Ümit Boyner’i ne susturdu?
Sayın Erdoğan’ın “Gelişmiş demokrasi” anlayışını göstermesi bakımından konuyu tekrarlamakta fayda gördük!
Mardin’de gerçekleştirilecek “Kadınların İstihdama Katılımı” konulu panele TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner de iştirak edip bir konuşma yapacaktı. Olmadı!
Çünkü Ümit Hanım ilgili komisyonda görüşülen Milli Eğitim Yasasına karşı çıkmış, bu da Erdoğan’ı kızdırmıştı. TÜSAD’a, “Sen üzerine lâzım olmayan işlere karışma” mealinde verdi veriştirdi. Oysa TÜSİAD haklıydı. Nitekim Ümit Hanım’ın söylediği istikamette pek çok değişiklikler yapıldı alt komisyonda. Erdoğan, “Uyardınız, teşekkür ederim” dese bu çok medenî bir davranış olacaktı. Erdoğan küplere bindi, Boyner de, “Bizim herhangi bir konuda fikir beyan etme hakkımız yok mu” demeye getiren bir savunma yaptı. Erdoğan’ın danışmanı Adana Milletvekili Ömer Çelik, “Siyaset yapacaksan parti kur, karşımıza öyle çık” diyerek siyasetçilerin dışında kimsenin fikir açıklama hak ve görevi olmadığını gösteren bir tavırla Başbakanının arkasında durdu.
Hikâye böyle başladı...
Ve 8 Mart’ta Mardin’de gerçekleştirilecek Dünya Kadınlar Günü’nde Ümit Boyner’in konuşacağı, “Kadının İstihdama Katılımı” paneli kökten iptal edildi. Böylece Boyner’in Mardin’e gitme sebebi ortadan kaldırılmış oldu. Çok iyi işler yapmak için çırpınan Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Fatma Şahin panelin iptal gerekçesini Başbakanın yoğunluğu olarak gösterdi. İyi de o zaman Ömer Çelik’in söylediklerini nereye koymak lâzımdı? Hem, Başbakan da katılmayıversin, kıyamet mi kopardı? Kamuoyundaki olumsuz tepkileri asgariye indirmek ve Boyner’i ve TÜSAİD’ı teskin etmek için Bakan Şahin, Ümit Boyner’i ziyaret etti. Ne konuştular, bilemiyoruz. Ümit Hanım o saatten sonra sustu, bu konuda hiç konuşmadı.
Bu hâl bize çok ilginç geldi.
Yeri gelmişken bir hatıramı nakletmek istiyorum. Ümit Hanım’ın eşi Cem Boyner’in halası Safiye Maliki Hanım, Cem için, “İşkoliktir, cesaretlidir” demişti. En az otuz yıl önceden bahsediyorum. O yıllarda görev yaptığım Daday’a her yıl geldiğinde (70 yaşının üzerindeydi) akrabalarına, arkadaşlarına gitmez, bir hafta on gün bizde kalırdı. Yakınlarının mezarlarını ziyarete gider, eşim de kendilerine refakat ederdi. O sözleri de o zaman söylemişti. Fi tarihinde üretilen yün keselerin, yün kuşakların katır sırtlarında Azdavay köylerinde nasıl satıldığını anlatırdı. Yazarlık yönüme sevinmiş, “Doğan Hızlan arkadaşımdır, İstanbul’a gidince onunla görüşeyim Hürriyet’te yazmanı sağlayalım” bile demişti. Biz devlet memuru olduğumuzu söylemiştik.
Mardin hadisesi sebebiyle o günleri hatırladım ve “Demek ki” dedim, “Erdoğan’a cesaret falan sökmüyor!”
İşadamı elbette önce işini düşünecek, temsil ettiği insanların da işlerini düşünecek. Cem Boyner ve önceki nesiller katır sırtında, köy köy dolaşarak ürettiklerini satarak kurulan o devasa müesseseleri bugünlere getirmek için hükümetlerle kim bilir ne maceralar yaşadılar. Demirağ’ın uçak imal eden fabrikasının İnönü tarafından nasıl bitirildiğini yakın tarihimiz kaydetmiyor mu? Konuyla ilgili ilk yazımızda da belirttiğimiz gibi TÜSİAD’ın memleket meseleleri konusundaki görüşlerine kahir ekseriyetle katılmıyoruz.
Amma Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Fatma Şahin ne dedi de Ümit Boyner’i susturdu, bir gazeteci olarak doğrusu çok merak ediyoruz.