Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Umutlar sonbahara kaldı...

Anayasa Mahkemesi’nin DTP’nin kapatılma davası ile belirlediği Eylül ayı tarihi, Ekim ayında erken genel seçimi bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattı. Zira DTP’nin kapatılma davasını açan Anayasa Mahkemesi’nin AKP’nin ek süre istemeyişine rağmen bu davayı DTP’den önce karara bağlamayacağı anlaşıldı. Dolayısıyla Türkiye’nin beklediği erken genel seçim büyük ihtimalle Mart ayında yapılması gereken yerel seçimlerle birleştirilerek gerçekleşecek.
Peki ama bugünkü siyasi yapıda muhtemel seçimlerin sonucu ne olur? Doğrusu kendi adıma iyimser değilim. Kapatılması neredeyse kesin olan AKP’nin en büyük şansı muhalefet... Deniz Baykal’ın liderliğindeki ana muhalefet partisi CHP ile, Akşam yazarı Güler Kömürcü’nün deyimiyle MHP Genel Müdürü Devlet Bahçeli sayesinde beş yıl boyunca siyasi yasaklı olması beklenen Tayyip Erdoğan son derece rahat. Kendi partilerinin tabanları tarafından tasvip edilmeyen malum genel başkanlar, padişahlarda bile olmayan yetkileri ellerinde bulundurup, bırakınız parti içi demokrasiyi, emek verdikleri partilerinin gidişatından endişe duyduğunu yüksek sesle söyleyenlerin kellesini aldığı için umut vermiyorlar.
22 Temmuz’da kerhen CHP ve MHP’ye oy verenlerin muhtemel erken seçimde bu kadroyla aynı partileri tercih etmeyeceği gün gibi ortada. 5,5 yıllık iktidar sırasında Türkiye’yi uçurumun kenarına getiren AKP’nin beş milyon kayıp seçmene rağmen aldığı söylenen yüzde 47 halen tartışılıyor. Üstelik AKP kurmayları bile propaganda amaçlı yüzde 70’lerden bahsetse de yüzde 40’ın üzerindeki oyun bol gelen gömlek misali kendilerini zora düşürdüğünü itiraf ediyorlar.
Bu durumda memlekette en çok konuşulan şey AKP’nin kapatılmasıyla beraber yeni kurulacak partinin durumuyla ilgili. Tayyip Erdoğan’ın Bahçeli’nin temennisinde olduğu gibi “bir bilen” olarak kenarda oturmayacağını herkes biliyor.
22 Temmuz’da milletvekili adayı olmayarak halen MYK üyesi olduğu AKP’yi zaman zaman eleştiren eski Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in çıkışlarının başarılı olamayacağı gibi bunun yeni partinin başına geçmek için taktik olduğunu ifade edenler var. Hatta Şener’in Erdoğan ile “danışıklı dövüş” içinde olduğu iddiasını gündeme getiriyorlar. Bu yüzden başta Ankara olmak üzere Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yürütülen “yeni yapılanma çalışmaları” nın sekteye uğradığı konuşuluyor. İstanbul’da görüştüğüm, Türk siyasetini yakından takip eden etkin işadamları “horoz ölür gözü çöplükte kalırmış” sözünü hatırlatarak Abdüllatif Şener’in AKP sonrası kurulacak partinin başına geçmeyi kendisinde kazanılmış bir hak olarak gördüğünü, partiyi merkeze çekmek misyonunu yüklenmeyi düşündüğünü ifade ediyorlar. Aynı kaynaklar Tayyip Erdoğan ve yakın çevresinin buna izin vermeyeceği kanaatlerini de açıkça söylüyor.
Son seçimde milletvekili adayı olamayan 60-70 eski vekilin desteklediği Şener’in liderliğindeki yeni partinin, Türk siyasi tarihinde sıkça rastlanan bütünden kopanların malum sonuçla karşı karşıya kalacağını belirtmek için müneccim olmaya gerek yok.
Kendilerini merkez sağda gören ancak misyonlarını tamamlayan ANAP ve DP’nin bu saatten sonra yapabilecekleri bir şey olmadığını bilenler ise yeni yapılanmanın 1983’teki ANAP ya da AKP’nin ilk kuruluş günlerinde olduğu gibi sağ-sol ayrımı yapmadan, yıpranmamış eski siyasilerle beraber yeni yüzlerin vitrine çıkacağı yapının özlemini dile getiriyorlar.
Ufuk Çizgisi’nde aylar önce yazdığımız yeni yapılanma çalışmaları AKP’nin kapatılma davasının Eylül’e sarkması ve yaz tatiliyle beraber sonbahara ertelenmiş görünüyor. Bu arada başkentteki siyasi büroların lacivert takım elbiseli müdavimleri yazlıklarda şort ve terlikle kulislere devam edecek.
Sonuç olarak bir başka bahara kalan umutların yaz sıcağında yeşilliğini, tazeliğini koruyabileceğini zannetmiyorum. Her zaman olduğu gibi hazırlıksız yakalanma ihtimalleri ağır basıyor.
Bekleyip hep beraber göreceğiz...

Yazarın Diğer Yazıları