Uyanmazsan böyle soyulursun işte!
Biz şimdi, “Tiksinmeyi en çok hak eden kazanç, faizciliktir” desek, adam tutar, “İşte bir şeriat özlemcisi daha, ey laikler uyanın!” diye feryat eder, oysa bunu söyleyen, Yunan filozofu Aristo’dur. Doğru, İslâm alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Çünkü faiz, çalışmadan, üretmeden, tam tersi, çalışanın, üretenin, alnı terleyenin, riske girenin ve darda kalanın sofrasından soğanının alınması, damarından kanının emilmesidir.
Bu evrensel bir gerçektir ve biz şimdi bu evrensel gerçeği bilerek, desek ki, “Ey Türk evladı, sakın ola ki birbirinizle faiz ilişkisine girmeyiniz, ama, elinize bir Hıristiyan, bir Yahudi düştüğünde ona faiz karşılığı hem de yüksek faiz karşılığı borç veriniz, çünkü onun malı da, alın teri de sana helâldir” desek, yerden yere vurulur, insanlık dışı bir varlık olarak ilân edilir, bu söylemi parti politikası haline getirmiş isek, partimiz kapatılır, devlet politikası haline getirmiş isek, devletimiz AB’ye alınmamakla tehdit edilir, belki de, BM’den ambargo kararları çıkartılır.
Oysa, dünya bankacılık ve finans sistemini ellerinde tutan, Soros gibi her türlü spekülatif hareketlerin başı ve merkezindeki Yahudiler kendi aralarında faizi haram kabul etmişler ve fakat servetlerine serveti, mülklerine mülkü Yahudi olmayan Müslüman, Hıristiyan ve diğer unsurlardan elde ettikleri faizlerle eklemişlerdir de, hiç kimse onların bu yaptığına ırkçılık dememiştir, aksine, birileri bilerek bilmeyerek, “Paranın dini olmaz” gibi laflar etmiş, edebilmiştir.
Evet, faiz haram, alışveriş helâldir.
Başta Türkiye’yi yönetenler olmak üzere İslâm âleminin beyleri paşaları İslam’ın bu kadim hakikatini “dindendir” diyerek kendilerinden uzaklaştırır kendileri de ondan uzaklaşırken Yahudiler bu gerçeği görmüş, kendi aralarında faizi yasaklamıştır ve yine bu gerçeği Avrupa ve ABD görmüş, ekonomilerinde faizin yerini neredeyse sıfıra yaklaştırmışlardır. Şu son büyük kriz çıkmadan önce AB’de kredi faizleri ile enflasyon neredeyse eşitti, yani faiz neredeyse sıfırdı.
ABD’den başlayarak AB ve bütün dünyaya yayılan finans krizinin temelinde de faizin bir başka türü olan spekülatif hareketler, yani, üretmeden kazanma, karşılığı olmadan tüketme tuzağının servis edilmesi vardır. Öyleyse aklımızı başımıza toplamalı, Batının veya şunun bunun tarif ettiği ekonomi, para, kapital, borsa, faiz gibi kavramlarını tekrar tekrar sorgulamalı, kendimize ait ve insan fıtratına en uygun çözüm yollarını üretmeliyiz.
Yoksa ne eker, ne üretir, ne kadar çalışırsak çalışalım Ali-Cengiz oyunları ile elimizde olanı kendi coğrafyasında faizi sıfırlamışların ve kendi aralarında faizi haram kılmışların değirmeninde su, teknesinde hamur olmayı sürdürürüz.
İşte başta Suudi Arabistan ve diğerleri olmak üzere, Arap ülkeleri. petrolden neredeyse 7 trilyon dolar para kazandılar; nerede bu paralar? Tabii ki ülkelerinde faizi sıfırlamışların ve kendi aralarında faizi yasaklamışların bankalarında ve bu ülkeler bugün hâlâ, petrol satıp trilyon dolar aldıklarını sandıkları bu güçlerin kapısında; silah ver, beni koru, petrolümü al, yol yap, teknoloji ver diye kıvranıp durmaktalar ve kapısında kıvrandıkları da, onların dinlerinde “Ilımlı İslâm”, coğrafyaları içinde, “Büyük Ortadoğu Projesi” gibi operasyonlar yapmakta. Kendimizden örnek verelim. Biz Türkiye olarak 2001 yılından beri ipleri kendi aralarında faizi yasaklayanların elinde olan IMF’ye, 6 milyar 458 milyon dolar faiz ödedik. Yani faizcilerin paraları Türkiye’de doğurdu, onlar doğuran paraları ile geldiler Telekom ve Tüpraş gibi milli varlıklarımızı satın aldılar. Onların paraları geldi, çoğalarak geri gitti, ama artık Telekom ve Tüpraş’ın önemli bir bölümü bizim değil.
Bu kabul edilebilir bir sistem midir? Yine biz ülke olarak, sadece 2007 yılında tam 53 milyar dolar borç faizi ödedik ve bu 53 milyar dolar, millet iş ve aş sahibi olsun diye ayrılan yatırım miktarının tam yedi katıdır. Aristo’nun ifadesi ile, “En tiksindirici kazanç olan faizle” adamlar Türkiye’nin kanını emmekte, bizi açlığa, işsizliğe, hastalığa ve bütün bunların neticesi teröre, kapılarında kulluğa mahkûm etmektedirler.
Günah değil mi?