Uygarlık bir birikim cehalet tepkidir

Yurt dışında yaşayan biz Türklerin, hemen her toplantımızda, her bir araya gelişimizde, ellerimizde Türk bayrakları olur. Geçen gün de Philadelphia’da toplanan Türklerin resimlerini görünce, manzaranın aynı olduğu ortaya çıktı. Sanki insan topluluğu değil, bir gelincik tarlası gibiydi. Hani burada Türk bayrakları sorun ya, oralarda işler öyle değil işte.
Neyse günün konusu, Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti. Gelecek hafta, bu ziyaret gerçekleşecek. Bence bu ziyaret Erdoğan’ın son ABD gezisi olacak gibi görünüyor. Bu ziyaret sırasında, Suriye’de Esad kuvvetlerinin, çapulcu takımını, Türk sınırına doğru sürmelerine karşı, Erdoğan’ın Obama’dan Suriye’ye askeri müdahale talebini tekrarlaması ve hatta ısrarı bekleniyor.
Ancak ABD’de yapılan son kamuoyu yoklamaları, Amerikalıların yüzde sekseninin, Suriye’ye savaş ilan edilmesine karşı olduğunu ortaya koydu. Normali de bu zaten. Amerika, Bush’un yürüttüğü Irak savaşının faturasını da ağır ödemiş bulunuyor. Ekonomik kriz düze çıkmadan Amerika’nın her hangi bir savaşa girmesi söz konusu değil. Bu arada ABD, yurt dışındaki askeri güçlerini indirme yolunda kararlar almışken, bence biraz ters olacak gibi.
Ancak Obama’nın, İsrail ile birlikte nihai hedef olan İran konusunda bu ziyaret sırasında bir şeyler söylemesini beklemek daha doğru olur. Zaten tüm gelişmeler de bu yönde gelişiyor. Başından beri İsrail ve ABD’nin gerçek hedefi İran’dı. İsrail tarafından ve Washington’dan yapılan son açıklamalarda bu yönü, yani İran’ı işaret ediyor. Aslında Suriye’ye yapılan saldırılarda da bir mezhep kavgasının tüm izlerini görmeniz mümkün. İran da durumu anladığı için önlemlerini alarak, Ahmedinecad yönetimi de kontrol altına alma yönünde hareket etti. İsrail de savunma hatlarını kuvvetlendirmeye başladı. Belli ki İran’ın bir misillemesinden çekiniyorlar. İran, bir yandan da Erdoğan hükümetini uyarıyor. Amerika’nın kuyruğuna takılıp bize karşı operasyon yapmayın diye de mesaj yollamış Ankara’ya. Tabii emir komuta sistemi ile politika uygulayan ülkelerin yukarıdan gelecek talimatları beklemesi de doğaldır yani.
Bu arada Türk televizyonlarında Erdoğan’ın konuşmalarını dinleyip de hasta olmamaya imkân yok. Erdoğan’ın akıl hocalarının unuttuğu önemli nokta, bir liderin gereğinden fazla pompalanmasının aksine tesir yapacağı da gayet açık. Tarihte örnekleri çok. Aynı, aşırı dozda alınan ilaçların, iyileştirmek yerine, hastayı öldürdüğü gibi. Ayrıca bu konuşmalar bende nedense bir cehaletin simgesi izlenimi bıraktı.
Cehalet öylesine bir şey ki eğitimle falan üstünden gelinmesi imkânsız. Zira kültür ve uygarlık bir birikim. Nesiller boyunca insanların öğrendikleri birçok şeyi, çocuklarını yetiştirirken onlara aktarması gibi. Eğer cahil bir toplum içerisinde, cahil bir aile ortamında yetişmişse insanlar, birkaç nesil, onları ancak normal uygar bir toplumun düzeyine getirebilir. Ne yazık ki bugünün Türkiye gerçeği de bu.
İçlerinde, yüzlerce profesör olabilir. Alanlarında uzmanlar da olabilir. Ama bu onların uygar olduğunu göstermez. Zira kafalarının arkasında kalan, yetişmeleri sırasında verilen eğitim ve terbiye, onların uygar olmayan yanlarının ağır basmalarına neden olur. Şu anda cehaletin görünen en net göstergesi onların hoşgörü sahibi olmadıklarını sergiliyor. Hoşgörü uygarlıktır. Uygarlık bir birikimdir.
Ben de ABD’ye ilk gittiğim yıllarda sokakta öpüşen gençlere bakardım. Hem de hiç kimse kafasını bile çevirmezken. Yolda başka araca yol vermez, yol vermek yerine hızlanırdım. Bunlar bir kaç örnek. Biliyorum saçma gelecek size ama benim sıkıntımı aslında şimdiler de sizler yaşıyorsunuz. Cahil bir toplumun hoşgörüsüzlüğünü yaşayarak.

Yazarın Diğer Yazıları