Ülkücüler: “Evet” ya da “Hayır”
Ülkücüler ve MHP camiası, AKP ve Başbakan tarafından referandum sürecinde dikkat çekecek kadar hedef yapılmıştır. Bunun nedeni herhalde referandumun büyük ölçüde ülkücü ve MHP’lilerin tavrına bağlı olduğunun düşünülmesidir.
Bu yüzden MHP’li belde teşkilatları üzerinde iktidar yoğun bir baskı oluşturmuştur. Yine bu yüzden AKP’nin yandaşı televizyon ve gazeteler, kırgın, yorgun ve dargın kişileri “eski ülkücü” kimliğiyle televizyonlara çıkartarak 12 Eylül’de gördükleri işkenceleri ve neden “evet” (!) diyeceklerini anlattırmaktadır. Başbakanın bizzat kendisi yine aynı amaçla 12 Eylül’de haksız yere idam edilen ülkücü Pehlivanoğlu için televizyonların önünde hıçkırıklara boğulmuştur.
12 Eylül’e günler kala AKP yandaşı basın, MHP’ye yönelik doğrudan karalama kampanyaları başlatmıştır. 30 Ağustos tarihli Sabah gazetesi’nin sürmanşetten verdiği “Bahçeli Onayıyla Barzani’ye Yardım” karalaması da bunlardan birisidir. Bu gazetenin MHP aleyhtarı propagandayı önümüzdeki günlerde de sürdüreceği anlaşılmaktadır.
Bütün bu yaşananlar, MHP ve Ülkücü taban üzerinde AKP’nin büyük bir psikolojik propaganda yürüttüğünü göstermektedir. Sorulması gereken soru şudur: AKP’liler ülkücülerin neden bu kadar saf olduğunu sanıyor?
AKP fail-i meçhul değildir!
AKP, sekiz yıldır iktidardadır. İcraatlarının da, kimliğinin de fail-i meçhul hiçbir yanı yoktur. Evet AKP’nin sırtında “Milli Görüş” gömleği yoktur ama Habur/İmralı ve Ermeni gibi türlü çeşit açılım gömleği vardır.
AKP, “Türk Milleti” diyemeyen bir partidir. AKP’liler Türk Milleti dememek için konuşmalarında her anlama gelebilecek türden “milletimiz” tabirini kullanmaktadır.
“Kürt Açılımı”, “Roman Açılımı”, “Sümela Açılımı”, “Akdamar Kilisesi Açılımı”, “Ermeni Açılımı” AKP’nin başta gelen icraatlarındandır.
Ülkücü-milliyetçi camiayı “kafatasçı-ırkçılıkla” suçlayan da AKP’nin kendisidir.
“CHP Dersim’i bombaladı”, diyerek bir isyanın devlet tarafından bastırılmasını suçlu ilan eden de AKP zihniyetidir. Çuval vakası da ayrı bahistir.
Sonuçta AKP’nin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, bir ABD projesi olan “BOP’un eşbaşkanı” olduğunu kendisi açıklamıştır.
Referandumda “evet” demek!
Referandumun demokratikleşme, 12 Eylül’den hesap sorma ya da askeri vesayetten kurtulmak ile ilgisi yoktur. TBMM’de hem CHP, hem de MHP bu konuda önerge verdi. AKP ise bunu kabul etmedi. Referandum AKP’nin 12 Eylül’den değil AYM ve HSYK’dan kurtulma hesabıdır.
Referanduma “evet” demek, AKP’nin her türlü icraatı için eline sınırsız yetki vermek demektir.
Referandumda “evet” demek AKP’yi “hukukun prangasından” kurtarmak demektir.
Referandumda “evet” demek, kısa vadede Öcalan’ı İmralı’dan, orta vadede müebbetten, uzun vadede ise mahkûmiyetten kurtarmak demektir.
Referandumda “evet” demek, “Demokratik özerkliği”, “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” adı altında uygulamaya koymaya “evet” demektir. Devamında da federasyona, eyalete ve özerkliğe kapı aralamak demektir.