ULUSALCILARIN YANILGISI!..
ULUSALCILARIN YANILGISI!..
AKP iktidarı karşısında olan “ulusalcılar”, 22 Temmuz(2007) genel seçimleri öncesinde “arayış” içinde idi.
Ancak, aranılan bulunamadı.
Cumhuriyet mitinglerinde gücünü gösteren milyonlarca ulusalcı vatandaş, yeni bir “parti” ve yeni bir “lider” arıyordu... Amaçları, savundukları Atatürk ilkelerine uygun politikalar üretmeyen AKP iktidarına karşı bir yerde birleşmekti. Olmadı.
Hem bu olmadı, hem de -çaresizlikten doğan- bir yanılgı yaşadılar.
ULUSALCI KİMDİR?..
O dönemde bir adım öne çıkmasını bekledikleri kişiler, nedense çekingen davrandılar. (Bunları daha sonra yazarız.)
Peki yaşadıkları yanılgı neydi?..
Önce, “ulusalcı” ne demek onu açıklayalım... Sayıları milyonları bulan ve bu bilimsel olarak da kanıtlanan bu insanlar; Atatürk ilkelerinin ödünsüz olarak uygulanmasını isteyen çok samimi kitleler idi. Halen de aynı görüşteler.
İçlerinde, köyünde tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar olduğu gibi, en çok okumuş ve yazmış biliminsanı, yazar, eski ve yeni politikacı, emekli ve görevli asker gibi toplumun her kesiminden insan bulunuyor. Namuslu ve inançlı vatandaşlar bunlar.
Türkiye’nin sömürge olmasını istemiyorlar, Türklüğe, hurafeden arındırılmış İslâmiyet’e ve Atatürk’e inanıyorlar. (TV’de çok daha uzun anlatabiliriz.)
TUTARSIZLIK MI, YALANCILIK MI?..
Peki 22 Temmuz öncesi (aslında sonrasında) nerede yanıldılar?..
Bekledikleri nitelikte bir parti ve lider çıkmadığı için, çaresizlikten AKP karşısında güçler dağılmasın diye, şunu söylediler:
“Sağcıysanız MHP’ye, solcuysanız CHP’ye oy verin!..”
Çünkü ulusalcılar için -bölünmeye yol açtığına inandıkları için- sağ ya da sol gibi kavramlar geçerli değildi.
Ben ise, o dönemde bu sütunlarda (arşivde var) şunu soruyordum:
“CHP ve MHP’nin genel başkanları (2B: Baykal ve Bahçeli), AKP’den farkının ne olduğunu açıklamalıdır..”
AKP’den kaçarken doluya tutulmayalım, istiyordum.
Ne kadar haklı olduğum seçimden hemen sonra kanıtlandı. (Aslında bu 2B’nin-isimleri de tuttuğu için 2DB’nin diyebiliriz- temel politikalarının AKP’ninkilerden hiçbir farkı olmadığını kitleler de görüyordu ama, dediğim gibi “çaresizlikten” böyle bir söyleme sarılmıştı.)
Kitleler meydanlarda “Çankaya’da türban istemiyoruz” diye slogan atarken, seçimlerden bir hafta önce, Deniz Baykal, “Cumhurbaşkanının eşi türbanlı olabilir” deyiverdi (Bkz.: Posta Gazetesi, 15.07.2007, s.1, sürmanşet.) Şimdi ne diyor?.. “Üniversiteye türban giremez!..”
Yani ona göre, Çankaya’ya girer ama üniversiteye giremez!..
Peki Devlet Bahçeli ne diyordu?: “AKP’den hesap sormazsam namerdim!..” (Lütfen, 11 ve 12 Temmuz 2007 tarihli arşivleri internetten bulup, okuyunuz. Türk siyaset tarihine geçecek ne sözleri vardı sayın Bahçeli’nin)
“AKP inanç hortumcusu” diyordu, “AKP siyasi terörist ve kundakçı” diyordu, “Erdoğan’ın son ümidi Barzani ve PKK” diyordu, “Ne çalarsanız yalnızca 11 gün çalacaksınız. Sonra hesap vermeye başlayacaksınız” diyordu.
Sonra ne yaptı?.. AKP’li Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı yaptı; şimdi de din üzerinden siyaset yapan AKP’nin “türbanın serbest olması” projesine en büyük -ve tek- desteği veriyor!..
AKP’ye “inanç hortumcusu” diyen MHP’nin, Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tunca Toskay’ın bugünlerde dediğine bakar mısınız?: “Türbanla siyaset yapanlar avantajlı. Biz ne yaptığımızı biliyoruz, maliyetini de ödemeye hazırız, hasadını da yapacağız!..” (Bkz.: Vatan Gazetesi, 03.02.2008, s.1, manşet.)
KANADOĞLU: “YAPAMAZLAR!..”
Oysa, Kur’an’ı Kerim’de başörtüsünün olduğu konusunda din bilimciler birleşemedi. “Hımar” sözcüğü, takva örtüsüdür, ya da cinsel organların örtülmesi anlamına gelir deyip, kanıt gösterenler var. Bu tartışma ilahiyatçılar arasında sürüp giderken, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, “Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasının, Cumhuriyet devrimlerini yok etme çalışması” olduğunu vurguluyor. Kanadoğlu, yapılacak anayasa değişikliğinin buna imkan veremeyeceğini de açıklıyor:
“Anayasa’da 2. madde durduğu sürece isterlerse açıkça ’türban serbesttir’maddesini eklesinler. Yapmaya çalıştıkları değişiklikle türbanı üniversitelere sokmaları mümkün değil’85” (Bkz.: Ceviz Kabuğu programı, 01.02.2008, Kanaltürk Tv.)
Oysa, Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk, 1926’da, “din üzerinden siyaset yapmanın vatan hainliği olduğuna” ilişkin bir yasa çıkarmıştı.
Bugün ise, “avantaj” olarak görülüyor!..