Uyuşturucu üreten gazeteciler
Bekir Coşkun Hürriyet’te iken Türk halkının çamaşır makinesinden yayık, su motorundan traktör yapma kabiliyetine hayran yazılar yazardı. Siz içinde çamaşır var zannedersiniz ama aslında onun içindeki yoğurttur, derdi. Köylüsü çamaşır makinesinden yayık yapan milletimin gazetecisi de, ham maddesi olan “a”, “b” ve “c”ler yani “harf”lerden uyuşturucu yapmaya başladı nice zamandır. Niye “gazete” yahut “haber” değil de “uyuşturucu” derseniz, en kısa yoldan en fazla para kazanma uyuşturucu işinde var da, ondan deriz. Şayet siz gazeteciliğin anayasası olan 5 N, 1 K’ya sadık kalacak olursanız çay ve simide talim edersiniz. Yok, eğer bana ne “N”lerden “K”lardan deyip “a”lardan “b”lerden uyuşturucu yapacak olursanız; Rahmi Koç gibi yaşayacak imkânlara kavuşursunuz.
Üstelik bu ülkede “gazete” müşterisi az, “uyuşturucu” müşterisi çoktur. Yani bu meslekte gazete değil de uyuşturucu yapmak, her gün 70 milyon kişinin önünden geçtiği bir mekânda dükkân açmak gibi bir şeydir.
Efendim harflerden uyuşturucu, meslektaşlarımız tarafından meselâ şöyle yapılır...
Diyelim ki Mesut Barzani, “Kerkük bizimdir ve hedefimiz bütün Kürtlerin tek bayrak altında toplandığı Büyük Kürdistan’dır” dedi. Bu söz, bu topraklarda oturan herkesi hop oturtup hop kaldıracak bir sözdür. Öyledir, çünkü Kerkük’te öteden beri Türkler yaşamaktadır ve Barzani’nin, Kerkük Türklerinin anasından emdiği sütü burnundan getirmekte olduğunu bilmeyen yoktur. Yine Barzani’nin “Büyük Kürdistan” demesi, Türkiye’nin en az beşte birinin işgali, gaspı demektir. Bu toprağın insanı bu küstahlık karşısında hop oturup hop kalkmasın da ne yapsın?
İşte tam bu noktada görevi harflerden uyuşturucu üretmek olan gazeteci devreye girer. Barzani’nin bu sözlerini küçültür, küçültür, küçültür. O kadar küçültür ki gözle görülemeyecek hale getirir. Yetmez. Barzani’nin, “Kerkük, bütün halkların kardeşçe yaşadığı bir şehir olacaktır” sözünü büyültür, büyültür, büyültür ve manşete çeker. “Hedefimiz Büyük Kürdistan” demesini ise hiç görmez. Böylece milletin hop oturup hop kalkmasının önüne geçilmiş olur; yani uyuşturucu sevk pardon “zerk” edilmiştir. Meselâ?..
Meselâ geçtiğimiz hafta partilerin grup toplantıları vardı. Ne yalan söyleyeyim haftanın performansı en yüksek olan siyasi parti lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu idi. Kılıçdaroğlu o gün AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı perişan etti. Akşam haberlerinde gördük ki bir televizyon, Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu aleyhine söylediği her şeyi sonuna kadar veriyor. CHP grubundan verdiği tek şey ise, Baykal’ın grupta oturması ve oturuş şeklinden CHP’de çatlamanın su yüzüne çıktığına dair zorlama bir yorum... Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a yönelttiği suçlamalardan ve Erdoğan’ın kendisi hakkında yaptığı suçlamalara verdiği cevaplardan tek kelime yok.
Velhasıl meslektaşlarımız harflerden öyle başarılı uyuşturucu üretiyorlar ki parmak ısırmamak hakikaten mümkün değil.
Yine meselâ yargıç Cihaner’in bir kadınla basıldığı otelin sahibinin “eski bir ülkücü” olduğunu üstüne basa basa yazıp söyleyip İstanbul’daki tarihi tren garının hukuka aykırı bir şekilde restore ederken yanmasına sebep olan müteahhidin AKP’li olduğunun halktan başarı ile gizlenmesi; uyuşturucu gazetecilik örneği olma bakımından gerçekten bir başyapıt.
“Uyuşturucu Gazeteci” iktidarın işine yarayacak yahut muhalefeti yıpratacak bir mesele bulduğunda meselâ gider yirmi yıl önce ölmüş adamın kemikleri ile bile röportaj yapar. Fakat WikiLeaks’ta yayımlanan bir belge, “Türkiye’de bir bakan hükümetteki yolsuzluklardan illallah diyerek istifa etti” der, onu duymaz. Hatta Abdüllatif Şener çıkar, “O bakan benim” der; uyuşturucu gazeteci Şener’e üç maymun kesilir.
Köylünün çamaşır makinesinden yayık yapması nedir ki, meslektaşlarımızın harflerden uyuşturucu üretmesi yanında, Bekir Bey!