Ülkücü AKP'ye niçin oy veriyor?
Sahi, bâzı ülkücüler AKP’ye niye oy veriyor? Bırakınız oy vermeyi, ülkücüler, hadi şöyle diyelim, “AKP kurulana kadar MHP ve Ülkü Ocakları çatısı altında bulunmuş kişiler”, AKP listesinden Meclis’e giriyor, belediye başkanı oluyor, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliklerine aday oluyorlar. Bu kişiler sıradan kişiler değil, oy potansiyeli olan kişiler.
Peki bu iş nasıl oluyor?
Bu soruya Devlet Bey’cilerin cevabı, “Yeniçağ’ın yüzünden” şeklinde. Bunu inanarak söyleyenler var. İyi de, Yeniçağ’ın haber ve yorum sayfalarının 5’te 4’ü AKP’nin ülke, devlet ve millet zararına olan icraatlarını günışığına çıkaran satırlarla doludur. Yeniçağ AKP’yi eleştirdikçe, ülkücülerin bir kesiminde, “Yahu şu Yeniçağ AKP’yi çok hırpalıyor, bu kadar da olmaz!” diyerek, “mağdura sahip çıkma” duygusu mu oluşuyor? Yeniçağ günlerce ve yeri geldikçe Erdoğan’ı şehide kelle, Öcalan’a sayın dediği için yerden yere vururken ülkücülerin AKP’ye akmasının sebebi olarak Yeniçağ’ı görmek ve göstermek sağlıklı bir değerlendirme değil sathî ve duygusal bir sonuca varma yöntemidir. Ülkücü tabandan AKP’ye oy akışının gerçek sebeplerini bulmak için ciddi bir sosyolojik araştırma yapılması gerekmez mi? Gerekir ve bu görev MHP Genel Merkezi’nindir.
İnsan benim oyum niye benim değil diye hiç mi merak etmez?
Etmezse, bunun bir sebebi olması gerekmez mi?
Bir köşe yazısı imkânları içersinde cevabı aranacak sorular şunlardır:
“- Bir ülkücü, şehide kelle Öcalan’a sayın diyen bir lidere niye oy verir?”
“- Fransa Danone yoğurtlarını bile stratejiktir diye yabancılara satmazken bir ülkücü Telekom’undan bankaları ve vatan topraklarına kadar her şeyi özelleştirme adı altında yabancılara satan bir partiden nasıl aday olur, o parti için nasıl olur da sandık başına gider?
” - Yine bir ülkücü, her kararı ve talebiyle Türkiye’yi bir adım daha Sevr şartlarına yaklaştıran AB için, ’Ne pahasına olursa olsun Avrupa Birliği’diyen AKP’nin çatısı altında nasıl yer alabilir?
Evet, bütün bunlar daha fazlası nasıl olabilir?
Bütün bunlar maalesef tek bir şartla olabilir.
Ülkücüler geçmişte AKP’ye oy vermiş bugün bir kısmı yine AKP’ye oy verecekse (inşallah vermezler), bunun bir tek sebebi vardır, o da, ince eleyip sık dokuduklarında AKP ile MHP arasında öyle fazla bir fark görememelerindendir. Onlar bir zamanlar omuz omuza canları pahasına mücadele verdikleri arkadaşları ile karşılaştıklarında evet mahcup olmaktadırlar, ama herhalde, mâdem benim eski partimin şimdiki haliyle AKP arasında o kadar da derin bir fark yok, öyleyse biz iktidarda bulunanın içinde yer alalım diyenlerdir.
Bu düşünce yanlış mıdır?
Elbette yanlıştır.
Hani şair, “Sahipsiz vatanın batması haktır/Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır” der ve haklıdır ya, durum burada da aynıdır.
İcraatın, duruşun, dâvâ arkadaşlarını kucaklayışınla sen sahip çıkmazsan tutacak birileri Demirel’in deyimiyle senin arazine önce gecekondusunu, sonra ‘kat karşılığı’ gökdelenini dikecektir!
Ülkücü, (hadi yine eski ülkücü diyelim) Öcalan’a sayın, şehide kelle diyene oy verirken acı duyuyor, ama kendini, biz iktidar ortağı iken de Öcalan’ın idamı önlendi diye teselli ediyor. Haklıdır, haksızdır, konuştuklarımız böyle diyor. Erdoğan dönemine benzer özelleştirmeler MHP’nin iktidar ortağı olduğu dönemde de yapıldı, hem en stratejik olanı, Türk Telekom’un bir bölümüydü bunlardan biri de. Eh, MHP’nin parti programı da AKP’nin yol haritası gibi; meselâ AB üyeliği için, “Bu bir devlet politikasıdır” diyor, e o zaman geriye bir Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanlığı kalıyor.
Erdoğan bu farkı makam ve nemayla, Devlet beyin iten ve uzaklaştıran tavrına karşı kol kanat germe, ilgilenme özelliğiyle kapatıyor; ortaya işte bugünkü netice çıkıyor..
Gerçek bu iken fatura Yeniçağ’a kesiliyor, karartma yapılıyor.