Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Ülkücülerin fikir ayrılığı mı varmış?

Gündem değiştirmek için her türlü herzeyi yiyenler yüzünden “gazeteci” kimliğimi saklar oldum. Yandaşlık kavramını çoktan aşıp mikserlik ya da karıştırıcılık görevine soyunanların her haliyle sipariş olduğu belli olan haberlerle Türk düşmanlarının değirmenine su taşımaları bıktırdı milleti. Vıcık vıcık yağ damladığı için elimize bile alamadığımız paçavralar hedef gösterdiği için kan bile
akıyor.
Meczupların röportajları, ortalığı karıştıranların iddiaları, yalancı şahitlerin ifade tutanakları derken kimin yalan kimin doğru söylediği anlaşılmaz oldu. Bu arada Samsun’da şehit edilen polislerimizin ihmal kurbanı oldukları kamuoyundan saklandı. Oysa jandarma istihbaratı, olaydan beş gün önce teröristlerin telsiz konuşmalarından Ladik’te ciddi bir eylemin olacağı bilgisini emniyete iletmiş. Bu hatayı polis değil de asker yapsa gazete manşetlerinde derhal yargısız infazlar gerçekleşmez miydi? Nitekim Hırant Dink cinayetinde benzer istihbarat değerlendirilmiş olsa Dink’e suikast yapılamayacaktı.
Tuzağın farkına varanlar...
Gelelim Anayasa değişikliği ile ilgili Ülkücüler üzerinden yürütülen tartışmaya. Kimileri sadece 12 Eylül işkencelerinin hesabının sorulması için değişikliğe destek verir gösterilirken, kimileri tuzağın farkına vardığı için AKP’nin oyununa gelmekten yana değil. Ama işin garip yanı, ömürleri boyunca ülkücülerin semtine dahi uğramayan bazı tiplerin, bu tartışmayı körükleyerek fikir beyanında bulunmaları.
Aslına bakarsanız 12 Eylül darbesiyle ilgili soruşturma komisyonu kurulma fikrini MHP’nin iktidar ortağı olduğu 1999-2002 yılları arasında benim de dahil olduğum çeşitli kuruluşlar teklif etmiş ancak Devlet Bahçeli engeline toslamıştık. Bunu hatırlattıktan hemen sonra bugünün tartışmasına dönüp görüşlerimi aktaracağım.
Büyük bir bölümü hapishanelerde gençliğinin en güzel yıllarını heba etmiş kişilerin duygusal olarak 12 Eylül ile ilgili maddeyi desteklemesini doğal görmekle beraber, devletin bölünmez bütünlüğü için mücadele vermiş ve vermeye hazır insanların söz konusu değişikliğin tamamına destek olmayacağından eminim. Bir çoğu ile görüştüm. Malum gazetelerin görüşlerini almak için aradığını ancak “Namaza yaklaşma” örneğinde olduğu gibi anlattıklarından sadece o bölümü yayınlayarak ülkücüler arasında fikir ayrılığı varmış gibi yansıtıldığını vurguladılar.
Para toplama cinliği!
Hatta değişiklik maddelerinin tek tek oylanması gerektiğine dair düşüncelerini ısrarla belirttiklerini ancak kendilerine gazeteci diyen özel görevlilerin fikir ve meslek namusundan mahrum olabileceklerini tahmin edemediklerini söylediler.
Okuyucularımızdan gelen e-postalarda bu soru çok gündeme geliyor. Yusufiyeli hiçbir ülkücünün AKP’nin ekmeğine yağ sürmeyeceğini biliyorum. Zaman zaman yönetim anlayışından ve fikri kaymalardan dolayı eleştirdiğim MHP’nin TBMM’deki anayasa değişikliği ile ilgili tavrını doğru bulduğumu da ifade
edeyim.
Memlekette satmadık bir şey bırakmayan AKP hükümetinin askerlik görevini bedelli hale dönüştürerek para toplama cinliğine taktım kafayı. Parası olan zaten oğlunu kızını yabancı ülkelerde okutarak askerlikten yırttırıyor. Lafa gelince “fakir-fukara, garip-guraba” edebiyatı yapan Tayyip Erdoğan’ın seçim öncesi ortaya attığı bu tartışma AKP’nin ne denli sıkıntıda olduğunun da göstergesi değil mi?
Sayın Deniz Baykal’ın “AKP’nin freni patladı” sözleri aslında hepsinin özeti. Freni patlayan otobüsün faciaya sebep olduğunu trafik teröründen biliyoruz. Freni patlayan siyasiler ise tozlu
arşivlerde..

Yazarın Diğer Yazıları