Üstüne seçim örtüsü serilen ABD tatbikatı!..
ADSIZ’ın daimi konuklarından eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, yüksek gerilimli seçim gündeminin peşinde koşturduğumuz günlerde aramıştı. Burnumuzun dibinde yapılan uluslararası tatbikata dikkat çekmişti. Ortalığın toz dumanından pek ilgilenemedik. Fakat, Yalım işin peşini bırakmadı. Dikkatlice sonuna kadar takip etti tatbikatı. Ümit Yalım, YENİÇAĞ okurları için çok önemli bir değerlendirme yaptı. Satır satır paylaşmak istiyorum;
“ABD, İsrail ve Yunanistan Deniz Kuvvetleri’ne ait destroyer, fırkateyn, korvet, denizaltı ve helikopterlerin katılımı ile 25 Mart-10 Nisan 2014 tarihleri arasında Noble Dina (Soylu Dina) Tatbikatı yapıldı. Yunanistan’ın ev sahipliğinde yapılan tatbikat Girit Adası ile Doğu Akdeniz bölgesinde icra edildi. Tatbikat boyunca arama kurtarma harekatı, deniz manevra harekatı, denizaltı savaşına karşı harekat ve liman satıh ve sualtı güvenliği harekatı yapıldı. Girit Adası’nın kuzeyinde Dhia ve Dionisades Adası, güneyinde ise Gavdos, Gaidhouronisi ve Koufonisi adası olmak üzere toplam 5 ada var. Adalar Türkiye Cumhuriyeti’ne ait ve 2004 yılından beri tam 10 yıldır Yunan işgali altında. Türkiye’nin Akdeniz’deki karasuları 12 deniz mili. Yani söz konusu beş adanın etrafındaki 12 millik alan Türk karasuları. Noble Dina Tatbikatı için Girit Adası’na giden gemiler, Türk karasularını kullanarak geçiş yapıyor ve tatbikatın bir bölümü de Türk karasularında icra edilmiş oluyor. 2010 yılına kadar Türkiye, İsrail ve ABD arasında, Akdeniz bölgesinde Güvenilir Denizkızı Arama Kurtarma Tatbikatı yapılıyordu. İsrail’in Mavi Marmara gemisine saldırarak katliam yapması nedeniyle Türkiye, Güvenilir Denizkızı Tatbikatı’ndan çekildi. İsrail’e haklı olarak tepki veren ve Türkiye’nin Denizkızı Tatbikatı’ndan çekilmesini sağlayan Erdoğan ve hükümeti, Noble Dina Tatbikatı’nda Türk karasularının ihlal edilmesine neden sessiz kalıyor?”
Ümit Yalım, Barbaros Türk Deniz Grubu’nun Afrika kıtası ziyaretlerini hatırlatarak, şöyle devam etti;
“Gemiler Mart ayının sonunda Cebelitarık Boğazı’nı geçti ve Kanarya Adaları’na liman ziyareti yaptı. TDGG, Akdeniz’i geçerken, Girit Adası’nın etrafındaki Türk adalarına neden liman ziyareti yapmadı, neden sancak ve varlık göstermedi? Ayrıca, Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizi korumak maksadıyla icra edilen Doğu Akdeniz Özel Görev Grubu’ndaki gemiler, neden Girit Adası’nın etrafındaki adalarımızın güvenliğini sağlamıyor? İtalya’da konuşlu AFSOUTH/NATO Karargahı’nın, Gavdos Adası ve karasularında 1996 yılında yapmak istediği tatbikatı, (Gavdos Türk Adası’dır) gerekçesi ile engelleyen Genelkurmay Başkanlığı, Noble Dina Tatbikatı’nda Türk karasularının kullanılmasına neden tepkisiz kaldı? Yunanistan, Ege Denizi’nde işgal ettiği Eşek Adası’na Frontex (AB üyesi ülkelerin dış sınırlarını korumak için 2005 yılında kurulan ajans) kapsamında Letonya’dan Sahil Güvenlik Botu getirdi. Letonya bayrağı taşıyan bu bot Türk karasularında dolaşarak askeri gemilerimizin bölge dışına çıkmasını sağlıyor. AKP Hükümeti ve İçişleri Bakanlığı, Ege Denizi’ndeki ve Girit Adası’nın etrafındaki adalarımızın güvenliğini sağlamak için, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın hücumbotlarını neden görevlendirmiyor? Türk karasuları ve Türk toprakları yol geçen hanı mı? Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde, Ege Denizi’ndeki deniz sınırlarının 4 Ocak 1932 tarihli Türk-İtalyan Sözleşmesi ve 28 Aralık 1932 tarihli Türk-İtalyan Mutabakat Zaptı ile belirlendiği ve Yunanistan’ın da İtalya’nın halefi olarak belirtilen deniz sınırlarına göre egemenlik hakkı olduğu iddia ediliyor. 28 Aralık 1932 tarihli Türk-İtalyan Mutabakat Zaptı’nın hiçbir hukuki geçerliliği olmamasına rağmen Yunanistan’ın bu zapta atıfta bulunması, Ege Denizi’nde işgal ettiği Türk adalarını egemenliği altına aldığı anlamına geliyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu konuya neden sessiz kalıyor? Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu üçlüsünün, Yunanistan’a alenen verdiği adalar şimdi de hukuken mi verildi?”
Kasetti, tapeydi, ayakkabı kutusuydu, paralelciydi derken kafamızı her zamanki gibi kuma gömdük ve gömmeye de devam ediyoruz. Her zaman dile getirdiğimiz gibi vatan toprakları önce Batı’dan bölündü. Yani anlayacağınız ‘Garp Cephesi’nde de ‘Şark Cephesi’nde de değişen bir şey yok!..
Sahi!.. Sizce, yeni Cumhurbaşkanı kim olur?..
Papatya falına devam edin!..