Ülkücüye sahip çıkmak...
Ülkücü ve çile... Ayrılmaz ikili... Eğer vatan yoluna baş koyduysanız bu ikilinin birbirinden hiç kopmadığını görü , her yerde hayatınızın her saniyesinde iliklerinize kadar yaşarsınız.
Ülkücünün bir adı da; Türk vatanı uğruna karşılık beklemeden yaşayan, o deli aşkına çoğu zaman karşılık bulamayan adam gibi adamdır.
Bu kısa girizgahtan sonra meramımızı anlatalım..
MHP Genel Başkan Adayı ve Trabzon Milletvekili Koray Aydın dün Bilecik ve Eskişehir’e yapacağı ziyaretlerden önce direkt olarak Bozüyük yarı açık cezaevine gitti.
Neden?..
Çünkü orada Ülkücü hareketin çok sevdiği bir isim; Mesut Tekin çile dolduruyordu.
Yeniçağ ekibi olarak açık cezaevinin bulunduğu yere Koray Aydın’dan önce vardık. Cezaevinin hemen yanında hükümlülerin el emeklerini satan bir dükkan ve lokanta var. Bu küçük dükkanda alış veriş yaparken, bize yardımcı olan hükümlü çalışan, “Ağabey Koray Aydın’ı izlemek için mi geldiniz” diye sordu.. “Evet” cevabını aldıktan sonra şunları dinledim;
“Ağabey ben.......’lıyım. Ülkücüyüm. Maalesef başımıza gelen talihsiz bir hadiseden dolayı hüküm giydim. ...cezaevinde yatıyordum. Koşullar çok zordu. MHP teşkilat başkanından yardım istedim. Sayın Koray Aydın’a bir telefon ettiler. Koray Bey de ilgilenmiş ve beni buraya aldırdı. Burada çok rahatım; kendisini tanımamam ama Allah ondan razı olsun”.
Yarı açık olsa da cezaevi, cezaevi... Hüzün var... Çile var...
Koray Aydın’ın geleceğini duyan Ülkücüler bir “merhaba” diyebilmek eski Bilecik İl Başkanı Mesut Tekin’e içeride sarılamasalar da kapı önünden manevi desteklerini hissettirebilmek için oradaydılar. 4 Eylül 2005 günü terör örgütü PKK sempatizanlarının düzenlediği yürüyüşle Bozüyük ve Bozüyüklüleri tahrik ettiği gün “halkı tahrik” gerekçesiyle tutuklanan ve ondan sonra başka bir gerekçe ile ilişkilendirilerek hüküm giyen Mesut Tekin yakınlarının anlattıklarına göre de “haksız” yatıyor.
Yapılacak bir şey yok. Elden de bir şey gelmiyor. Karşılıksız aşk bu. Sevdiğinden bir şey beklemeden hep kendinden verirsin. Hele söz konusu vatansa...
Bozüyük yarı açık cezaevini dolduran tüm Ülkücülerin gözlerinde hep aynı duygular okunuyordu. Koray Aydın’ın çıkması, Mesut Tekin gardaşdan gelecek sıcak selam bekleniyordu. Aydın, çıkar çıkmaz yanına koşturuldu. İçeride yaşanan yaklaşık 45 dakikalık duygu seli ve ülkücü kucaklaşmasının, birbirine sahip çıkmanın buğusu Koray Aydın’ın ve yanındakilerin gözlerinden okunuyordu. Görüşme sonrasında yapılan açıklamayı haber sütunlarımızda göreceğinizden ben bu sahiplenmeden çıkan sonucu Koray Aydın’ın şu cümlelerinden okudum:
“Değişimin direksiyonuna Ülkücüler oturdu ben şimdi arka koltuktayım.”
Cezaevinin önünden ayrılırkenki önemli bir ayrıntıya daha dikkat çekeyim. Bir basın mensubu Aydın’a, “Yeni MHP olarak Başkanlık sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz” diye sordu. Aydın, hiç duraksamadan cevabı yapıştırdı; “Ben hiçbir zaman yeni MHP demedim ve demem...” Böylece bazı odaklar tarafından değişim hareketinin gücünü kırmak için üretilen bir fitne daha ortadan net bir biçimde kaldırıldı.
Bilecik’e geldiğimizde ise öğle namazının ardından manevi iklim adeta had safhaya yükseldi. Koray Aydın ve Ülküdaşlarla Şeyh Edebali’nin türbesine gittik. Başta Edebali olmak üzere tüm ecdada dualar edildi. Büyük Zat’ın türbesi ve etrafında restorasyon çalışmaları olduğu için her yer toz topraktı. Türbeden inerken yokuşun dikliğinden güçlükle yürüyorduk. Ortalığı toz bulutu kaplamıştı ki; bir ülkücü coşku içinde “Türk’ün dünyanın dört bir yanına koşturan atları gibiyiz. Ortalığı yine toz duman ettik” diye seslendi.
Koray Aydın’ın Bilecik ve Eskişehir’deki temaslarının sonucunu merak edip soruyorsanız. Cevabı yukarıdaki satırda...