Uyumayan ve kan kaybetmeyen teröristler
Amerika, “Uyumayan, kan kaybetmeyen asker” üretmiş. Metal savaşçılar.. Gelecekte savaşlar bu makine insanlarla, etten, kemikten, sinirden oluşan, duygulanan, uyuyan ve kan kaybeden bizim gibi insanlar arasında geçecekmiş.
İyi de, ABD’nin ürettiği ve Pentagon’un övündüğü “uyumayan ve kan kaybetmeyen” o askerler kime karşı kullanılacak?
Herhalde İngiltere’ye karşı değil, çünkü ABD’nin beyni İngiltere’dir. İsrail’e karşı da kullanılmaz bu silahlar. AB’ye karşı kullanılmaz, Rusya ve Çine karşı ise “kullanılamaz” çünkü bunlar nükleer güç sahibi, canları yanınca adamın canına okurlar..
Geriye kala kala Afrika ve Asya’nın fakir ülkeleri kalıyor.. Afganistan gibi, Pakistan gibi ve Afrika ülkeleri gibi.. Ve Türkiye gibi..
Sen hem dünya nîmetlerinin yüzde 90’ına sahip ol, hem ellerinden petrol, doğalgaz ve değerli madenlerini aldığın ve bir zamanlar köle olarak satıp pamuk tarlalarında çalıştırdığın insanları aç açık bırak, yetmiyormuş gibi, bir deri bir kemik ölmeyi bekleyen, başlarında akbabaların nöbet tuttuğu bu insanlara karşı “uyumayan ve kan kaybetmeyen” metal askerler üret.. Senin yaptığını kobra yılanı fareye yapmaz, çünkü o doyunca avlanmaz..
Sahi sen niye Afganistan’dasın?
Niye orada her gün onlarca sivili katlediyorsun? Neymiş efendim Afganistan’da terör varmış. İnsan teröre karşı savaşırken niye “Haçlı seferi başlattım” der? Ve niye “Afganistan’da kırk yıl daha kalacağız” diyorsunuz, hem uyumayan ve kan kaybetmeyen metal askerleriniz olacak, hem savunma bütçeniz ortaklaşa her yıllık 2 trilyon doları aşacak ve siz 40 yılda Afganistan’daki terörü önleyemeyeceksiniz, bu nasıl iş?!
Bunun “Nasıl iş?” olduğunu sağolsun İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband, Güney Afrika’da Nelson Mandela ile ilgili gerçekleştirilen toplantıda,“Terörizm bazen yararlı ve gereklidir. Bazen koşullar terörizmi gerektirir” diyerek erkekçe söyledi de, öğrendik; gerçi biz Asala’dan, PKK’dan ve onlarca Kürt isyanından “terörizmin” bu “gerekliliğinin” tadını tatmışız, hâlâ da tadıyoruz da, hani, belki, gözlerini uyku bürüyen çağdaş dünya hayranlarının orası burası yerine kulakları açılır da, zalimin safında mazlumun boğazını sıktıklarının farkına varırlar; Miliband’a onun için “sağ olsun” dedik..
Yenişafak yazarlarından Fatma K. Barbarosoğlu deniz otobüsünde birlikte seyahat ettikleri kızı ile 3G üzerinde konuşurlar. Kızı sınıflarındaki bilmem kimin kaçıncı cep telefonunu aldığını ballandırarak anlatırken yazar ona, “Sen biliyor musun” der, “Somalili gençler artık neden korsan?” “Bilmiyorum” der çocuk, nerden bilsin! Yazar, “İnsanların doymak bilmeyen teknolojik iştahı yüzünden” cevabını verir ve izah eder: “Dünyanın zenginleri kendilerine teknoloji üzerinden mutluluk satın almaya kalkarken eskilerini, yani çöplerini fakir ülkelerin denizlerine atıyorlar. Daha birkaç yıl öncesine kadar balıkçılıkla geçinen Somalililer denizlerdeki balıklar tükenince insanları avlamaya başladılar.”
Bunlar, kan kaybetmeyen ve uyumayan asker üreten ve amaca ulaşmak için terörizmi gerekli gören çağdaş uygarlık düzeyinin demokrat efendileri...
Ve “Sığınmacılar” niye sığınmacı? Afganlılar, Somalililer çürük tekneler, delik botlarla Batı’ya doğru niye yola çıkıyorlar? Atalarından çaldığınız servetin peşinde olmasın sakın.. Gasp edilmiş hakları olmasın somon balıkları gibi aç insanları yıllar sonra ayılara yem olmayı göze alarak akıntıya karşı kürek çektiren..Gazetelerde “ABD uzaydan çekiliyor” diye bir haber vardı.
Keşke uzaydan değil dünyadan uzaya çekilseydi de insanlık biraz olsun nefes alsaydı..