Ülküsüz devletin başı dik olmaz
Büyük devlet ülkeyi yönetenlere veya hükümetlere göre dış politika belirlemez. Ülkeler ve ülküler millî menfaatler doğrultusunda şekillenir. Her on senede çelik çomak oynar gibi politika değişikliğine gidiyorsanız sizden değil devlet, aşiret bile olmaz.
Mesela ABD'nin Avrupa Asya Afrika ve Orta Doğu ile ilgili plan ve projeleri yaklaşık 50 senedir aynıdır. Rusya ve Çin'i siyasal ve ekonomik alanlarda etkisizleştirmek, enerji kaynaklarını ele geçirmek, 3. Dünya ülkeleri üzerinde kontrol ve denetimi arttırmak başlıca politikalardır.
Türkiye, İran, Irak ve Suriye'nin iç huzurunu bozarak bu devletlerden koparılacak topraklar üzerinde Kürdistan devletinin temelini atmak... ABD'de kim başkan olursa olsun bu temel parametreler asla değişmez.
Cumhuriyetçiler ve demokratlar seçim meydanlarında yenilik ve değişiklik vaatlerinde bulunurlar ancak söylediklerinin yüzde onunu bile hayata getiremezler. Çünkü Amerikan millî birliğini temsil eden derin yapılar onların bu siyasi keyfiyetine müsaade etmez. Amerikan derin devleti ulusal politikaları üzerinde oyun oynatmaz. Kırmızı çizgilerle çizilmiş olan dış politikaları iş başına gelen yöneticilerin merhametlerine, insafına bırakmaz.
Şayet ABD'yi yöneten siyasetçiler kırmızı çizgilerin dışına çıkmaya başlarsa orada o siyasetçiler üzerinde yoğun baskılar, algı operasyonları başlatılır ve ülkenin bir an önce seçime gitmesi yolunda toplumsal destek sağlanır. Bugüne kadar Amerika'da Başkan olmuş bütün adaylar seçim meydanlarında toplumun nabzına göre konuşmalar yapmış, dış politikalar üzerinde esip gürlemişler. Ancak daha sonra hep geri adım atmışlardır.
***
Orta Doğu'da "Kürdistan" projesinin hamisi konumunda olan ABD'nin geçmişten bugüne kadar PKK'ya verdikleri destekler açıkça ortadadır. Ulusal çizgiden uzaklaşan cemaat ve tarikatların önünü açarak cumhuriyetin kazanımlarını tehlikeye düşüren siyasal iktidarla daha ne kadar başımız öne eğik olarak yaşayacağız işte asıl önemli olan mesele budur.
Atatürk'ün kurmuş olduğu üniter yapıyı Yeni Osmanlıcılık hayali ile bozup dağıtmanın ve millî kimliğimiz olan Türklükten vazgeçmenin adı ne zaman devletin bekasını korumak ve onurlu bir duruş olmuştur. Keşke Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine destek veren Sayın Devlet Bahçeli bu durumun gerekçesini anlatsa da biz de idrak edebilsek..
Avrupa, Asya ve Orta Doğu'da hiç kimse bize inanıp güvenmiyor sınır komşularımızla büyük sorunlar yaşıyoruz. Bir gün ak dediğimizde ertesi gün kara diyoruz, bir gün dost bildiğimizi başka bir gün düşman ilan ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetenler "Hele bir 2023 yılı gelsin de görelim" şeklinde konuşup duruyorlar ama elli sene sonra neler olacak hiç kimse bu konuda yorum yapamıyor.
50 sene sonrası için plan ve programınız yok. Kerkük Telafer için ne yapacaksınız. Karabağ, Nahçıvan için düşünceniz nedir? Batı Trakya'da yaşayan Türkler sizin için ne anlam ifade ediyor? Kıbrıs'ın akıbeti ne olacak velhasıl dış politikada bunlara kafa yormak yerine günübirlik politikalarla yuvarlanıp gidiyoruz.
***
Koskoca Devleti yönetenler siyasi ümmetçilik akımına kapılıp millîyetçiliği ayaklarının altında gezmekten 'Ne mutlu Türk'üm diyene' sözünü hazmedemediğinden falan dem vurup duruyor. Kusura bakmayın ama bu kafa ile değil elli, beş sene sonra bile akıbetimizin ne olacağı meçhuldür.
Baş omurga ve gövde sağlam durmuyorsa başımıza gelecek felaketleri de peşinen kabul etmemiz gerekir. Daha iktidara gelir gelmez tehdit algıları ile oynadınız, irticayı suç olmaktan çıkarıp din kisvesi altında devlete ve millete düşmanlık eden bir takım odakların önünü açtınız. Ergenekon ve Balyoz davaları ile Türk ordusunun haysiyet ve şerefini ayaklar altına aldınız. Ben geleneksel Türk töresini tanımam, derin devlet nedir anlamam diyerek kendi hegemonyanızı kurdunuz. Atatürk'e hakaret eden densizlere ve cumhuriyetin reklam arası olduğunu söyleyen zavallılara sesinizi çıkarmadınız. İşte bu garabet durum yüzünden Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde millî şuurdan nasipsiz alçaklıkta tavan yapmış soysuzlar türemeye başladı. "Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.."
Dış politikada uzatmaları oynayıp, iktidarda kaldıkları süre içerisinde yandaşlarını zengin ettikten sonra kaybolup gidecekler belki de..
Ne güzel demiş şair..
Üç Tuğlu Vezir olurdu evvel
Üç tüylüsü peydah oldu şimdi
Üç tuğ ile üç tüyü kıyas et
Devlet neydi ne oldu şimdi...