradan fazla harcama yapıldığı saptandı...

- 25 şeker fabrikasından dokuzunu özelleştiren AKP, bu kez fabrika arazilerinin imar planlarını değiştirerek bu bölgelerin özel sektör tarafından kullanılmasının önünü açtı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın kararı Tayyip Erdoğan tarafından onaylandı...

- Erdoğan'ın damadının yönettiği Varlık Fonu'ndaki şirketlerin hepsi zarar etti. Sayıştay'a göre, PTT 2 yılda 900 milyon zarar etti. Botaş 2,4 milyar zarar açıkladı... Kamu bankalarının görev zararı 3,6 milyara dayandı.

- Türkiye Diyanet Vakfı'nın 5 yıldır düzenlediği "Uluslararası İyilik Ödülleri" organizasyon işinin, çok yüksek paralarla aralarında çalışanlarının lüks yaşamlarıyla gündeme gelen Kalyon Ajans'ın da bulunduğu firmalara yaptırıldığı ortaya çıktı...

- 2017 yılının Mayıs ayında Ankara Belediyesi'nin, daire başkanlarının makamlarında kullanılması amacıyla aldığı, bölge iklimine uymayan bin 250 salon bitkisi ve saksıya 550 milyon TL ödendiği tespit edildi.

Sansür, çöküş, duyarsızlık...

Türkiye; Kanal İstanbul, EYT, Libya, Suriye ve İran'daki olaylarla meşgul edilirken, koca ülke sadece sosyo-ekonomik açıdan vahamet içeren olaylara sahne olmuyor;

- Anayasa Mahkemesi'nin "Wikipedia'ya erişim engeli hak ihlalidir" kararı üzerinden 15 gün geçmesine rağmen, BTK'nın Wikipedia'ya uyguladığı erişim engelini halen kaldırmaması da kimseyi ilgilendirmiyor...

- 10 Ocak Çalışan Gazeciler Günü'nde açıklanan rakamlara göre, 5 bin 500 gazetecinin işsiz olması sosyal medyanın gündem curcunasında ilgi çekmiyor...

- Dünyanın en iyi 400 üniversitesinin bulunduğu devletler arasında Katar, Suudi Arabistan, Lübnan gibi geri kalmış Orta Doğu ülkeleri bile varken, Türkiye'nin olmaması artık önemsiz görülüyor...

- Ve en kahredicisi de, Suriye'de, yol kontrolü sırasında meydana gelen bombalı araç saldırısında 4 Türk askerinin şehit olması bile memlekette artık sıradan sayılıyor ve bir numaralı gündem olamıyor...

Sinsiler, işbirlikçiler, çığlık!..

Evet; Türkiye özelleştirme- rantiye-peşkeş üçgeninde aralıksız sömürülürken, iktidar-muhalefet hattının Meclis grup toplantılarına kilitlenen cılız tepkiler, günlük sıradan siyasetten öteye gitmezken, ülkenin içinde bulunduğu buhrana yönelik duyarsızlık memleketin kahredici gerçeklerini perde gerisine itmeye devam ediyor...

İşte bu sarsıcı tablo ülkenin ve milletin kangrenleşmiş genel gidişatını daha da cendereli hale getiriyor...

Bu köşede bir çığlık gibi sıklıkla seslendirdiğimiz "uyanın" çağrıları toplumun bir bölümü üzerinde etkili olurken, ülkenin önemli bir kesiminin toplumsal gerçeklerden uzak yaşaması Türkiye Cumhuriyeti'ni girdapta, tükenişte, gelecek kaygısında tutmaya devam ediyor...

Ve dün yaşanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü bize bu gerçekleri bir kez daha gündeme getirme görevi verirken; yandaşlık çukurunda iktidara ve patrona yaranmak için kripto FETÖ'cüleri televizyonlarda Atatürk ve cumhuriyete küfür ettiren spiker-sunucu kılıklı sinsi zavallılar da magazin gündemleri ile halkı uyutmayı sürdürüyor...

İşte bu yüzden de; "çalışan gazeteci" sayılan bu tür zavallı işbirlikçilere, sansürcü karanlık odaklara, emekten söz ederken emek düşmanlığı yapan iktidar taşeronu matbuat artıklarına karşı da uyanık olun...

Yazarın Diğer Yazıları