Umutsuz vak’a...
Aşağıda farklı ve üstelik yakın tarihlerde, aynı konuda, aynı İslâmcı ‘zihinden’ ve aynı İslâmcı ‘ağızdan’ çıkmış ifadeler var. Bu ifadelerin kime ait olduğunu yazarak malûmu ilan etmemize gerek yok. Bağımsız bir psikiyatr tamamen objektif kriterlere dayanarak meslekî bir okumayla bahse konu zihin ve ağız arasındaki bağlantısızlığı, rahatsızlığı teşhis edebilir, tedâvisinin ise pek mümkün olduğunu sanmıyorum, bana kalırsa ‘umutsuz bir vak’a...’ ile karşı karşıyayız...
OCAK 2009: “One minute, one minute.. (kulaklık çıkarılır ve devam eder), Sn. Peres, benden yaşlısın, sesin çok yüksek çıkıyor, biliyorum ki sesinin bu kadar yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar yüksek çıkmıycak, bunu da böyle bilesin, öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz, plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum...”
OCAK 2009: “Herhangi bir şekilde, ne İsrail halkını, ne Cumhurbaşkanı Peres’i ne de Musevi halkını hedef aldım, benim tabii ki tavrım moderatöre olmuştur, toplantı moderatörüne karşı bir tepki ortaya koydum...”
OCAK 2009: “Türkiye’nin Orta Doğu’da bir görevi var, nedir o görev, biz Geniş Orta Doğu Projesi’nin eş başkanlarından bir tanesiyiz.. Özelikle Diyarbakır’a çok farklı bakıyorum, Diyarbakır istiyorum ki şu anda Amerika’nın da düşündüğü Büyük Orta Doğu Projesi var ya, bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir. Bir merkez olabilir...”
AĞUSTOS 2009: “Ellerine bir kağıt almış dolaşıyorlar, Amerika’nın bir projesi dediler, bunu ispat ederlerse biz her şeye varız, ama ispat edemezlerse, alçaktırlar namussuzdurlar...”
TEMMUZ 2009: “Buna ister Kürt sorunu deyin, ister doğu sorunu deyin, güneydoğu deyin, isterseniz son olarak adlandırdığımız Kürt açılımı diyelim, ne dersek diyelim, bunun üzerinde bir çalışmayı başlattık...”
OCAK 2013: “Tutturmuşlar bir şey Kürt sorunu, ben Kürt sorunu diye bir şey tanımıyorum...”
ARALIK 2010: “Değerli arkadaşlarım, benim milletimin dili tektir, bu Türk milletidir...”
MAYIS: 2012: “Ben tek dil demedim, benim hiçbir yerde böyle bir ifadem yoktur. Tek din dedim, dil değil din... din...”
MART 2011: “Şahsen böyle bir sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak giremem çünkü, parası olan var parası olmayan var, parası olan bastıracak parayı askerlikten kurtulacak, ee parası olmayan da gidecek askerlik yapacak... Kimlerle görüştüysem ben, kenar köşedeki, izbe yerlerdeki vatandaşım, onlar hiç bu işe sıcak bakmıyor...”
KASIM 2011: “Şu anda çalışmalarımızın sonuna gelmiş bulunuyoruz, bu hafta olmasa bile önümüzdeki hafta, bedeli askerlik ile ilgili yasayı çıkarmış olacağız...”
ŞUBAT 2011: “NATO, Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle saçmalık olabilir mi ya? NATO’nun ne işi var Libya’da?”
MART 2011: “NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir...”
AĞUSTOS 2010: “AKP Parti hükümeti hiçbir terör örgütüyle masaya oturmaz, müzakere yapmaz terör örgütüyle hiçbir zaman masaya oturmadık, hiçbir zaman da oturmayacağız, aksini ispat edemeyen, müfteridir, şerefsizdir...”
ARALIK 2012: “Adayla görüşme yaptırırız, kimlerle, bu işlerle görevli olan elemanlarımız vasıtasıyla. Halen de bu görüşmeler var...”
ŞUBAT 2012: “Burada hepsi farklı farklı görüştüğümüzde dedikleri şey şu: İmralı ne derse biz onu yaparız, şu anda İmralı, beklentilerimize cevap verecek noktaya doğru adımlarını atıyor...”
EYLÜL 2012: “Şimdi terör ile kim iç içe, bu önemli, terör ile içe içe olanla neyi konuşacağım, teröristle yanak yanağa olan sarmaş dolaş olan bir eş başkanla nasıl olup da ben konuşacağım? Ben bununla konuştuğum zaman bu ülkedeki şehit anneleri, bir Başbakan olarak böyle beni onlarla masada gördüğü zaman, onlar ne der? Kusura bakmayın ben bir tane şehit annesinin gözyaşını bunların hiç birine değişemem...”