Ulu Kayın ve Türkçü Dergi
“Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır” diyen şairi, onaylarcasına, Anadolu’nun her yanında çoban ateşleri yakıyorlar Türkçü gençler. Dergi oluyor bu ateşler çoğu zaman. Türklüğe yapılan hücumlardan dolayı boynu bükük olanlar, bakıp bu ateşlere, arka bilip dikleniyorlar.
“Ulu Kayın” işte böyle bir dergi. Derginin ilk sayısının içeriğinden söz edeceğim ama önce adının anlam ve ululuğu üzerinde durmam gerek. Ulu Kayın’ın neleri çağrıştırdığını bilmezsek bu derginin savını ve işlevini anlayamayız.
Ulu Kayın... Evet bir ağaç... Ama nasıl bir ağaç?..
Bir “Hayat Ağacı”... Türk mitolojisinde çok önemli bir yeri var Acunla birlikte yaratıldığı ve Kayra Han tarafından dikildiği söyleniyor. Yeryüzü, yeraltının ve gökyüzünün oluşturduğu üç âlemin tam merkezinde... Dalları gökyüzünü ayakta tutmakta, kökleri toprağın tüm katlarını delip yerin yedi kat dibine dek uzanmakta. Öksökö kuşu etrafında dönerek uçmakta ve tepesine konmakta. Dokuz Türk boyu, bu ağacın dokuz dalından türemiş. Umay Ana sahibi Ulu Kayın’ın, yeryüzüne inerken bu ağaçtan yararlanıyor. Ulu Kayın’ın köklerinden yaşam suyu (Bengüsu) akmakta. Dallarından biri Güneş’e, biri de Ay’a uzanmakta. Tepesinde Tanrı Ülgen oturmakta.
Sibirya’da yaşam ağacını ve yerin eksenini aynı zamanda, şamanın transa geçtiği çadırının ortasındaki kayından yapılmış direk temsil eder. Kayın ağacına verilen önem, Türklerin akrabalık bağlarını gösteren isimlerde de “kayın” sözcüğünü kullanılmasıyla görülür (kaynata vs.).
Evet artık dergiye dönebiliriz. Bendenizi yayın danışmanı yaptı, Ulu Kayın’ın yayıncıları, ilk sayısında bir de söyleşi yaptılar. Yayın Kurulu Üyesi değerli Fırat Kargıoğlu’nun güncel siyaset ve Türklüğe dair sorularına yanıtlar verdim. Dergi çıkmadan önce, bir de tavsiyede bulundum sevgili Emre Koşak’a, “Bu tür dergilerde kökleşik ve süreğen bir hastalık, bir saplantı var, döne döne aynı şeyleri yazıyorlar kırk yıldır. Siz böyle yapmayınız” dedim. Öyle yapmamışlar. Yalnızca Koray Demirkılıç’ın yazısı bile bunu kanıtlıyor. Yazıdan aktarımlar yapayım da hak verin siz de: “Türkçülük dar alanda kısa paslaşmalar değildir. Ne yazık ki böyle bir gömlek giydirdiler Türkçülere. (...) Türkçülük yerinde saymaz, izin vermemeliyiz! Türkçüler her dem uygarlığın büyüğünü düşlemelidirler. Toplumsal kurgulardan arındırılmış bir Türkçülük büyütmeliyiz!”
Bu sayıdaki tüm imzaları da bir sayayım izninizle. Rıza Zelyut, Zülfer Keloğlu, Uluğbey, Umut Can Adısönmez, Fatih Mesut Başat, Tugay Koç, Burkay Kılavuz.
Türkçü Dergi’den Türkçüler Günü
“Adı üstünde” bir dergiden söz edeceğim şimdi de. Adı üstünde evet: “Türkçü Dergi”. Bu dergi 7. sayıya ulaşmış. Son sayısında benden “Ortak Türkçe mümkün mü?” anketlerine yanıt istediler, yolladım. Mayıs sayısında yer alacak. Bu dergi 2 Mayıs 2013 Perşembe günü saat 19:30’da Antalya ilimizin Atatürk Kültür Merkezi Perge Salonunda “3 Mayıs Türkçüler Günü Kurultayı” düzenliyor. Bu kurultay, Antalya’dan gelen katılımlarla sınırlı kalmayacak, Türkiye’nin çeşitli illerinden ve Azerbaycan’dan da Türkçü gençler de bulunacaklar. Kurultayla ilgili diğer ayrıntılara şu linkten ulaşabilirsiniz. http://www.turkcudergi.com/?Sayfa=TurkcuYazi&sira=46
Evet, “Ey Türk düşün!” diye haykırmanın tam
zamanıdır.