Umutlu değil dikkatli olmak!
Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın ABD ziyareti ve sonrasında yaptığı değerlendirmeler Türkiye''nin ABD ile ilişkilerinde geldiği son noktayı göstermektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD''ye kadar gitmiş ve bütün beklentilere karşın ABD başkanıyla görüşememiştir. Erdoğan''ın açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla ABD ile ilişkilerde yeni bir başlangıç yapma arzusu büyük bir hüsran ve hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştır.
Erdoğan''ın ABD başkanıyla görüşüp-görüşememe konusuna Türk tarafı ikili görüşmenin çok ötesinde bir anlam yüklemektedir ki bu doğrudur. Cumhurbaşkanı ABD dönüşü konuyla ilgili olarak şu çarpıcı cümleleri kurmuştur:
-"Şu ana kadar Amerika''daki liderlerin hiçbiri ile böyle bir konum yaşamadım… Sayın Biden ile iyi başladık diyemem"
- "İki NATO ülkesi olarak şu andaki gidiş pek hayra alamet değil"
- "Amerika''yla bizim münasebetlerimiz iki NATO ülkesi olarak bu olmamalı"
- "Amerika şu anda terör örgütlerine beklenenin çok çok üzerinde destek veriyor."
Bu sözler Türk-Amerikan ilişkilerinde son derece olumsuz bir aşamaya gelindiğini gösteriyor.
İlişkiler tarafların Moskova-Pekin, S-400, F-35, İsrail-PYD, Ermenistan-Azerbaycan, Kıbrıs-Libya gibi sorunlardaki çıkar çelişkilerinin çok ötesine taşınmıştır.
ABD başkanının Türkiye''ye karşı "soykırım" iftirasını dillendirmesi, Biden''in başkan seçildikten sonra uzun süre Erdoğan''la görüşmemesi, ABD''nin PYD/PKK''ya halen silah yardımına devam etmesi ilişkilerde gelinen olumsuz tabloyu özetliyor.
ABD; Irak''taki üsleriyle, Suriye''de PYD''ye verdiği silahlarıyla, GKRY''de kaldırdığı silah ambargosuyla, Girit, adalar, Dedeağaç dahil Yunanistan''ın her yerine açtığı üslerle, oralara taşıdığı silahlarla Rusya''dan daha çok Türkiye''yi kuşatmış durumdadır.
Sorun Orta Doğu''da ve bölgede güncellenmiş ABD-İsrail çıkarları ile Türkiye''nin güvenlik çıkarlarının karşı karşıya gelmesidir. Türkiye''nin toprak bütünlüğü yönünden ABD''nin YPG/İsrail ve Yunanistan''la ilişkileri bir beka sorunudur. Türkiye ile ABD ilişkilerini Erdoğan ile Biden ilişkisi olarak görenlerin fena halde yanılmaktadır.
Diğer yandan ABD ile Türkiye ilişkileri Rum, Ermeni, Yahudi ve Gülen lobisinin tehdidi altındadır.
ABD, Rıza Zarrab-Halkbank davalarıyla iktidarın elini iyice zayıflatmıştır. Türkiye''ye karşı CAATSA Yasasını ABD yürürlüğe sokmuştur. ABD Dışişleri Bakanı, işi Türkiye''yi "sözde stratejik ortak" olarak tanımlamaya kadar götürmüştür.
ABD ile ilişkiler çok sorunlu olarak devam ederken Erdoğan''ın Putin ile Soçi''de görüşeceği açıklandı. Putin ile görüşme öncesi Erdoğan''ın Amerika''yla ilişkileri olumsuz nitelemesine karşın Rusya''yla ilişkileri "şu ana kadar ilişkilerde herhangi bir yanlış görmedik…" şeklinde tanımlaması ilginçtir.
Halbuki Rusya''yla ilişkilere olduğundan fazla olumlu anlam yüklemek doğru değildir. Türkiye''nin NATO üyesi olarak Rus/Çin hattına yaklaşması Putin için büyük bir kazançtır. Ancak konu bundan ibaret değildir.
Rus tarafı Türkiye''nin ABD''den uzaklaşmasını fırsat olarak görüyor. Bu durumu Rusya "Moskova ve Ankara''nın mevcut sorunları Moskova''nın istediği koşullarda çözme şansı doğurduğu" şeklinde değerlendiriyor. Dahası Moskova tarafı Türkiye''nin Rusya''ya karşı manevra şansı kalmadığından söz ediyor.
Unutmamak gerekir ki Rus uçağı düşürüldüğünde Putin ve sözcüleri Erdoğan hükümetini "Suriye''deki İslamcı terör örgütlerini desteklemek, onlarla petrol ticareti yapmak"la suçlamışlardı.
Türkiye, S-400''leri satın almakla elinin güçleneceği ve Suriye''de önünün açıklanacağını düşünmüştü. Hatta Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu''nun "İlişkilerimiz, birilerini kıskandırıyor olabilir, Rusya bizim için stratejik bir ortaktır" demişti. Lavrov ise "Türkiye''yi hiçbir zaman stratejik müttefikimiz olarak sınıflandırmadık. Türkiye partnerimiz" diyerek Çavuşoğlu''na cevap vermişti!
Moskova hâlâ PKK''yı terör örgütü olarak tanımıyor, YPG ile sıcak ilişkileri var. YPG heyetini Moskova''da Rus Dışişleri Bakanı Lavrov''un ağırladığını unutmamak gerekir!
Sonuçta Türkiye hem Amerika hem Rusya siyasetinden sonuç alamamıştır. Gelinen aşamada Rusya''yla ilişkiler de mayın tarlası gibidir. Umutlu değil dikkatli olmak gerekir!